Halen Türk futbol tarihinin kulüpler düzeyinde kazandığı en büyük şampiyona olan UEFA Kupası’nın 2009 versiyonu, çokça düşündürdü hepimizi… Hele de bizim 9 yıldır “son 4” bile göremediğimiz kupanın finalini S.Donetsk oynayınca daha ekşi bir tat bıraktı ağzımızda. Orada Shakhtar’ın yerinde G.Saray olamaz mıydı? Bu sezon iki temsilcisinin yolu Ukrayna takımlarınca kesilen Türk Futbolu, 15-20 yıllık Ukrayna futbolunun gerisinde mi? Yoksa mesele kömür/petrol/doğalgaz zenginlerinin bu liglere enjekte ettiği para mı?
Türkiye’deki genel kanının aksine, Ukrayna, futbola bizden daha fazla para harcayan bir ülke değil… 2008-09 sonu itibariyle Süper Lig’de bir takımın ortalama değeri 37,1 milyon euro, Ukrayna Ligi’ndeyse bu rakam 27,7 milyonda kalmış… 2008 yazından beri bir Süper Lig takımı ortalama 14,8 tane yeni oyuncu transfer ederken, Ukrayna’da bu sayı 10,4… Hem pahaca yüzde 40 fark attığımız, hem de yüzde 40 daha fazla oyuncu transfer ettiğimiz Ukrayna Ligi’nin bu sezon Avrupa’da kazandığı puan 16,625’ken, bizim puanımız 7,000de kalmış! 2008-09’un onlar için olağan dışı bir yıl olduğunu düşünmeyin, Ukrayna Ligi son 5 sezonun 4’ünde Avrupa’da bizden daha fazla puan topladı. (Alakalı mıdır bilmiyorum ama, Lucescu’nun Türkiye’de çalıştığı 4 sezonun 4’ünde de Türkiye, Ukrayna’dan daha fazla puan toplamıştı. Lucescu’nun Shakhtar’da çalıştığı 5 sezondaysa 4 kez ibre Ukrayna’ya döndü). Ukrayna, 2010’da UEFA’da 4 takımla temsil edilecek. 2011 muhtemel sıralamasında 5’inci gözüküyorlar ve bu Ş.Ligi’nde 3 Ukraynalı demek!
İthalatçı değil ihracatçı
İstanbul’un şampiyonu Shakhtar da Ukrayna futbolunun genel halinin çok dışında değil. Evet, iktisatçı patronları Ahmedov, Avrupa’nın en zengin adamı konumunda; ama sanılanın aksine Donetsk ekibine transferde öyle büyük paralar harcamadı. İthalatçı değil ihracatçı bir anlayış benimsedi. 1998-2004 döneminde (Scala ve Schuster gibi) 5 teknik adam harcadıktan sonra, son 5 yılda tek bir hocayla çalışma yolunu seçti. Son 5 sezonda batıya gönderdiği Brandao, Marica, Matuzalem, Elano, Aghahowa ve Tymoschuk gibi oyunculardan 50 milyon euronun üstünde gelir elde etti. Bu paranın 40 milyonunu finalde ilk 11 oynayan 5 Brezilyalı’ya harcadı. İstanbul’da forma giyen diğer oyuncularınsa transfer maliyetleri şöyle: Pyatov (1 milyon), Srna (1,2 milyon), Kucher (bedelsiz), Chigrinskiy (Shakhtar II), Rat (1 milyon), Lewandowski (bedelsiz), Duljaj (4 milyon), Gai (bedelsiz), Gladkiy (2,5 milyon)…
Ezber bozan
Lucescu yönetimindeki Shakhtar bu sezon iki yaygın ezberimizi de bozdu: Birincisi, son dönemde Türkiye’de sıkça dile gelen Wenger kaynaklı “1 Brezilyalı yarar, ikiden fazlası zarar” lafı… Lucescu hiçbiri savunma oyuncusu olmayan 5 Brezilyalı ile Almanlar’ın karşısına çıktı; Barcelona, CSKA, Tottenham ve Marsilya’dan sonra Bremen’i de “yarı Brezilyalı” bir ekiple geçti. Lucescu’nun bozduğu ikinci ezberimiz de değişen oyun anlayışıydı. Bütün maçlarını 1-0 kazandığını düşündüğümüz Rumen hoca, bu sezon 17 Avrupa maçında 11 galibiyet kazandı, tek bir tanesi bile 1-0 değildi. Üstelik de 17 müsabakanın 12’sinde gol yiyerek geldi UEFA finaline…
Yanıt
Bu sezon Skibbe gönderilmese, Metalist şoku yaşanmasa, UEFA’nın finalinde Shakhtar’ın yerinde G.Saray veya Beşiktaş olur muydu bilemiyorum. Ama galiba şunu biliyorum, şu anda Lucescu G.Saray’da 9’uncu veya Beşiktaş’ta 7’nci sezonunu dolduruyor olsaydı, iki takımdan birinin müzesinde bir (belki de iki) tane daha Avrupa kupası olabilirdi.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS