MİNİ GÖRÜŞ / BRUNO ALVES
Dünyanın herhangi bir ülkesindeki herhangi bir sporsevere Alves’i sorsanız, sert-dayanıklı ve hava toplarına hakim, sorumlu bir stoper olduğunu söyler. 2 buçuk sene önce Zenit’i seçmesi büyük ölçüde parayla ilgili, çünkü o gün rahatlıkla Premier Lig veya La Liga’nın yolunu da tutabilirdi. Bugün market değerinin 22’lerden 8’lere gerilemesiyse yaşlanması ve biraz da ağırlaşmasıyla alakalı. Bu kontrat, Alves’in muhtemelen Avrupa’da imzaladığı son sözleşme. Ve Türk takımları bu tarz “son sözleşme oyuncuları”nı almakta nedense ısrarlılar.
Geçtiğimiz yaz onu Polonya-Ukrayna’da üç maçta çıplak gözle izleme şansı bulmuştum. Pepe’yle çok iyi bir ikililerdi ama savunmadan topu çıkarma işini Veloso’ya bırakıyorlardı. Yine de her geçen yıl top tekniği gelişmiş: Önceleri çok gol atan bir oyuncu da değildi ama 2-3 yıldır hem kafa ile hem uzaktan şutlarla kaleyi yoklayan bir stopere dönüştü. Son 1 yılda tamamı kafayla (3’ü milli takımda olmak üzere) toplam 5 gol atmış. İstikrarlıdır, çok fazla sakatlık yaşamaz (bu yıl sadece iki kez 15’er gün adale sorunları olmuş). Takımını yalnız bırakma nedeniyse genelde çok sarı kart görmesidir, Rusya’da da 4 sarı kart cezası uygulaması var ve geçtiğimiz sezon 3 kez bu sınıra ulaşmış!
Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü bazı maçlarda üçlü savunma kumarı oynamak isterse Alves’in Zenit’ten bu konuda ciddi bir tecrübesi var: Sağında Gökhan, solunda Egemen’le pekala üçlü de oynayabilirler. Dörtlü savunmadaysa muhtemelen Egemen’le sert ama oyun kurma işini Topal’a bırakan bir ikili olacaklar.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS