Yaşsız Drogba 11'de olmalıydı

Dün Manisa’da oynanan maçın neticesinden bağımsız olarak söylüyorum: Türk futbolunun harika genç teknik adam nesline, Akhisar’dan filizlenen bir iyi hoca daha ekleniyor. Kendi sınıflarındaki takımlara karşı oyunu domine etmeye çalışıyorlar, büyük takımlara karşı aşırı sertlik içermeyen bir kontrol futbolu oynuyorlar. Şu anda PTT 1. Lig için bile üst düzey sayılmayacak bir kadrosu olan Hamza Hamzaoğlu, hiçbir zaman imkânsızlıklardan şikayet etmiyor; bilgi içeren demeçleriyle de insani kalitesinin de yüksek olduğunu gösteriyor. Çok kısıtlı kadrosunda hemen herkesi geliştirmeyi de başardı Hamzaoğlu: Problemli karakteriyle tanınan Kenan, Akhisar’da sorumlu bir yıldıza dönüştü. Ofansif becerisi eksik Merter, dün akıllı çıkışlarıyla parmak ısırttı. Uğur’dan üst düzey bir stoper çıktı. 61’de maçın kader topunu direğe vuran Gekas yüksek formunu sürdürürse, Akhisar’ın ligde de kalıcı olacağını düşünüyorum ben.

Tabii dün Manisa’da Hamza Hoca’nın iyi işlerini anlamsız hale getiren adamdı esas şovu çalan: Bir dünya yıldızı, yaşsız adam Drogba, sadece yarım saate bir kişisel gösteri sığdırdı. Doğrusu ben kritik Schalke maçı öncesi Drogba’nın 11’de olmasını bekliyordum, çünkü Devler Ligi belki de dünyada tecrübeye en bağımlı organizasyondur. Şampiyonlar Ligi’nde sahaya çıktığında Handel’in o muhteşem melodisi, “Die Meister, Die Besten…” diye başladığında tüyleri diken diken olmayan oyuncu lazımdır size orada. Terim’in elinde iki Devler Ligi şampiyonu (Drogba, Sneijder), iki finalist (Hamit, Eboue), bir de gruplar gol kralı (Burak) var. Drogba’nın takıma, takımın Drogba’ya adaptasyonu açısından bu maça 11’de başlaması daha hayırlı olurdu sanki…

Dün gecenin bir başka kritik detayı da Çarşamba günü uygulanacak sistemin ne olacağı meselesiydi. Maça solda Umut’la 4-4-1-1 başlayan Galatasaray, 30’da santrforu ikileyerek 4-3-1-2’ye döndü. Son yarım saatte uygulanan solda Sneijder’li, sağda Burak’lı 4-3-3’se sanki Schalke maçının formülü olacak gibi.