İsveç co-coachu Lars Lagerback, İtalyan basınında yer alan Machiavellian İsveç-Danimarka beraberliği iddialarına sert cevap verdi: ‘Machiavellian bir İtalyan olabilir, ve o yüzden İtalyanlar onun gibi düşünebilir, oysa biz İtalyan değiliz’
20 Haziran 2004— Bilindiği gibi İskandinav ekiplerinin 2-2 beraberliği her ikisini de çeyrek finale çıkaracak. İtalya Bulgaristan’ı farklı yense bile, üç takımın puan eşitliği halinde Uefa, aynı puana sahip bu takımların kendi aralarındaki averajlarına bakıyor.
Bu tarz bir durum, 1982 Dünya Kupası’nda yaşanmış, 25 Haziran’da Gijon’un El Molinon Stadı’nda Almanya, Avusturya’yı iki takımı el ele ikinci tura çıkaracak skor olan 1-0’la mağlup etmişti. Henüz 11’inci dakikada gelen Horst Hrubesch golünden sonra takımların birbirinin kalesine gitmeden orta saha mücadelesi şeklinde maçı tamamlaması, averajla kupa dışında kalan Cezayir’i isyan ettirmiş, ama küçük ülkenin sesi pek kimse tarafından duyulmamıştı.
GERÇEKTEN DE MELEK DEĞİLMİŞ
Le Championnat’da Stade Rennes formasıyla çok iyi bir sezon geçiren ve İsviçre’nin en önemli gol umudu olan Alexander Frei, İngiltere’ye 3-0 yenildikleri müsabakada Steven Gerrard’a tükürdüğü gerekçesiyle disiplin kuruluna sevk edildi. ‘Ben bir melek olduğumu söylemiyorum, belki kötü sözler söyledim ama o hareketi yapacak karakterde de değilim’ şeklindeki sözleriyle kendini savunan Frei’in gerçekten de bir melek olmadığı Alman ZDF televizyonunun yakaladığı karelerle belgelendi. Görüntülerde Gerrard’ın ensesine tüküren Frei, belki de Totti gibi rakibinin yüzüne tükürmediği için 3 maçtan daha az ceza alabilir.
D GRUBU İKİNCİ MAÇLARI
Hollanda’yı elemelerde de Koller-Baros iş birliğiyle dize getiren Çek Cumhuriyeti, Advocaat’ın dersini iyi çalışmamasını bir kez daha fırsat bilerek rakibini tarihi bir biçimde tekrar sürklase etti. Topla oynama oranı dengede olan maçta rakibinden daha çok şut atan (20-12), daha çok kaleyi bulan (6-4), daha çok korner atan (7-6) ve daha az faul yaparak (17-26) daha pozitif bir futbol oynayan Çekler, şimdiden Hollanda’nın 2006 Dünya Kupası serüvenini tehlikeye soktu. Zira iki takım Almanya 2006 elemelerinde de aynı grupta mücadele edecekler. Advocaat o gün de hala görevde olur, ve Robben-Bosvelt tarzı değişiklikler yaparsa Çek destanını izlemeye devam edeceğiz demektir.
Letonya, onlardan daha güçlü olmayan ve modern futbola ayak uyduramayan Almanya karşısında golsüz berabere kalarak şansını son maça taşıdı. Sakın Almanya’nın dünya ikinciliğinden bahsetmeyin, zira Dünya Kupası’nda yendikleri ekipler, Suudi Arabistan, Kamerun, Paraguay, ABD ve Güney Kore idi. Letonya ise buraya gelirken, panzerlerin mağlup ettiklerinden daha iyi ekipleri, İsveç, Polonya ve Türkiye’yi dize getirdi.
A GRUBU SON MAÇLARI
Anti-futbolu, skoru korumak için geriye çekilmeyi ve rakibi oynatmamayı meslektaşları Voeller, Trapattoni ve Advocaat’tan daha iyi başaran Rehhagel, kaybedecek birşeyi olmayan Rusya’dan bir gol yer ve hücum etmek zorunda kalırsa ne yapar bilmiyoruz. Çünkü Rehhagel’e çalışmadığı yerden soruyoruz, o sadece geriye kapanıp, orta sahada faulle rakibi durdurup, kontra atak yapma konularına çalışmıştı…
Pozitif futbol oynadığı için elenme korkusu yaşayan iki ekip İspanya ve Portekiz ise Scolari’nin deyimiyle savaş atmosferinde bir maça iki ilginç istatistiğin baskısıyla çıkıyorlar. Portekiz rakibini tam 23 yıldır yenemiyorken, İspanya da büyük turnuvalarda ev sahipleriyle 1996 ve 2002’deki randevularında hüsran yaşamıştı. Küçük de olsa ihtimal dahilinde olan iki ekibin birlikte çeyrek finale çıkmaları halinde, Fransa ve İngiltere’yle nefes kesen iki tarihi maça imza atacaklarını düşünerek gönlümüz Portekiz ve Rusya’nın galip gelmesinden yana olacak.
http://www.ntvmsnbc.com/news/275049.asp
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS