TFF, bu sezon yeni bir uygulama başlattı ve bir fair-play ligi oluşturdu. Eğer Türkiye, sezon sonu UEFA Fair-Play sıralamasında ilk 3’e girerse, kazanacağımız ekstra Avrupa biletini Turkcell Fair Play Ligi birincisi elde edecek. Ayrıca sezon sonu fair-play puan durumunda ilk 3’te yer alan takımlarımıza da para ödülleri dağıtılacak.
Turkcell Fair Play sıralamasında 5 ayrı kabahatten dolayı puan yitiriyorsunuz: Hak mahrumiyeti ceza puanı, saha kapatma-seyircisiz oynama ceza puanları, sarı-kırmızı kart ceza puanları…
27’nci hafta sonunda oluşan durumsa enteresan: Süper Lig puan durumunda ilk 6’da yer alan Beşiktaş, G.Saray, Sivas ve F.Bahçe, Fair Play Ligi sıralamasında son 6’nın içindeler. Beşiktaş 235 puanla en dipte, G.Saray da 214 puanla küme düşme hattında. Ligde Antalya ve A.Gücü’nden sonra en fazla sarı-kırmızı kart ceza puanı olan iki takım F.Bahçe ve G.Saray. Tabii akla şöyle bir soru geliyor: Acaba, şampiyonluğa oynayan/hedefi olan takımların bu sıralamada dipte olması doğal mı? Bu sorunun cevabını bulmak için sanırım Avrupa ile bir kıyaslama yapmak gerekiyor.
UEFA Fair-Play Ligi
UEFA da 1993’ten beri üye ülkeler arasında bir Fair-Play puan durumu oluşturuyor ve her yıl 3 ekstra UEFA Kupası bileti dağıtıyor. Değerlendirmeye sezon içinde yapılan milli müsabakalar ve Avrupa kupası maçları katılıyor. UEFA’nın fair-play listesini oluştururken kullandığı kriterlerse dikkat çekici: Sarı kart (1 puan), kırmızı kart (3 puan), rakibe saygı (5 puan), hakeme saygı (5 puan), takım yetkililerinin davranışları (5 puan), seyirci davranışı (5 puan) ve pozitif oyun (10 puan)..
15 sezonda Avrupa kupalarının en başarılı ülkelerinden İngiltere 6, Almanya 2, Fransa ve İspanya da 1’er kez ekstra UEFA Kupası bileti alabildiğine göre, yarışmacı olmakla fair-play birbirleriyle çok zıt yönlere gitmiyor olsa gerek. Yani G.Saray-F.Bahçe-Beşiktaş’ın şampiyonluğa oynaması, adil/centilmen oyun oynamalarına engel teşkil etmiyor. Yine enteresan iki örnek: Bu perşembe UEFA Kupası’nda yarı finalin kapısından dönen M.City ile Almanya Ligi’nde şampiyonluk yarışı yapan H.Berlin, geçen sezon kendi ülkelerinin fair-play listelerinde birinci olmayı başarmışlar.
Fair-Play 2009-10
Tabii 3 büyük takımımızın sevenleri, fair-play liginde sonlarda olmalarını da hakem yönetimlerine veya federasyon kararlarına bağlıyor olabilirler. Ama UEFA Fair-Play Listesindeki durumumuz, işin bu kadar basit olamayacağını söylüyor.
2009-10 sezonunda çoğunluğu 3 büyük takım oyuncularından kurulu milli takımlarımızın ve Avrupa kupalarında mücadele eden 5 ekibimizin oynadığı 63 maç neticesinde kazandığı fair-play puanı 7,642… Ve bu puan bizi, değerlendirmeye katılan 46 ülke içinde maalesef 42’nci yapmış. Sezon ortası itibariyle Norveç’in birinci, Hollanda’nın 4, Fransa’nın 7, İngiltere’nin 8, Almanya’nın 11, İspanya’nın 13’üncü olduğu listede bizim altımızda yalnızca 3 ülke var: Moldova, Bulgaristan ve Makedonya. Yani karşımıza çıkan acı gerçek şu: Türkiye’de bir sporcu seçkinleştikçe, hırçınlaşıyor/saygısızlaşıyor. Ülkenin en yetenekli sporcuları, kendi ligimizde de, Avrupa kupalarında da, milli takımda da fair-play sıralamasının en dibine inmekte sakınca görmüyorlar. Bir nesli tümden değiştiremediğimize, bunları atıp yenilerini satın alamadığımıza göre, ödül-ceza yönetmeliklerine birtakım enjeksiyonlarla “meslek içi eğitim” yapmaya/yaptırmaya ihtiyacımız var.
Mesela Lugano, Arda, Sabri, Semih, A.Polat, M.Odyakmaz vb. spor insanlarının bu aldıkları cezalardan gerçekten ders çıkarmaları mümkün hale getirilemez mi? Kanadalı Burak Kaymakçı’nın önerdiği Cem Uzan örneği gibi, en azından genç sporculara bu 3-5 hafta boyunca belli bir kitap okuma şartı getirilemez mi? Veya 2 haftalık bir psikolojik destek mecbur tutulamaz mı? Volkan’la Sabri, bir Goethe veya Eflatun eseri okumaya mecbur edilirlerse bir sonuç alınamaz mı acaba? Sabri, bir maç öncesi mikrofonlara, “Zavallı şeytan, bana ne verebilirsin ki? Yükseklere göz dikmiş insan bilincini, senin gibiler kavrayabilir mi hiç?” derse çok mu acayip bir durumdur bu? Sahi, Goethe’nin Faust’undan bir pasaj, bugün söylediklerinden daha mı acayip olur sanki?
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS