Bu sene transfer dönemlerinde beni en çok sevindiren şey, kulüplerimizin nihayet 5 büyük lige yönelmeye cesaret etmeleri… Afrika’dan, Rusya, Ukrayna veya Balkanlar’dan, tamamen menajer önerisi ya da youtube videolarına dayanarak oyuncu almaktansa, 5 büyük ligden, bütün maçlarını anında bilgisayarınıza indirebileceğiniz, hakkındaki sağlıklı analizlere bir tıkla ulaşabileceğiniz, hiçbir gizlisi-saklısı olamayacak, tanımı belli futbolcu almak daha güvenli değil mi sahi?
Üstelik ligimiz eskisine göre çok daha cazip. 5 büyük ligden sadece 30 yaş üstü değil, 30 yaş altı da gayet kaliteli adamları transfer edebilecek iyi takımlarımız var. Şöyle düşünün: 27 yaşında bir Premier Lig oyuncusu, İngiltere’deki kulübünde mutsuz. Top 6’nın da ona ilgisi yok. Bu durumda kendisine transfer teklifi yapan West Brom, Watford ve Beşiktaş’tan hangisini tercih eder sizce? Bence üçünün de şansı hemen hemen eşit. Bizim büyükler hemen her sezon Avrupa kupalarında mücadele ediyorlar. Türkiye’nin Avrupa ile mesafesi 3-4 saat uçak yolculuğu, saat farkı 2-3… Hele İstanbul’a geliyorsa zaten çok güzel bir kentte yaşayacaklar demektir. Bu durumda pekâlâ İngiltere Ligi’nden de, Almanya Ligi’nden de, İspanya’dan da çok iyi futbolcular-antrenörler getirmemiz mümkün.
Bu ay, İngiltere Premier Lig’den kısa ya da uzun vadede yolu Türkiye’ye düşebileceğini düşündüğüm 10 oyuncuyu/antrenörü derlemeye çalıştım. Kimisi hemen bu sezon sonu gelebilir, kimisi 5 yıl sonra. Kimisi kalitesinden, kimisi çalışkanlığından, kimisi de olağanüstü yetenekli olmasına rağmen büyük liglerde tutunamayacağını düşündüğümden… Önümüzdeki aylarda da diğer büyük liglerle ilgili derlemeler yapmayı düşünüyorum, önerilerinizi bana umeleke@hurriyet.com.tr adresinden ulaştırabilirsiniz.
10) Troy Deeney (Watford)
Troy Deeney’nin inişli-çıkışlı kariyeri nihayet stabil bir hal almış görünüyor. Babasını, büyükbabasını peş peşe kaybetmesi, alkollü araç kullanmaktan hapis cezası alıp futbola ara vermesi, psikiyatr desteği, hepsi geride kalmış gibi artık. Watford’ın 29 yaşındaki güçlü santrforu tamamıyla futbola odaklandı, kulübünün başarısında da önemli pay sahibi.
Deeney’nin bu listede olma sebebi golcülüğü değil. Zaten bu yıl Premier Lig’de penaltılar dışında da gol atabilmiş değil. Ama gol atmak dışındaki her şeyi o kadar doğru yapıyor ki, ona imrenmemek mümkün değil. Elmander’in ruhu içinde gibi Deeney’nin. Eğer Watford bir gün sembol oyuncusunu markette değerlendirmeyi düşünürse, Türk antrenörlerin çok seveceği bir santrfor tipi olduğuna inanıyorum tecrübeli santrforun.
9)Kelechi Iheanacho (Leicester City)
Iheanacho ise bambaşka bir hikâye… 1996 doğumlu Nijeryalı santrfor, 18’inde Manchester City saflarına katılmış, kendisinden büyük beklentiler olan bir gençti. Guardiola’nın elinde aynı yaşlarda Jesus da olduğu için Kelechi’yi 27 milyon euroya Leicester’a sattılar ancak genç oyuncu orada da kendini Claude Puel’e kabul ettirebilmiş değil. Bu yıl ligde 400 dakika alabildi ve beklenen skor katkısını bir türlü yapamadı. Ben Leicester City’nin yerinde olsam onu Jamie Vardy ile birlikte kullanırım; zira on numara özellikleri de olan çok kaliteli bir futbolcu.
Ama Puel bu sezonu Leicester ile başarıyla tamamlar, Kelechi’ye de güveni artmazsa, yazın onu satma ya da kiralama yoluna gidebilirler. O zaman Süper Lig büyüklerinin bu harika Nijeryalı’ya talip olması gerektiğini düşünüyorum.
8)Sun Yong-Ki (Swansea)
Güney Koreli ön libero Ki, birçok vatandaşı gibi çalışkanlığı ve dinamikliğiyle dikkat çeken bir isim. 28 yaşındaki orta saha oyuncusu 5 yıl önce Galler ekibine 8 milyon euroya transfer oldu ama Swansea’deki hızlı değişim birçok oyuncu gibi Ki’yi de yormuş olmalı. Geçen sezon sonu Sigurdsson ve Llorente’yi kaybettiler, bu sezonun sonunda da özellikle Fer, Mawson ve Ki’nin ayrılabileceklerini düşünüyorum. Ki’nin kontratının 30 Haziran’da bitiyor olması da bir başka detay.
7)David Luiz (Chelsea)
Son iki transferinde onun için 50 ve 35 milyon Euro ödenmiş bir adamın bu listede ne işi var diye düşünebilirsiniz ama David Luiz’in Türkiye’ye gelebilme ihtimali biraz daha farklı sebeplere dayanıyor. Mourinho onu Paris St. Germain’e satarken “Ben, onu hiçbir zaman stoperde as olarak düşünmedim, ön liberom Matic sakat olduğu için Luiz’i 11’de kullandım” demişti. Luiz, Terry’nin sonbaharına girmesiyle Chelsea’ye güçlü bir şekilde geri döndü ama bu sezon da Conte’nin planlarında yeri çok az. 21 yaşındaki Danimarkalı Christensen de sürpriz bir şekilde takıma oturunca, 31 yaşındaki Luiz’in bir sonraki adımının ne yöne olacağını kestirmek güç. Artık kontratının son yılına giriyor, Chelsea’nin ona markette değerlendirmeye sıcak bakma ihtimali yüksek. Bence orta sahada oynama melekeleri de göz önüne alınınca, bir Türk büyüğünün şansını denemesi hiç fena bir fikir değil.
6)Arthur Masuaku (West Ham)
24 yaşındaki Demokratik Kongolu/Fransız sol bek Masuaku, 2014’te Olympiakos tarafından sadece 300 bin euroya transfer edilmiş, orada olgunlaşıp büyüklerin dikkatini çekmiş ve geçen sezon başında West Ham’ın yolunu tutmuştu. West Ham da son birkaç sezondur menajer ve kadro istikrarsızlarından. Masuaku şu sıralar harika top oynuyor, 2 yıl daha kontratı var ama kulübündeki istikrarsızlık pekala ona rota değiştirtebilir. Atletik, dinamik, hem defansif sorumluluğu hem de ofansif becerileri üst düzey. Bir fırsat doğarsa bence Türkiye’de Roberto Carlos etkisi yapabilecek bir genç adam.
5)Eddie Howe (Bournemouth)
Listedeki iki teknik adamdan biri Howe… Henüz 40 yaşında. Altyapısından yetiştiği Bournemouth’ta 10 yıldan fazla top oynadı. 8 yıl da aynı kulübü çalıştırdı. Modern taktiklere kafa yoruyor, orta sınıf oyuncuları geliştirmede çok başarılı. Salt savunmacı bir anlayışı yok, 4-4-2’yi seviyor. Onu Bournemouth’tan başka bir kulüpte düşünmek zor, ben onu geleceğin İngiliz Milli Takımı hocası olarak da görüyorum. Ama olur da işleri kötü giderse, Watford’ın İspanyol hocası Javi Gracia gibi onu da bence radarda tutmak gerek.
4)Ander Herrera (M.United)
Ander Herrera, bence bütün kariyeri boyunca bir türlü gerçek değerini bulamamış şanssız bir futbolcu. Şanssızlığı saha dışında da sürüyor ve şu sıralar bir de İspanya’daki bir şike davasının şüphelisi. Atletico Madridli Gabi ile birlikte 42 şüphelinin yargılandığı davada masumiyeti anlaşılsa bile, marka değeri zedelendi ister istemez. Zaten Manchester United’da Mourinho’nun da favorisi sayılmaz, Portekizli menajerin en çok hırpaladığı isimlerden biri. On numara yeteneklerine sahip olmasına rağmen, inanılmaz çalışkan ve markajda da çok başarılı. Eğer şike davasında kendisinin söylediği gibi tamamen masumsa ve İngiltere’den ayrılmak isterse, ben Herrera’nın büyük yeteneği ve çalışkanlığıyla bir sonraki takımında büyük iz bırakacağına inanıyorum.
3)Ainsley Maitland-Niles (Arsenal)
20 yaşındaki İngiliz ümit milli futbolcu, bu sezon başında Arsenal A takımına katılanlardan. Aslında orta sahanın sağında, solunda ve gerektiğinde ortasında da oynayan bir isimken, ihtiyaç sebebiyle Wenger onu sol bek olarak kullandı, Maitland-Niles’ın onu mahcup etmediğini söyleyebiliriz. Bu listede olma
nedeni onun satılma değil, kiralanma ihtimali. Çünkü Arsenal’in kenar oyuncusu rotasyonu son derece yoğun ve sezon sonunda Wenger onu istemeye istemeye daha fazla dakika alacağı bir rotaya kiralamak zorunda kalabilir. Oyun bilgisi ve devamlılığıyla çok özel bir futbolcu olacağının sinyallerini veriyor kesinlikle.
2)Kevin Long (Burnley)
Burnley’nin dahi menajeri Sean Dyche, alt liglerde oynamış orta sınıf bir stoperdi. Ama belli ki kendi pozisyonunda oynayanları nasıl geliştireceğini çok iyi biliyor zira Burnley’de bu yıl düzenli oynayan 3 stoperin 3’ü de, hem Tarkowski, hem Ben Mee hem de Long, harika performans gösteriyorlar. Bu 3 adamın bence en iyisi olan Tarkowski, devre arasında kontrat uzattı zira bu formuyla onun büyüklerin ilgisini çekebileceği ortada. 25 yaşındaki yetenekli stoperin şu anda market değeri 6 milyon Euro gözüküyor ama ben büyük bir takımın patronu olsam ona gözüm kapalı 25-30 milyon yatırım yapardım. Türk kulüplerinin ilgilenebileceği adamsa, Tarkowski ve Ben Mee’nin arkasında üçüncü stoper alternatifi olarak gözüken Kevin Long. 27 yaşındaki İrlandalı stoper, sadece 2 yıldır Premier Lig’de ve İrlanda Milli Takımı’nda ama gelişimi muazzam. Eğer sezon sonunda Tarkowski ve Mee kulüpte kalırlarsa, Long direkt oynayabileceği bir rotayı seçmek isteyebilir.
1)Carlos Carvalhal
Evet, bildiğimiz Carvalhal! Beşiktaş ve İstanbul Belediyespor’da çalıştığı günlerde Türk sporseverlerin kalbini bir türlü kazanamayan Portekizli teknik adam, şu sıralar İngiltere’de hayatının en popüler günlerini geçiriyor. Spor gazeteleri, “Carvalhal effect (Carvalhal etkisi)” diye başlıklar atıyor; sosyal medya onun maç sonu aforizmalarıyla çalkalanıyor.
Swansea’de yılbaşında göreve başladı ve takımın gamsız ifadesini bir anda tutarlı bir hale çevirdi. Hemen her oyuncunun ciddiyeti, adanmışlığı, tutkusu yükseldi; sahaya her departmanda yüzde yüzünü veren bir Swansea çıktı ortaya. Arsenal ve Liverpool’u peş peşe iki harika oyunla yendikten sonraki analizi de muazzam: “Bu takımları, Londra trafiğinin göbeğine bırakılmış F1 araçlarına çevirdik”
Gerçekten de başardılar bunu. Ve eğer Carvalhal bir gün İngiltere’den ayrılırsa, onun sıradaki rotasının Türkiye olmasına kimse şaşırmaz herhalde…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS