Şampiyonlar Ligi’ndeki 8 çeyrek finalistin 7’sinin 4-3-3 oynaması, Euro 2008’in baskın dizilişinin bu olacağının sinyalini vermişti, nitekim ilk gün sahaya çıkan 4 takımın üçü bu modaya uydu. Bu düzende belki sahayı daha demokratik paylaşıyorsunuz, ama bir handikap da ortaya çıkıyor: 11’inize asgari 2, ideali 3 solak gerek, ama dünyada her 18 kişiden yalnızca biri solak… Portekiz kusursuza yakın bir takım, son iki büyük turnuvada birden yarı final görmüş tek ülke, ama onlar da yıllardır sol bek bulamayanlardan… Dün de bu mevkiiyi Ümit Özat’ımsı devşirme Paulo Ferreira’ya emanet etmişler. Önündeki Simao/Ronaldo ve Deco’nun da Ferreira’ya yardımı kısıtlı… Bizim de maç boyunca bulabildiğimiz az sayıda fırsat o çizgiden geldi, belki daha fazlası da olabilirdi, ama orta sahanın sağından hücum etmeyi Bayern Münih’te melekeleştirmiş Hamit’i 70 dakika bekte, 20 dakika da kulübede tuttuğumuz için kısıtlandı oyunumuz…
Üstüne, yeni Europass topunun havada yön değiştiren ve kalecilerin işini daha da zorlaştıran yapısının kalesine daha çok top gelen Volkan’a çıkarttığı problemleri ekleyin… Bir de kulübede Quim olduğu için huzursuz olan ve yerel basın tarafından birinci kaleciliği sorgulanan Ricardo’nun sahaya kayıtsız şartsız bir numaralı forma sahibi moraliyle çıkmasını… Rüzgâr pek bizim arkamızda değildi dün gece…
Bu maçı kaybettik, ama skordan ötesini de sorgulamamız gerek: 2003 kışında Volkan-Servet-Tuncay-Sabri-Hamit’li Ümit Milli Takımımız, C.Ronaldo-Bosingwa-Quaresma-Postiga’lı Portekiz’i içeride dışarıda yenerken, 5 sene sonra bugün aynı oyuncu listelerinin kat ettikleri ve kat edemedikleri mesafe dikkate değer…
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=874086&AuthorID=112
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS