• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 20 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 19 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 18 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Yenemiyorsan yenil!

Yenemiyorsan yenil!
Uğur Meleke
Uğur Meleke
18 Eylül 2014

Avusturyalı filozof Wittgenstein, 100 yıl önce özetlemiş aslında sorunumuzu: “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır”

Bizim futbol aleminin sınırları da sığ lisanıyla çevrilmiş, tel örgülenmiş, boğulmuş maalesef… Türk futbol ailesinin, yani bizlerin okumak ya da gelişmek gibi bir derdi olmadığı için 50 yıldır en sevdiğimiz laf, ülke sporunun yegâne özeti, “Atamayana atarlar”dır. Böyle bayağı, böyle vasat, böyle sıradan bir lafa bayılırız hepimiz! İki kelime, bütün bir sporu, hatta bütün bir dünyayı açıklıyor zannederiz.

Aslında haksızlık etmeyeyim, son 20 yılda yeni bir lafa tutunduk maaile: “Yenemiyorsan yenilme”… Aman Allahım, ne harika bir özdeyiştir bu! Antrenörü bayılıyor, futbolcusu bayılıyor, spor medyası bayılıyor! Sanırsın ki, bütün maçlarda yenilmezsen şampiyon olacaksın. Oysa o lafın önerdiği gibi, 34 maçın 34’ünde de yenemesen ama aynı zamanda da yenilmesen, küme düşersin! Evet, 34 puanla ancak küme düşersin bu ligde…

Hafta sonu Süper Lig’de oynanan 9 maçın 7’si berabere bitti. Üstelik üçü de 0-0… Futbol yok, gol yok, eğlence yok… Ama “yenemiyorlarsa yenilmediler” ya, 14 takımın hemen hepsi mutlu! Ortalık süt liman, çünkü “iyi mücadele ettiler”… Artık maç sonrası hangi antrenöre, hangi futbolcuya mikrofon uzatsan, iyi mücadele ettiklerini, maçı bırakmadıklarını, savaştıklarını filan anlatıyorlar.
Gol attın mı? Hayır… Pozisyon ürettin mi? Neredeyse hiç… Ama iyi mücadele ettiler ya, onlara yetiyor, bize de yetmesi gerektiğini salık veriyorlar.

Oysa basit ve çıplak gerçek şu: Bugün dünyada koşmayan, savaşmayan, mücadele etmeyen futbolcu yok. Artık futbol, yürüyene alan bırakmıyor; bütün futbolcular en az 10 kilometre koşuyor. Her biri atletik, her biri 100 metreyi 13 saniyenin altında bitiriyor. Türkiye’de de böyle, İngiltere’de de böyle, Malta’da da… 72 milletten her futbolcu doğal olarak mücadele ediyor, zaten işleri gereği yapmaları gereken bu.

Ama bir maçı kazanmak için mücadele yetmiyor, kalite gerekiyor, teknik gerekiyor, taktik gerekiyor… Türkiye’de hemen hiçbir hoca “kaliteli oynadık” diyemiyor mesela. “Teknik bir takımız” diyemiyor. Sadece savaştık diyor, mücadele ettik diyor. O yüzden de pahalı takımlarımız Avrupa’da isimsiz rakiplerine tek bir gol bile atamadan turnuvalara veda ediyorlar. Ulusal takım, İzlanda’da pozisyona giremiyor; Anderlecht İstanbul’da ilk kez bu kadar rahat oynuyor.

“Dilimizin sınırları, dünyamızın sınırları” halbuki… Ne zaman bir teknik adam, “mücadele yetmez” diyecek; ne zaman “yenemedik ve yenildik, çünkü sadece yenmeyi hedefledik” diyecek; o zaman onun ve ülke futbolunun açılacak önü… O zaman her biri aynaya baktılarında adeta birer Alex Ferguson, adeta birer Jose Mourinho olduğunu düşünen genç yerli antrenörlerimizden birine, tek birine, Hollanda’dan, Belçika’dan, Yunanistan’dan teklif gelecek. Tek bir tanesi, sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da para edecek.

Genç futbolcular, bırakalım bu ezberleri lütfen, “yenemiyorsak da yenilelim biraz”… Çünkü tarihin belki de en büyük sporcusu Jordan bile böyle öğrendi yenmeyi: “Kariyerimde 9000’den fazla şut kaçırdım. 300’den fazla kez maç kaybettim. 26 maçta son topta bana güvenildi ama atamadım. Defalarca kaybettim hayatta. Ve sonunda kazanmayı öğrenmemin nedeni de budur işte”…

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
18 Eylül 2014
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    İlk golü atınca ‘Harlem’e dönüşüyorlar

    Fatih Terim bu iki ekipten ilkini daha çok tutuyor, kritik maçlara genelde onlarla başlıyor. Dün de tercihi...

    Uğur Meleke 21 Ocak 2021
  • Devamı
    19 faul ve 16 şut

    Bir Erol Bulut takımı oyuncusuysanız savunma yapmak zorundasınız. Dün dakikalar 67’yi gösteriyordu. Valencia önde baskıyla kazandığı top...

    Uğur Meleke 19 Ocak 2021
  • Devamı
    Rıdvan ve Josef fark yarattılar

    Genç Rıdvan her ofansif aksiyonun içinde vardı, Souza da klasik bir büyük maç oyuncusu gibiydi. Bu müsabakayı...

    Uğur Meleke 18 Ocak 2021
  • Devamı
    Bir taç atışı bile derbinin sonucunu değiştirebilir

    Galatasaray açık oyunda ligin en az gol yiyen takımı, Beşiktaş ise ligin kader adamlarından Aboubakar sayesinde taç...

    Uğur Meleke 17 Ocak 2021
  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Çocuklar, adamları utandırdı
Bazıları daha eşit!