Hemen her yetenekli futbolcunun hayali 5 büyük ligde oynamak… Hele 21’inci yüzyılda bu 5 büyük ligin global futbol pastasını her geçen yıl büyütüp, kendi aldıkları payı da artırmalarıyla, zaten sizin yetenekli bir futbolcu olup 5 büyükler tarafından keşfedilmemeniz imkânsız hale geldi.
Önceki yüzyılda durum belki bir miktar farklıydı. Lee Wai Tong ismini muhtemelen hiç duymadınız, ben de doğrusu pek duymamıştım. Alberto Spencer, Rivellino, Manuel Moreno isimleri de size çok fazla bir şey ifade etmiyor olabilir. Ama her biri birer ulusal kahraman aslında. Ülkesini 1936 olimpiyat oyunlarına taşıyan Lee Wai Tong, halen Çin’in gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu. Ekvador ve Uruguay Milli takımları forması giyen Alberto Spencer, 54 golle Copa Libertadores tarihinin en skorer oyuncusu. Arjantinli Manuel Moreno, Maradona ve Di Stefano’dan sonra ülkesinin en büyük üçüncü futbolcusu kabul ediliyor (Messi’nin önünde!)
Brezilya’ya ilk 2 Dünya Kupası’nı kazandıran Garrincha ve Pele birlikte oynadıklarında hiç milli maç kaybetmediler. 1970 Dünya Kupası’nın büyük yıldızları Carlos Alberto, Rivellino ya da Gerson, ülkelerinin dışına hiç çıkmadılar. Pele’ye de onu “milli hazine” ilan eden hükümeti Avrupa müsaadesi vermedi.
Ben maalesef bu oyuncuların hiçbirini izleme şansı bulamadım. O yüzden de bu yazının konusu onlar değil. Çocukluk kahramanı Maradona olan bir 80’ler çocuğu olarak, canlı izleyebildiğim “büyük liglere uğramamış en iyi 11”i seçtim bu yazıda. Elbette tamamen sübjektif bir liste bu.
1)Rogerio Ceni
22 Ocak 1973, Pato Branco doğumlu, emekli milli kaleci.
23 yıllık olağanüstü futbol kariyerinin tamamını Sao Paulo’da geçirmiş, bu 23 yıla 131 gol sığdırmış bir çılgın. 1997 Fifa Konfederasyonlar Kupası ve 2002 Dünya Kupası şampiyonu kaleci, futbol hayatının dışında da kült bir figürdü. Yerel pagona yerine rock müzik sever, havalı takım arkadaşları gibi renkli değil, klasik giyinir.
2)Berry Van Aerle
8 Aralık 1962 doğumlu, Hollandalı emekli sağ bek.
Kendisini ilk kez 1987-88 Şampiyon Kulüpler Kupası 1. Turunda PSV-Galatasaray maçında tanıdık. Sert bir yerde müdahaleci, vazgeçmeyen bir mücadeleci. Finalde Benfica’yı mağlup ederek kazandıkları Şampiyon Kulüpler Kupası’ndan sadece 2 ay sonra koleksiyonuna bir de Euro 1988 şampiyonluğu ekledi. Futboldan emekli olunca, doğduğu kent Helmond’da postacı olarak yaşamına devam etti.
3) Adri Van Tiggelen
16 Haziran 1957 doğumlu, Hollandalı emekli sol bek.
Benim çocukluk kahramanlarım Euro 1988 Hollanda ekibinin “tırnak” lakaplı sol beki. Şampiyon bitirdikleri Euro’88’in her maçının her dakikasında sahadaydı. 56 kez formasını giydiği Hollanda Milli Takımı’yla 3 büyük turnuvaya gitti; kulüp kariyerinin tamamı da Hollanda ve Belçika’da geçti. 5 büyük lige hiç yolu düşmedi, belki teklif bile almadı. Ama bence arkadaşı Van Aerle ile birlikte gelmiş geçmiş en caydırıcı bek ikilisi idiler.
4) Yaroslav Rakitskiy
3 Ağustos 1989 doğumlu, Ukraynalı stoper.
Gerek milli takımıyla beraber katılma başarısı gösterdiği Euro 2012 ve Euro 2016’da, gerek kulübü Shakhtar’da gösterdiği başarılı performanslara rağmen Donetsk’ten hiç ayrılmadı. Sadece 28 yaşında olmasına rağmen kariyerinde 5 lig şampiyonluğu, 4 Ukrayna Kupası, 5 de Süper Kupa var. Güçlü ve mücadeleci. Bir stoper için kısa sayılabilecek boyuna rağmen hava toplarında da etkili. Solak stoper, bu sezon da hem ligde hem Devler Ligi’nde kulübünün en iyilerindendi.
5) Yasuhito Endo
28 Ocak 1980 doğumlu, Japon orta saha oyuncusu.
Tam 18 yıldır Gamba Osaka forması giyen bir yaşayan efsane. Belki de Japon futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu olmasına rağmen, Avrupa’ya yolu hiç düşmemiş belki de düşememiş. 152 kez formasını giydiği Japon Milli Takımı ile 3 Dünya Kupası oynadı. 2010 Dünya Kupası’nda Danimarka’ya attığı frikik golüyle ülkesini ikinci tura taşıdı. 2003’ten 2015’e kadar 12 kez Japon Ligi’nde en iyi 11’e seçildi. 2008’de FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda Gamba Osaka ile bronza madalya aldıktan sonra 2009’da Asya’da yılın futbolcusu ödülüne de layık görüldü. Japonya’nın Pirlo’su, halen âşık olduğu Gamba Osaka formasıyla futbol hayatını sürdürüyor.
6) Mohamed Aboutrika
7 Kasım 1978 doğumlu Mısırlı emekli sihirbaz.
Aynen Endo gibi o da ülkesinin milli futbol kahramanı idi. Siyasi yönünü bir tarafa bırakırsak, futbolcu olarak belki de Afrika’nın gelmiş geçmiş en büyüğüydü. Olağanüstü oyun görüşü, zekası, pas ve şut kalitesiyle benim de Avrupa’ya gelmediği için çok üzüldüğüm bir futbolcuydu Aboutrika. 105 kez giydiği Mısır formasıyla 2006 ve 2008’de Afrika Uluslar Kupası’nı kazandı. 2008’de çok yaklaştığı “Afrika’da yılın futbolcusu” ödülünü Emmanuel Adebayor’a kaptırdı. Bizi kendine hayran bıraktığı anlarsa genelde FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda Real Madrid-Barcelona gibi devlere karşı olan performanslarıydı. Halen FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda da 4 golle Messi ve Denilson’la krallığı paylaşıyor.
7) Quincy Promes
4 Ocak 1992 doğumlu, Hollandalı sol açık.
Bence halen 5 büyük lig dışında oynayan futbolcular içinde en değerlisi. Surinam asıllı Hollandalı, 4 sezondur formasını giydiği Spartak Moskova ile gelişimini sürdürüyor; kendisi geliştikçe kulübünü de daha iyi noktalara taşıyor. Sürati, oyun zekası ve son vuruş becerisi ile bence özellikle Klopp’un Liverpool saflarına katmak için 9 haneli bonservis bedelini gözden çıkarabileceği tek futbolcu.
8) Ünal Karaman
29 Haziran 1966 doğumlu, emekli orta saha oyuncusu.
Ben Ünal’ı özellikle Malatyaspor ve Trabzonspor dönemlerinde sağlıklı izleme şansı buldum, dünya futbol kamuoyu ise onu İngiliz üst direklerini iki kez sarsan Türk olarak tanır. Benim çocukluğum ülke futbolunda maalesef “şerefli mağlubiyetler” dönemine denk gelir. Özellikle milli maçlardaki farklı şerefli mağlubiyetlerimizde ayakta kalan tek adamımız olurdu Ünal. Bence internet 80’li yıllarda hayatımızda olsaydı ve Ünal’ın performansı youtube gibi enstrümanlarla dünyaya izletilebilseydi, bizi İngiltere’de-İspanya’da en üst düzeyde temsil edecek yetenekte ve kalitede bir isimdi Ünal.
9) Alex Teixeira
6 Ocak 1990 doğumlu, Brezilyalı orta saha oyuncusu.
Çin’e transfer olan onca yıldız içinde belki de tek üzüldüğüm futbolcu. Shakhtar Donetsek’te geçirdiği 6 sezonda Lucescu tedrisatında olağanüstü gelişmiş ve bence Chelsea-Barcelona ya da Bayern gibi takımlardan birine transfer olmaya hazır hale gelmişti. Belki de dünyanın en süratli 10 numarası. Hem
muazzam oyun görüşü hem de skorer özelliği var. Nasıl Çin’e gitti, neden gitti, anlamak imkansız gerçekten.
10) Sergen Yalçın
5 Ekim 1972 doğumlu, emekli orta saha oyuncusu.
Müzisyen Önder Foçan’ın ‘Boğazda’ adlı albümünde “Negres” (tersten okuyunuz) isimli eserini üretirken ilham aldığı futbolun sanatkarı.
2003-2004 sezonundaki Beşiktaş-Adanaspor maçında yerde otururken attığı golle, “oturduğu yerden para kazanıyor” iddialarını doğrulamış ve dört büyüklerin tamamında kendisine forvetin hemen arkasında oturulacak yer tahsis edilmiş tek Türk, belki de “tüm zamanların en yetenekli Türk futbolcusu”.
Halen Konyaspor’un teknik direktörlüğünü yapan 47 yaşındaki Ali Rıza Sergen Yalçın, futbol hayatına her yaş grubunda gol rekorları kırdığı, frikik kazanıldığında arkadaşlarının direkt santraya yürüdüğü Beşiktaş altyapısında başladı. 1991 yılında Gordon Milne yönetimindeki kusursuz ekipte profesyonel oldu. 6 yıl aralıksız formasını giydiği ve neredeyse her sezon siyah-beyazlıların en büyük probleminin “Sergen’le Şifo Mehmet yan yana oynar mı” olduğu takımda 137 resmi maça çıktı. Bir orta saha oyuncusu için hiç de azımsanamayacak 43 gole imza attı.
Beşiktaş’ta yönetici Uğur Ekşioğlu ile sürtüşünce, 1996 yazında Uzan’ın rüya takım projesinin ilk adımı olarak İstanbulspor’a, Türkiye’yi trilyonla tanıştıran transferi yaptı. 36 maç ve 14 gollük bir performansın ardından sıkıntılı günleri başlayınca, bir başka projenin parçası olarak Siirt Jetpaspor’un futbolcusu olarak sahalardaki mücadelesine devam etti. 2002-2003 sezonu başına kadar Fenerbahçe, Trabzonspor ve Galatasaray’da kiralık olarak top koşturdu. “Zeman’la anlaşamadı, Trabzon’da uslandı” derken Lucescu yönetimindeki Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde 1. tur grubundan çıkmasında 2 gol ve 3 asistle başrol oynadı.
Rumen hocanın Beşiktaş’ın başına geçmesiyle eski takımına dönen Sergen, siyah-beyazlı formayla da hem ligde, hem de Avrupa’da üstün performansını sürdürdü. İlk sezonunda ligde (şampiyonluğu getiren Galatasaray maçındaki sayısı dahil) 11 gol kaydetti. İkinci sezonunda hem Şampiyonlar Ligi’nde, hem de UEFA Kupası’nda Beşiktaş’ın tarihini yeniden yazmasına yardımcı oldu.
Sergen, diğer birçok büyük yıldız gibi futbolundan çok saha dışı hareketleriyle gündemde olan bir oyuncuydu. Aşırı kiloları, at yarışlarına ilgisi, gece hayatı ve tabii zekası ve hazır cevaplığı… Galatasaray’dayken çıktığı bir Beşiktaş maçı sonrası Yasin’in formasını sırtında gören bir muhabirin gönlünün eski takımında olup olmadığını sorması üzerine verdiği cevap hem basit, hem de esprilidir: “Vallahi Yasin formamı istedi, ben de çıplak dolaşacak değildim herhalde” Bir de sansasyonel İngiltere-Türkiye maçı öncesi İngiliz Independent gazetesinden bir muhabirin, rakip futbolcuların maça çıkmama ihtimali için ne düşündüğünü sorması üzerine, Sergen’in adalılara verdiği orijinal cevap, gazetelerde geniş yer bulmuştu: “Who cares?” the midfielder Sergen Yalçın said, “If they don’t come, that’s better for us because we’ll get three points without getting tired” (Kim takar? Gelmezlerse, üç puanı yorulmadan almış oluruz!)
11)Uğur Meleke
31 Aralık 1979 doğumlu, U40 milli futbolcu.
Türk kamuoyu her ne kadar kendisini sıkıcı bir spor yazarı olarak tanısa da, fırsat verilseydi pekala 5 büyük ligde oynayabilecek son derece solak bir sağ açık. Geceleri araba kullanmakta güçlük çekse de muazzam oyun görüşü, merdivenleri çıkarken nefes nefese kalsa da bire birdeki süratiyle ünlü. Açığa çıkamamış yeteneğini halen halı sahada ve çeşitli gösteri maçlarında gösterme uğraşında.
4 Mayıs 2011’de Formula 1 pilotları takımına karşı attığı gol hâlâ hafızalarda. Golü NTV Spor canlı yayınında izleyememiş birkaç kişi kaldıysa, tüm zamanların en güzel gollerinden biri olarak kabul edilen aşırtma sanatının linki burada:
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS