Önce şunu hatırlatmak lazım sanırım: Bundan yaklaşık 13 ay önce Amsterdam’da Hollanda deplasmanına gittiğimizde Van Gaal, Euro 2012’de gruplardan çıkamayan ekibe sağlam bir neşter vurmuş, son derece tecrübesiz bir takımla elemelere başlamıştı. Tüm kalbimle inanıyorum ki bugünkü Türkiye o gün sahada olsa Hollanda’dan deplasmanda 1 ya da 3 puan alacak, bir yıl boyunca da onlarla liderlik için yarışacaktı. Ama o günkü antrenörümüz, Gökhan Gönül’ü, Selçuk’u ve Burak’ı oynatmayıp tercihini Tunay-Sercan-Hamit yönünde yapmış, çok kritik bir maçı kaybedip bence Hollanda’nın yeni jenerasyonunun start düğmesine basan adam olmuştu. Bugün Van Gaal’in yeni milli takımı bu denli özgüven kazandıysa, kurada berbat Romanya-Macaristan ikilisini çekmelerine ve Abdullah Avcı’ya çok şey borçlu.
Öyle ki, Eylül 2012’de bize karşı ayakları birbirine dolanan ve hatta Arda’ya bir de ikram yapan stoper Indi, yüksek bir özgüvenle oynadı dün. Yine bir yıl önce bize karşı dizleri titreyen Fer-Clasie ikilisi (+Strootman), şimdi kıtanın en güçlü orta sahalarından biri oldular. Dün de gerek gençlikleri gerekse rahatlıklarıyla erken kopardılar maçı. Onlara da, dostlarımız Kuyt ve Sneijder’a da Brezilya’da başarılar dilemekten başka çaremiz yok artık…
Gökhan Töre savunması
Bizim çocuklara da yürekten teşekkürler tabii ki… İlk 18 puanın sadece 7’sini almış ve sıfır averajla dibe vurmuş bir ekip, son 12 puanın 9’unu aldı ve bize tekrar Brezilya hayali kurdurdu. Yalnız, hocanın bu 9 puanda olağanüstü katkısı olan Gökhan Töre’yi niye solda denemediğini anlamadım doğrusu. Maksat Robben’i savunmaksa Gökhan Töre’nin ilk 7 haftadaki defansif katkısıyla daha etkili olacağına inanıyordum ben. Gökhan’ın Erciyes maçında Yasin’in, Antep maçında Şenol’un 5 metre gerisinden gelip kazandığı iki top vardı ki, geriye sprintleriyle Robben’i de şaşırtacağını düşünüyordum. Üstelik hocanın Gökhan Töre’nin yerine açıkta tercih ettiği Olcan’ın bu sezon 7 maçın 6’sında bek oynamış olması da başka bir gariplik.
Cumartesi günü bu sütunda Estonya’nın son 63 resmi maçında yalnızca bir kez 5 fark yediğini okumuşsunuzdur. Dün de Rumenlere 5 fark izni vermeyeceklerini tahmin ediyordum. Ama biz kendi ezberlerimizi bozup kazanamayınca Romanya-Estonya maçının hiçbir önemi kalmadı tabii…
Hollanda seri başı gibi
Malumunuz, Hollanda’nın Dünya Kupası’nda ilk torbada olmak için bu maçı kazanmaya ihtiyacı vardı. FIFA Eylül sıralamasında dokuzuncu olan Hollanda’nın mevcut puanı 1058… Macaristan ve Türkiye galibiyetleriyle ulaşacakları muhtemel puansa 1203’ü buluyor:
Macaristan galibiyeti: 100 x 3(galibiyet) x 2,5(DKE) x 1,70(rakip) x 1(UEFA) = 1275 puan
Türkiye galibiyeti: 100 x 3(galibiyet) x 2,5(DKE) x 1,51(rakip) x 1(UEFA) = 1133 puan
Bu yılki toplam puanları: 3863 + 1275 + 1133 = 6271
10 maç ortalaması: 627,1
Son 4 yıl toplamı: 192,63 + 218,12 + 164,64 + 627,1 = 1202,5
Dolayısıyla bu iki galibiyetle Hollanda tam 1202,5 puana sıçrıyor ve FIFA sıralamasında bir değil birkaç basamak tırmanma ihtimalleri doğuyor (Mevcut dördüncü İtalya’nın Eylül puanı 1199)… Türkiye’yi yenmeleri de bu yüzden hayatiydi onlar için…
(Yukarıdaki karışık sayıları anlayamadıysanız detaylı FIFA sıralaması hesabı ve Türkiye’nin Ekim’2013 kesin puanını yarın bu sütunda bulabilirsiniz)
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS