Galliani’nin düşü o: “Ronaldinho hep gülüyor, pozitif futbol oynuyor ve sahada asil bir duruşu var. Benim rüyam o, ama ne yazık ki şu anda Barcelona forması giyiyor”
21 Aralık 2004— Dün (Pazartesi günü) FIFA’nın hakkını teslim ettiği futbolun gülümseyen ve gülümseten yüzü Ronaldinho’nun neden Barcelona forması giydiği ise ayrı bir hayranlık kaynağı: “Romario, Ronaldo ve Rivaldo’nun adımlarını takip etmek istiyorum. Her biri büyük oyuncular ve dünya şampiyonları, çocukluğumdan beri onlar gibi olmak istedim ve şimdi fırsatı yakaladım”
21 Mart 1980’de Porto Alegre’de doğduğunda herkes, futbolcu bir babası ve futbolcu bir ağabeyi olan bu çocuğun da top peşinde koşturacağından emindi. Ama kimse onun meşin yuvarlağa davranışının sadece peşinden koşmaktan ibaret olmayıp, ona aynı zamanda bir baba şefkatiyle dokunup, sanatkâr sabrıyla işleyeceğini, bir sihirbaz hilesiyle yön verip, patron edasıyla hükmedeceğini bilemezdi.
1987’de Ronaldinho’nun ağabeyi Roberto, Gremio’yla ilk profesyonel kontratını imzalıyor, bir yıl sonra da küçük Ronaldo aynı kulübün Union okuluna başlıyordu. 1989’da Avrupa’nın dikkatini çeken ağabey, Torino’ya transfer olunca, ilk iş olarak babasına, onun hep hayalini kurduğu yüzme havuzlu evi alıyor. Ama şanssızlıklar bu evle başlıyor, baba Joao havuzun içinde bir elektrik kaçağından çarpılarak hayatını kaybediyordu. Babasının ölümünün ardından meşin topa sarılan Roberto’nun yaşadığı peş peşe sakatlıklar onun da sonu oluyor, futbolu bırakmak zorunda kalıyordu.
Artık ailenin tek ümidi olan Ronaldinho, genç takımlarda gösterdiği başarılarla 17 yaş altı milli takımına giriyor ve Dünya Şampiyonası kadrosuna seçilmeyi başarıyordu. Haşmet Babaoğlu’nun Nike.com’da o özel hareketini izlemeye doyamadığı Ronaldinho, 1997’de FIFA 17 yaş altı Dünya Şampiyonası’ndan şampiyon, turnuvanın en iyi futbolcusu ve gol kralı olarak Gremio’ya döndüğünde hocası onun yeteneklerine güvenmez ve ligde sadece 4 maçta şans vererek koca bir sezonu heba etmesine neden olur. Bir sonraki sezon da çoğunlukla kulübede oturttuğu bu genç yıldızın 14 maçta kaydettiği 15 gol, belki hocasının dikkatini çekemez ama artık o, bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Ronaldinho’nun yeteneklerini görmezden gelen bu teknik direktörün bir önceki çalıştığı kulüp, sezonu tamamlamadan kovulduğu Fenerbahçe’dir. Evet bu ‘bakar-kör’ adam, İslam Çupi’nin deyimiyle ‘Brezilya vatandaşlığından öte o futbol ülkesi ile bir fikir ve kafa bağı olmayan’ Sebastiao Lazaroni’den başkası değildir.
1999’da Wandarley Luxembourgo tarafından Copa America kadrosuna davet edilen Ronaldinho, 30 Haziran’da Venezüella karşısında ikinci yarıda oyuna girer ve halen unutulmayan spektaküler bir gole imza atar. Hiç şüphesiz bu gol, bir oyuncunun ilk resmi ulusal maçında atabileceği en güzel goldür. Ronaldinho’nun olağanüstü sayısı, 7-0 galip gelen Brezilya’nın skorunu bile gölgede bırakır. Ardından 2000 Konfederasyon Kupası’nı 6, Olimpiyat elemelerini de 9 golle gol kralı olarak tamamlayan Gaucho için Avrupa kulüpleri çoktan sıraya girmiştir.
Campeonato Brasilerio’da Gremio formasıyla iki sezonda 20 gol atan genç yıldızla Leeds United ve Barcelona da ilgilenir ama, Ronaldinho’nun menajeri de olan ağabey Roberto, tercihini PSG’den yana kullanır. Roberto, 17 Şubat’ta 5 yıllık kontrata imza atar ama Gremio ile FIFA’lık olan Paris St. Germain 129 gün boyunca bonservis problemini çözemez. Ronaldinho, nihayet 4 Ağustos 2001’de Auxerre maçının 62’nci dakikasında PSG formasını giyer. İki sezon mücadele ettiği Le Championnat’nın en büyük ve belki de tek gerçek starı olduğu için çeşitli zorluklar yaşamasına rağmen kaprissiz ve faydalı oyununu burada da sürdürür. Ama bu dönemdeki en dikkat çekici anları Japonya ve Kore’dedir.
2002 Dünya Kupası’nın turnuvanın en renkli takımı Türkiye için ne kadar özel bir yeri varsa, turnuvanın en iyi orta saha oyuncusu Ronaldinho için de farklı bir ‘career-high’ noktası olduğunu söyleyebiliriz. İngiltere karşısında yine kendine özgü bir frikik golüne imza atan Ronaldinho, turnuva boyunca Ronaldo ve Rivaldo’nun arkasında oyun kurucu bir pozisyon üstlenmiş ve ülkesinin Dünya şampiyonu olmasında başrolü oynamıştı.
31 Mayıs 2003’te yine Auxerre karşısında son kez PSG formasını giyen Ronaldinho, 2003 yazında Real Madrid, Manchester United ve Barcelona’dan birini seçmek durumunda kalır. O, tevazuunu korur, ve idolleri Romario, Ronaldo ve Rivaldo gibi önce Katalan kulübünün formasını tercih eder. “Onların adımlarını takip etmek istiyorum. Her biri büyük oyuncular ve dünya şampiyonları, çocukluğumdan beri onlar gibi olmak istedim ve şimdi fırsatı yakaladım” diyor Ronaldinho…
23 yaşındaki yıldız, seçim kampanyası döneminde Beckham’ı alacağını vaat eden Joan Laporta’ya 30 milyon Euro’ya mal olur. Şimdi otoritelerin çoğu Laporta’nın Beckham’ı alamayarak çok şanslı olduğunu düşünüyor. Zira 10 numarayı teslim ettikleri Ronaldinho, ilk sezonunda La Liga’nın en iyi oyuncusu olmayı başardı.
Sezona çok kötü başlayan Barcelona’yı, özellikle ikinci yarıda tek başına sırtlayan Brezilyalı, kaydettiği 15 önemli golle takımı orta sıralardan şampiyonluk potasına taşımış, hocası Rijkaard’ı da ‘deyim yerindeyse’ ipten almıştı. Zaten efsanevi Milan ve Hollanda kadrolarının önemli parçası Rijkaard da 4-1 kazandıkları bir Espanyol maçı sonrası maestrosuna hakkını teslim ediyor: ‘Ronaldinho, bizim takımımızı yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda oynadığı futboldan keyif alıyor. En önemlisi de bize de izleyenlere de zevk veriyor’.
Ronaldinho’nun fanatik hayranlarından Milan Başkanı Adriano Galliani ise top cambazının kişiliğine değiniyor: ‘O hep gülüyor, pozitif futbol oynuyor ve sahada asil bir duruşu var. Benim rüyam Ronaldinho, ama ne yazık ki o şu anda Barcelona forması giyiyor.’
23 Şubat’ta Nou Camp’ta Chelsea karşısına çıkacak Barcelona’nın belki de 300 milyon Euro’luk takımdan tek fazlası onun gülen yüzü olacak. Önceki gece ödülünü aldıktan sonra yaptığı açıklamalar 24 yaşındaki gencin ne kadar üstün bir karaktere sahip olduğunu da ifade ediyordu: “Öncelikle Barcelona’daki takım arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, çünkü onlar olmadan buralara gelemezdim. Sonra da bana bu ödülü layık görenlere, zira benim için bu galada olmak ve diğer büyük isimlerle yan yana olmak da yeterliydi.”
http://www.ntvmsnbc.com/news/301800.asp
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS