A Milli Takım’ın Norveç ile oynayacağı EURO 2008 eleme maçını NTV’ye değerlendiren Uğur Meleke, millilerin uzun boylu rakip karşısında yerden oynaması gerektiğini söyledi.
NTVSPOR
Güncelleme: 13:16 TSİ 17 Kasım 2007 Cumartesi
Nermin KARTAL ÖRKMEZ
NTV’nin sorularını yanıtlayan spor yazarı Uğur Meleke, A Milli Takım’ın Norveç ile oynayacağı kritik karşılaşmada, daha önceki maçlarda olduğu gibi topa sahip olmaya çalışması gerektiğini söyledi.
“Futbolcuların sabırlı olması lazım” diyen Meleke, millilerin uzun boylu Norveç takımı karşısında olabildiğince yerden top oynamasının gerektiğini söyledi.
Nermin Kartal Örkmez: A Milli Takım Norveç ile bir anlamda EURO 2008’de “olmak ya da olmamak” maçına çıkıyor. Norveç futbol olarak İngiliz geleneklerini sürdüren bir takım. Biz de İngiliz futbolu karşısında çok başarılı değiliz. Bizi nasıl bir maç bekliyor?
Uğur Meleke: Esasında artık İngiliz futbolunun da tanımı çok değişti ama tabii söylemek istediğini anlıyorum. Norveç de 10-15 yıl önceki klasik İngiltere gibi uzun boylu bir takım ve kenar ortaları onlar için önemli bir koz. Grupta 10 maç sonunda en çok korneri açık ara Norveçlilerin atmış olması da herhalde sürpriz değil. Üstelik kenar ortalardaki başarılarına iyi kontra atağa çıkmayı da eklediler. Bizim yapabileceğimiz en iyi şey ise, sanıyorum şimdiye kadar yaptığımızı tekrar etmek olacak. 10 maç sonunda biz, topa sahip olma konusunda açık ara öndeyiz. Yüzde 62.5 ortalamayla topa hükmetmişiz ki bu çok ciddi bir rakam. Yine topa çok sahip olacağız, yine rakibe baskı kurmaya çalışacağız. Bu kez bir de kontra fırsatı vermemeye gayret edeceğiz. Topu kaldırmayacağız, zaten kaldırdığımızda da çok başarılı sayılmayız. Yunanistan maçında 25 ortada sadece 1 isabet bulduk. Beraberlik onların işine geldiği için sabırlı olmak lazım. Bir gol bulurlarsa işimiz çok zorlaşır. İlk golü -belki de tek golü- biz atmaya çalışacağız. Grupta gol yedikleri 5 maçın sadece 1’ini kazanabilmişler ki o maçta da golü 4-0 öndeyken yediler! Bu önemli bir veri. Gol yediklerinde maçı çevirme konusunda yetersizler. Bu çok açık.
– Almanya’da oynadığımız ilk maçı kaleci hatalarıyla zor da olsa 2-2 bitirdik. O maça bakarak bizim nasıl bir şablonla sahaya çıkacağımızı tahmin ediyorsunuz? O maça nazaran daha yeni bir kadro ile karşılaşmaya çıkacağız. Milli takıma ilk kez çağrılan futbolcular var.
– Belki de en önemli dezavantajımız bu. Yunanistan grupta 24 oyuncuya forma şansı vererek liderliği garantilerken biz 34 değişik oyuncu oynatmışız. Hatta ilk 18’lerde 41 değişik sporcuya şans tanımışız. Bu rakamlar çok ciddi bir kadro istikrarsızlığımız olduğunu doğruluyor. Henüz bir ay önce oynadığımız Moldova maçında oynayan 7 oyuncu bugün kadroda bile yok! O yüzden Terim’in nasıl bir kadro ile sahaya çıkacağını herhalde bir tek kendisi biliyor. Ama şunu tahmin edebiliyorum, bu maçta geleceğin takımını sahaya sürecek değil! Sadece bu müsabakayı kazanma adına, son kez forma vereceği tecrübeli isimler sahada olabilir. Emre Aşık gibi, Rüştü gibi, hatta Yusuf gibi… Bütün elemeler boyunca lejyonerlerden düzgün faydalanamamamız da bir başka büyük problem. Avrupa’nın 4 büyük liginde düzenli oynayan ve zorluk derecesi yüksek maçlara alışık oyunculara çok ihtiyacımız var. 10 maçta Yıldıray sadece 73, Nihat sadece 108, Halil sadece 127 dakika sahada kalmışlar! Bunlar çok düşük faydalar. Sanırım bu kez Nihat sahada olacak ve onun form durumu da bizi heyecanlandırıyor.
– Teknik direktör Fatih Terim, takımı bir hafta öncesinden Norveç’in iklim şartlarına hazırlamak için Estonya’ya kampa götürdü. Bizce son derece doğru bir hareket. Fiziki şartlara hazırlanan takım şu anda size göre psikolojik olarak maça ne kadar hazır? Psikolojiden bahsetmişken Türkiye, Fatih Terim’i basın toplantısında güler yüzü ile seyretti. Basın mensuplarına ve ekranlardaki insanlara gülücükler dağıtıyordu. Ayrıca kendisini çok formda hissettiğini de söyledi. Bu psikoloji son maçlarda yaşanan basın – Fatih Terim gerginliğinin futbolculara yansıyıp bu motivasyon türünün futbolcu üzerinde tutmamasına bağlanabilir mi ya da başka bir deyişle bu pozitif enerji futbolcuyu motive edebilir mi?
– Doğrusu bu ‘motivasyon, inanç, arzu’ gibi unsurlara çok fazla anlam yüklediğimizi düşünenlerdenim. Sporcularımız Avrupa’nın üst düzey liglerinde veya Şampiyonlar Ligi – UEFA Kupası arenalarında boy gösteren, son derece profesyonel adamlar. Herhalde kendi kişisel kariyerleri adına da EURO 2008’e gitmeyi çok istiyorlardır. Onları artık Yunanistan maçında olduğu gibi Tarkan’ın “Bilirsin zır deliyiz biz” şarkısıyla motive etmeye çalışmak çok ilkel kalıyor. Zaten herkes gülmeli bence. EURO 2008’e gidememek de dünyanın sonu değil. Neticede bu bir futbol müsabakası ve Norveç’le Türkiye’den birisi turnuvaya gidemeyecek. Bu gerçeği kabullenmek ve rahat olmak lazım. Hatta belki bugün biraz daha az motive olmak lazım. Baskı kelimesinin yanından bile geçmemek lazım. Efsanevi basketbolcu Charles Barkley’in söylediği gibi: “Sporcunun üzerinde baskı falan yoktur. Baskı, her gün evdeki iki çocuğuna ekmek götürmek zorunda olan memurun üstünde vardır”. Öyle değil mi?
http://www.ntvspor.net/pages/17020.ASP
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS