• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 20 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 19 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 18 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Görüş

Galliani’nin gerçekleştiremeyeceği rüyası

Galliani’nin gerçekleştiremeyeceği rüyası
Uğur Meleke
Uğur Meleke
21 Aralık 2004

Galliani’nin düşü o: “Ronaldinho hep gülüyor, pozitif futbol oynuyor ve sahada asil bir duruşu var. Benim rüyam o, ama ne yazık ki şu anda Barcelona forması giyiyor”

21 Aralık 2004— Dün (Pazartesi günü) FIFA’nın hakkını teslim ettiği futbolun gülümseyen ve gülümseten yüzü Ronaldinho’nun neden Barcelona forması giydiği ise ayrı bir hayranlık kaynağı: “Romario, Ronaldo ve Rivaldo’nun adımlarını takip etmek istiyorum. Her biri büyük oyuncular ve dünya şampiyonları, çocukluğumdan beri onlar gibi olmak istedim ve şimdi fırsatı yakaladım”

21 Mart 1980’de Porto Alegre’de doğduğunda herkes, futbolcu bir babası ve futbolcu bir ağabeyi olan bu çocuğun da top peşinde koşturacağından emindi. Ama kimse onun meşin yuvarlağa davranışının sadece peşinden koşmaktan ibaret olmayıp, ona aynı zamanda bir baba şefkatiyle dokunup, sanatkâr sabrıyla işleyeceğini, bir sihirbaz hilesiyle yön verip, patron edasıyla hükmedeceğini bilemezdi.
1987’de Ronaldinho’nun ağabeyi Roberto, Gremio’yla ilk profesyonel kontratını imzalıyor, bir yıl sonra da küçük Ronaldo aynı kulübün Union okuluna başlıyordu. 1989’da Avrupa’nın dikkatini çeken ağabey, Torino’ya transfer olunca, ilk iş olarak babasına, onun hep hayalini kurduğu yüzme havuzlu evi alıyor. Ama şanssızlıklar bu evle başlıyor, baba Joao havuzun içinde bir elektrik kaçağından çarpılarak hayatını kaybediyordu. Babasının ölümünün ardından meşin topa sarılan Roberto’nun yaşadığı peş peşe sakatlıklar onun da sonu oluyor, futbolu bırakmak zorunda kalıyordu.
Artık ailenin tek ümidi olan Ronaldinho, genç takımlarda gösterdiği başarılarla 17 yaş altı milli takımına giriyor ve Dünya Şampiyonası kadrosuna seçilmeyi başarıyordu. Haşmet Babaoğlu’nun Nike.com’da o özel hareketini izlemeye doyamadığı Ronaldinho, 1997’de FIFA 17 yaş altı Dünya Şampiyonası’ndan şampiyon, turnuvanın en iyi futbolcusu ve gol kralı olarak Gremio’ya döndüğünde hocası onun yeteneklerine güvenmez ve ligde sadece 4 maçta şans vererek koca bir sezonu heba etmesine neden olur. Bir sonraki sezon da çoğunlukla kulübede oturttuğu bu genç yıldızın 14 maçta kaydettiği 15 gol, belki hocasının dikkatini çekemez ama artık o, bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Ronaldinho’nun yeteneklerini görmezden gelen bu teknik direktörün bir önceki çalıştığı kulüp, sezonu tamamlamadan kovulduğu Fenerbahçe’dir. Evet bu ‘bakar-kör’ adam, İslam Çupi’nin deyimiyle ‘Brezilya vatandaşlığından öte o futbol ülkesi ile bir fikir ve kafa bağı olmayan’ Sebastiao Lazaroni’den başkası değildir.
1999’da Wandarley Luxembourgo tarafından Copa America kadrosuna davet edilen Ronaldinho, 30 Haziran’da Venezüella karşısında ikinci yarıda oyuna girer ve halen unutulmayan spektaküler bir gole imza atar. Hiç şüphesiz bu gol, bir oyuncunun ilk resmi ulusal maçında atabileceği en güzel goldür. Ronaldinho’nun olağanüstü sayısı, 7-0 galip gelen Brezilya’nın skorunu bile gölgede bırakır. Ardından 2000 Konfederasyon Kupası’nı 6, Olimpiyat elemelerini de 9 golle gol kralı olarak tamamlayan Gaucho için Avrupa kulüpleri çoktan sıraya girmiştir.
Campeonato Brasilerio’da Gremio formasıyla iki sezonda 20 gol atan genç yıldızla Leeds United ve Barcelona da ilgilenir ama, Ronaldinho’nun menajeri de olan ağabey Roberto, tercihini PSG’den yana kullanır. Roberto, 17 Şubat’ta 5 yıllık kontrata imza atar ama Gremio ile FIFA’lık olan Paris St. Germain 129 gün boyunca bonservis problemini çözemez. Ronaldinho, nihayet 4 Ağustos 2001’de Auxerre maçının 62’nci dakikasında PSG formasını giyer. İki sezon mücadele ettiği Le Championnat’nın en büyük ve belki de tek gerçek starı olduğu için çeşitli zorluklar yaşamasına rağmen kaprissiz ve faydalı oyununu burada da sürdürür. Ama bu dönemdeki en dikkat çekici anları Japonya ve Kore’dedir.
2002 Dünya Kupası’nın turnuvanın en renkli takımı Türkiye için ne kadar özel bir yeri varsa, turnuvanın en iyi orta saha oyuncusu Ronaldinho için de farklı bir ‘career-high’ noktası olduğunu söyleyebiliriz. İngiltere karşısında yine kendine özgü bir frikik golüne imza atan Ronaldinho, turnuva boyunca Ronaldo ve Rivaldo’nun arkasında oyun kurucu bir pozisyon üstlenmiş ve ülkesinin Dünya şampiyonu olmasında başrolü oynamıştı.
31 Mayıs 2003’te yine Auxerre karşısında son kez PSG formasını giyen Ronaldinho, 2003 yazında Real Madrid, Manchester United ve Barcelona’dan birini seçmek durumunda kalır. O, tevazuunu korur, ve idolleri Romario, Ronaldo ve Rivaldo gibi önce Katalan kulübünün formasını tercih eder. “Onların adımlarını takip etmek istiyorum. Her biri büyük oyuncular ve dünya şampiyonları, çocukluğumdan beri onlar gibi olmak istedim ve şimdi fırsatı yakaladım” diyor Ronaldinho…
23 yaşındaki yıldız, seçim kampanyası döneminde Beckham’ı alacağını vaat eden Joan Laporta’ya 30 milyon Euro’ya mal olur. Şimdi otoritelerin çoğu Laporta’nın Beckham’ı alamayarak çok şanslı olduğunu düşünüyor. Zira 10 numarayı teslim ettikleri Ronaldinho, ilk sezonunda La Liga’nın en iyi oyuncusu olmayı başardı.
Sezona çok kötü başlayan Barcelona’yı, özellikle ikinci yarıda tek başına sırtlayan Brezilyalı, kaydettiği 15 önemli golle takımı orta sıralardan şampiyonluk potasına taşımış, hocası Rijkaard’ı da ‘deyim yerindeyse’ ipten almıştı. Zaten efsanevi Milan ve Hollanda kadrolarının önemli parçası Rijkaard da 4-1 kazandıkları bir Espanyol maçı sonrası maestrosuna hakkını teslim ediyor: ‘Ronaldinho, bizim takımımızı yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda oynadığı futboldan keyif alıyor. En önemlisi de bize de izleyenlere de zevk veriyor’.
Ronaldinho’nun fanatik hayranlarından Milan Başkanı Adriano Galliani ise top cambazının kişiliğine değiniyor: ‘O hep gülüyor, pozitif futbol oynuyor ve sahada asil bir duruşu var. Benim rüyam Ronaldinho, ama ne yazık ki o şu anda Barcelona forması giyiyor.’
23 Şubat’ta Nou Camp’ta Chelsea karşısına çıkacak Barcelona’nın belki de 300 milyon Euro’luk takımdan tek fazlası onun gülen yüzü olacak. Önceki gece ödülünü aldıktan sonra yaptığı açıklamalar 24 yaşındaki gencin ne kadar üstün bir karaktere sahip olduğunu da ifade ediyordu: “Öncelikle Barcelona’daki takım arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, çünkü onlar olmadan buralara gelemezdim. Sonra da bana bu ödülü layık görenlere, zira benim için bu galada olmak ve diğer büyük isimlerle yan yana olmak da yeterliydi.”

http://www.ntvmsnbc.com/news/301800.asp

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Görüş
21 Aralık 2004
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Görüş İçerikleri

  • Devamı
    Derbiden taşan 6 ders

    Hakem penaltıyı verdi-vermedi, golde ofsayt vardı-yoktu tozu dumanı geçtikten sonra derbiden geriye ne kalıyor sahi? Pereira, Hamzaoğlu,...

    Uğur Meleke 28 Ekim 2015
  • Devamı
    10 numara, Oğuzhan mı Yunus mu olur?

    Beşiktaş kadrosunun bu yıla özgü önemli bir avantajı, çok sayıda oyuncusunun Euro 2016’nın kıyısında olması. Ersan, İsmail,...

    Uğur Meleke 21 Ekim 2015
  • Devamı
    Fransa 2016 için 7 umut

    Bundan tam 1 yıl önce, 13 Ekim 2014’te ilk 3 eleme maçından 1 puan çıkarabilmiş ve Fransa’2016’yı...

    Uğur Meleke 13 Ekim 2015
  • Devamı
    Golleri alanlar değil, adamlar atıyor

    Pereira’nın, Van Persie’yi Akhisar maçında kazanma şansı varken kazanmaması önemli bir kayıp. Maçların ardından yanlışlarını gayet güzel...

    Uğur Meleke 8 Ekim 2015
  • Devamı
    Bazen olmadığında olmuştur!

      Lucas Leiva, Beşiktaş’a gelseydi ilk 11’de oynabilir miydi? Burak Yılmaz, West Ham’a gitseydi Galatasaray önde sıkıntı...

    Uğur Meleke 1 Ekim 2015
  • Devamı
    Halefler:3 Selefler:1

    Türk futbolunda geride kalan haftaya halef-selef senaryoları damga vurdu: Maaşını G.Saray’ın ödediği Dzemaili Genoa’da ilk 11 oynarken,...

    Uğur Meleke 24 Eylül 2015
  • Devamı
    7 isimle hafta sonu

    Beşiktaş’ın Dzsudzsak yerine Quaresma tercihi, herhalde yıllarca tartışacağı bir detay olacak. Ama Güneş, Picassovari dokunuşlarıyla bu tercihi...

    Uğur Meleke 17 Eylül 2015
  • Devamı
    Terim çok başarılı, çok da şanslı

    Fatih Terim’in Türk futbolundaki müstesna yeri, büyük başarıları başlı başına koca bir kitap konusu. Ama o kitabın...

    Uğur Meleke 10 Eylül 2015

Copyright © 1999 Meleke.com

Lider Steaua mu, Bilbao mu?
Hepsi 1383 kişi