Şunu bir kenara not ederek başlamak lazım: İtalyan futbolu altın bir dönem geçirmiyor. Inter Madrid’deki finali kazanmasa, İtalyanlar 4’üncü Ş.Ligi takımı hakkını Almanlara devrediyorlardı. En iyi bildikleri işi, savunmayı bile artık kusursuz yapamıyorlar. İki maçta iki vasat takımdan iki duran top golü yediler. Her iki golde de hatalı olan Cannavaro, o mâlum hareketleri sadece reklâmlarda sergileyebiliyor, geleceği yazması artık tatlı bir hayal olmuş. Ve koskoca İtalya’nın en iyi stoperi Chiellini! Gerisini siz düşünün artık…
Ammavelâkin Lippi de eldeki imkânları efektif biçimde kullanmıyor. Kadroya canlılık getirebilecek Balotelli, Candreva, Rossi gibi isimleri zaten turnuvaya getirmedi. Afrika’da bulamayacağını artık herkesin net olarak gördüğü 2006 ruhunu aramaya devam ediyor: İlk maçta (her biri dörder yaş yaşlanmış) 2006 şampiyonu takımdan 7 oyuncuyu 11’e koymuştu, (Paraguay karşısındaki performansı beğenmiş olmalı ki) bu maçta da ekibini bozmadı! Y.Zelanda önünde de İtalya topa hakim göründü, tecrübeyle bazı açıklar kapatılabildi ama hakem o kolay penaltıyı çalmasa gol atmaları da pek mümkün olmayacaktı!
Bu eğlencesiz F Grubu’na eğlence getirebilecek tek şeyse galiba şu: Son maçlarda Paraguay’la Y.Zelanda 1-1 berabere kalır, İtalya da Slovakya’yı 2-0 yenerse; Paraguay’la İtalya’nın her şeyi (puanları, attıkları, yedikleri) eşitleniyor. O durumda iki takım el ele ikinci tura çıkıyorlar, ama aralarındaki maç da berabere bittiği için hangisinin birinci olup E Grubu ikincisiyle eşleşeceği FIFA’nın çekeceği kurayla belirlenmek zorunda kalıyor!
Tabii bu durum, statünün önemli bir açığı olarak da değerlendirilebilir (Çünkü kura yerine iki takımın FIFA sıralamalarına bakılabilirdi) ama bu renksiz kupaya renk getirebilecek tarihi bir acayiplik yaşanacağı da açık. Öyleyse yaşasın Blatter hegemonyası, yaşasın Türkiye’de ve dünyanın her yerindeki yetersiz statü yazıcıları, yaşasın averaj kargaşası!
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS