Hatalı baraj problemleri yaşayan Volkan, sağlıklı pas trafiğine katılamayan Muslera’ya karşı tecrübesine güveniyor. Beşli orta sahalara karşı eksik kalma sorununu çözemeyen Galatasaray göbeği, hücumda yalnızları oynayan Sow’u etkisiz hale getirme planı yapıyor. Hocaların yarışıysa bambaşka: Hamit, Melo gibi formsuz isimlerden patlama bekleyen Terim “vefa”nın, az koştuğu için Alex’ten dahi vazgeçebilen Kocaman’sa “adalet”in kazandığı bir dünya hayal ediyor…
Son 16 ayda Boğaz Derbisi’nde tam 5 kez karşı karşıya gelen Terim ve Kocaman’ın ortaya çıkardıkları senaryo genelde benzerdi: Galatasaray’a beraberliğin yettiği süper final ve normal sezonda Kadıköy’deki ilk 20 dakika hariç Terim’in takımı topla daha fazla oynamaya çalışmış, oyuna hakim olan ama bulduğu pozisyonları cömertçe harcayan bir görüntü çizmişti. Ligin bu seneki senaryosundaysa roller değişti: Fenerbahçe geride bıraktığımız 15 maçta rakibinden 42 dakika fazla topla oynadı, 900 fazla topla buluştu. 700 fazla isabetli pas yaptı, ceza alanına 20 fazla top indirdi. Ama ligin puan cetvelinde üstte olan taraf, topla daha fazla oynayıp daha fazla şut atan Fenerbahçe değil… Üstelik rakibinden daha az pas, daha az şut, daha az korner üreten Galatasaray’ın gollerde de 32’ye 23 gibi çok ciddi bir üstünlüğü var.
G.Saray orta sahada yalnız
Futbolda çoğunlukla formasyonlar pek bir şey ifade etmez, oyuncuları sahaya nasıl dizerseniz dizin basit bir kural neticeyi belirler: İyi futbolu iyi futbolcular oynar. Ama bu sene Galatasaray’ın 4-4-2 dizilişi, her zamankinden biraz daha fazla önem taşıyor gibi. Devir, 4-3-3 (ve 4-2-3-1, 4-5-1 gibi varyantları) devri… Dünyada hemen herkes Barcelona’ya öykünüyor, top rakipteyken herkes beşli (hatta altılı) orta sahaya dönüyor. Terim’in geçen sezon büyük bir başarıyla uyguladığı 4-4-2 ise, bu sene beşli orta sahalara karşı SOS veriyor. Çünkü geçen yılki “defansif santrfor” performansıyla takımını adeta 4-5-2 oynatarak orta sahadaki eksikliğe çare olan Elmander formsuz; Burak ve Umut da defansif olarak İsveçli’yi aratıyorlar. Hal böyle olunca, Galatasaray beşli orta saha oynayıp kendilerine göbeği dar eden Eskişehir, Karabük, Braga gibi takımlara karşı dönem dönem kabus yaşıyor, Terim de maç içinde defalarca sistem değiştirmek zorunda kalıyor. Bugün de karşılarında ligin beşli orta sahayı belki de en iyi oynayan, en iyi alan daraltan takımı var. Buna rağmen bütün gazeteler Terim’in sahaya Burak-Umut’la çıkacağından emin gibi. Ama sanırım hiç kimse, 30’da veya 60’ta Fatih Hoca’nın bir santrforunu çizgiye (hatta kenara) almayacağını söyleyemez herhalde…
F.Bahçe hücumda yalnız
Tabii ki beşli orta saha oynamanın Kocaman’a da ödettiği bir fatura var… “Fenerbahçe 9 yıldır beşli orta saha ile oynuyor” diye düşünüyorsanız bence yanılıyorsunuz; çünkü Alex’li oynamanın tarifini şöyle yaparsak herhalde yanılmayız: 9 yıldır Fenerbahçe çift santrforla oynuyordu, ama diğer 4-4-2’lerden farkı santrforların yan yana değil, arka arkaya dizilmeleriydi. Alex gol atıyor/attırıyor, bir santrforun girdiği her yere giriyor-çıkıyor, yanındaki 9 numaraya boş alanlar üretiyordu. Fenerbahçe’nin bugünkü düzenindeyse Alex’in adım attığı yerlere eskisi kadar girilmiyor, durum böyle olunca da ortaya bir Sow yalnızlığı çıkıyor.
Tamam, Alex sonrası dönemde Fenerbahçe hücum hattı dönerek oynayamaya başladı; sıkça Sow’u sol açıkta, Caner’i on numara pozisyonunda, Kuyt’ı santrfor rolünde izleyebiliyoruz. Ama hareketlilik durduğunda çıplak gerçek ortaya çıkıyor: Cristian, Alex’in girdiği yerlere onun kadar girmiyor. Sow harika röveşatalar atıyor, ama bunu genelde mecburiyetten yapıyor. Senegallinin sırtında bir savunmacı, kolunda bir başkası olunca fantastik vuruşlar kaçınılmaz oluyor; muhtemelen Sow yüzüne kaleye dönememenin bedelini ödüyor. Cristian eğer bugün de Sow’u o denli yalnız bırakırsa Kocaman’ın da ikinci yarının başlarındaki ilk hamlesi Sezer olabilir gibi…
Kocaman, Krasiç’i hatırlayabilir
Bu maçta dördüncü hakemin kaldıracağı ilk tabelada 20 numaranın yanmasına kimse şaşırmayacak; çünkü Sezer ligin şu anda en formda yedeği… Caner büyük maçlarda büyük oynuyor, ama artık kulübedeki sarı saçlı tehdit boyut değiştirdi: Gladbach ve Göztepe performanslarıyla Krasiç, bir büyük maçta büyük oyuncu olduğunu hatırlatabilir.
Galatasaray cephesinde skor üstünlüğünün yakalanması halinde genelde kulübeden ilk gelen adam orta sahayı beşleme maksadı taşıyor: Bu anlamda Engin ve (kenarda oturursa) Emre favori. Sarı-kırmızılıların A planı işlemez, hele bir de erken gol yerlerse Terim önce Elmander, sonra da hızlı kenar hücumcuları kartını oynuyor: Bu noktada da (ilk 11’de başlamadıysa) Amrabat ve Aydın’ın numaraları tabelada ilk yananlar oluyor.
Terim, Hamit’i unutabilir
Aykut Kocaman Alex sonrası dönemde duruldu, artık hiç kimse ondan Galatasaray derbisinde aniden 4-3-3’e dönmesini, Dia’ya forma vermesini ya da Alex’i santrfor kullanmasını beklemiyor. Fenerbahçe’nin Alex sonrası dönemi 11’ini neredeyse herkes ezberden biliyor, bugün de sahaya sürpriz bir adamın çıkması beklenmiyor. Galatasaray içinse durum biraz daha farklı: Eğer bugün Terim’in beyni kalbini, adalet duygusu vefa duygusunu alt edebilirse orta sahada sürpriz bir diziliş olabilir: Antep ve 1461TS karşısında bir devre jogging yapıp oyundan alınan, Sivas’ta da kenarda oturan Hamit formasını kaptırmaya en yakın as gibi gözüküyor bence. Bu fikrimi destekleyen bir diğer veri de şu: Balıkesir önüne 11’de çıkan hiç kimse Antep’e karşı başlamamıştı. 1461 Trabzon maçı 11’indeyse bugün gazetelerin verdiği muhtemel Galatasaray 11’inde olan tek adam Hamit’ti…
KULÜBE KATKISI
G.SARAY KULÜBESİ Maç Oyunda kaldığı süre Topla oynama süresi Gol Gol pozisyonu Asist İsabetli şut Toplam şut İsabetli pas Topla buluşma Top çalma Top kaybetme Sarı kart Kırmızı kart
Johan Elmander 9 527 00:08:34 3 8 0 Yedi 18 116 231 7 14 0 0
Cris Marques 10 813 00:27:33 1 3 0 2 4 426 531 7 0 3 0
Yekta Kurtuluş 8 477 00:11:17 1 4 1 3 8 184 259 14 7 0 0
Sabri Sarıoğlu 3 113 00:03:03 0 0 0 0 0 43 64 4 0 0 0
Emre Çolak 14 769 00:22:33 0 4 1 5 18 309 497 19 18 1 0
Engin Baytar 4 163 00:03:51 0 1 0 0 1 54 86 3 1 1 0
Ufuk Ceylan 1 90 00:02:34 0 0 0 0 0 5 16 0 0 0 0
F.BAHÇE KULÜBESİ Maç Oyunda kaldığı süre Topla oynama süresi Gol Gol pozisyonu Asist İsabetli şut Toplam şut İsabetli pas Topla buluşma Top çalma Top kaybetme Sarı kart Kırmızı kart
Sezer Öztürk 7 163 00:05:36 2 2 1 2 2 81 122 4 4 1 0
Selçuk Şahin 9 531 00:14:17 1 2 1 2 7 287 378 16 8 2 0
Egemen Korkmaz 7 533 00:17:38 0 0 0 1 3 265 347 10 0 1 0
Mehmet Topuz 8 456 00:10:41 0 1 1 1 8 146 226 11 9 0 0
Henri Bienvenu 2 32 00:00:45 0 1 0 1 1 5 14 1 1 0 0
Mert Günok 3 270 00:06:34 0 0 0 0 0 45 67 0 0 0 0
Milos Krasic 7 249 00:08:49 0 2 1 3 6 97 162 6 10 0 0
Hem Volkan hem Muslera formsuz
Braga maçı gösterdi ki, Galatasaray savunmadan çıkarken pas trafiğinde Muslera’yı kullanmaya çok alışmış. Dünyanın ayağı en iyi kalecileri arasında olan Muslera sakat olunca, ona geri pas verilmemesi uyarısı devreye girince Galatasaray savunması afalladı, çıkarken ciddi hatalar yaptı. Eğer Muslera’nın hâlâ böyle bir sıkıntısı varsa bugün Sow ve Kuyt’ın bir kademe daha fazla pres yapmaları anlaşılabilir.
Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi’nde grubundan lider çıkmasında başrol oynayan Volkan’sa son dönemde duran toplarda zaaf yaşıyor. Gençlerbirliği önünde Stoch’a kurdurduğu barajla ceza alanına rahatça süzülerek gelen top arasında en az beş metre mesafe vardı. Benzer bir baraj hatası İBB önünde de yaşandı: Üç kişilik baraja solunu kapattıran Volkan, Gökhan Süzen’e karşıdan bomboş bir şut imkânı tanıdı. Az dikişli/kendi etrafında dönmeyen ve spin yaparak gelen yeni nesil toplara karşı böyle bir özgüven anlamsız. Eğer bugün 25-27 metrelerden Hamit böyle bir baraj yakalarsa, rahatlıkla Gökhan Süzen tarzı yerde seken tehlikeli bir şut atabilir.
Kaleci Maç sayısı Oyunda kalma süresi Yediği gol Karşılaştığı isabetli şut İsabetli şut kurtarış yüzdesi Şutu tutma Şutu saha içine çelme Şutu kornere çelme Şutu taca çelme Önemli Kurtarış Kurtardığı penaltı Gelen geri pas sayısı İsabetli pas İsabetli pas yüzdesi Boşa çıkma Yaptığı faul Sarı kart Kırmızı kart
Fernando Muslera 14 1260 17 57 71% 43 13 3 1 4 0 144 203 68% 2 3 0 1
Volkan Demirel 12 1080 13 59 78% 44 8 7 2 9 0 102 200 75% 1 3 1 0
İlk gol kritik
Fenerbahçe bu sezon daha fazla şut atıyor, ama Galatasaray daha fazla isabet kaydediyor. Aksi yönlerdeyse tablo farklı: Daha çok pozisyon veren Fenerbahçe daha az gol yiyor. Daha az gol yiyen Fenerbahçe’nin en önemli sorunuysa bu sayıların genelde müsabakaların ilk golü olması: Fenerbahçe bu sezon ligdeki 15 maçta yalnızca 4 kez 1-0 öne geçebildi, tam 9 defa ilk golü kalesinde gördü. Bu maçların üçünü çevirip zaferle bitirmeyi başardı. Galatasaray’sa Fenerbahçe’nin aksine ilk golü sadece 5 maçta kalesine gördü, ama bu müsabakaların hiçbirini çeviremedi.
İSTATİSTİK GS FB
Attığı gol 32 23
Girdiği pozisyon 84 81
Yediği gol 19 14
Verdiği pozisyon 49 60
Toplam şut 209 216
İsabetli şut 88 84
Şut yüzdesi 42 38
Toplam pas 6770 7678
İsabetli pas 5286 5954
Pas yüzdesi 78 77
Top çalma 251 312
Top kaybetme 260 233
Ofsayt 28 23
Yapılan faul 230 187
Yaptığı faul 266 213
Topla buluşma 7894 8783
Topla oynama süresi 06:30:56 07:12:16
Topla oynama yüzdesi 57 57
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS