• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 25 Ocak 2023
    • beIN Manşet, 23 Ocak 2023
    • beIN Manşet, 17 Ocak 2023
    • beIN Manşet, 11 Ocak 2023
    • beIN Manşet, 9 Ocak 2023
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Üç meşhur yanılgı

Üç meşhur yanılgı
Uğur Meleke
10 Nisan 2011

Milli Takımımız şu anda FIFA sıralamasında 32’nci durumda… Ki bu basamaklara (30’unculuğun altına) 1998-2008 sürecinde hiç düşmemiştik.
Kulüplerimizin, Avrupa kupalarında bu yıl topladığı 4,600 puan bizi ancak Avrupa 16’ncısı yapabiliyor. Ki, eğer önceki 4 sezonki iyi formumuz olmasaydı bu performansla Ş.Ligi’ne sadece bir takım gönderebilirdik.
Ülke futbolunun ciddi düşüşte olduğu bu süreç tartışılırken de bu aralar en çok şu üç meşhur isim sözlerimizin arasında geçiyor: Başka hiçbir kulüp, Galatasaray’ın, TERİM’in arkasında durduğu gibi bir politika izlemediği için başarı gelmiyor. İşte bakın, Beşiktaş’ın elinden kaçırdığı LUCESCU, zengin Shakhtar’a çağ atlatıyor. Porto’nun HULK gibi ucuza alıp, pahalıya satacağı yıldızları bizim arama-tarama ekiplerimizin de bulması gerek…

G.Saray, Terim’in arkasında mı durdu?
Türkiye’de kulüp yöneticilerinin futbol ailesinin en zayıf halkası olduğu çıplak bir realite. Gerçekten de onlardan biri biraz dirayetli olup teknik adam istikrarı sağladığında (Galatasaray gibi, Sivasspor gibi, Bursaspor gibi) büyük başarı öykülerine de rahatlıkla kavuşabiliyorlar. Ancak bu argümana en büyük destekçi olarak gösterilen Terim öyküsünde, 15 yıllık büyük bir yanılgı olduğunu düşünüyorum.
Herkes, Terim’in ilk sezonunda Fenerbahçe’ye 4-0 kaybettiği maç sonrası gönderilmemesini yönetimin büyük başarısı olarak değerlendiriyor. Galiba bu noktada küçük bir akıl tutulması var: O maç ligin daha dördüncü haftasında oynanmıştı. Galatasaray o haftaya 3 maçta 7 puanla zirve ortağı olarak girmiş, Fenerbahçe karşısında ligdeki ilk yenilgisini tatmıştı. Değil Terim, görevde hangi teknik direktör olursa olsun; dördüncü haftada tadılan ilk yenilgi sonrası gönderilmesini düşünmek biraz garip sayılmaz mı? (Ayrıca Terim, o Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra 8 haftalık bir galibiyet serisi yakalamış; Galatasaray söz konusu süreçte 31 gol atıp, 3 gol yemiştir!)
Bu arada Galatasaray yönetiminin 97-98 sezonunun devre arasında (G.Saray, lider F.Bahçe’nin 6 puan gerisinde kaldı diye) Terim’i göndermemesini de yere göğe koyamıyoruz. Ama galiba o filmi de doğru okuyamıyoruz: Fatih Hoca, Galatasaray’a Göztepe’den/Ankaragücü’nden filan değil, Türk Milli Takımı’nı tarihindeki ilk Avrupa Şampiyonası’na götürmüş yaşayan efsane olarak geldi. İlk sezonunda takımı 8 puan farkla şampiyon yaptı. Böyle bir efsaneyi (ikinci sezonunun ilk devresinde liderin 6 puan gerisinde kaldı diye) göndermediği için kulüp yönetimine teşekkür etmek, herhalde ancak bu ülkede yaşanılacak bir durumdur.
Bence Türkiye’de bir büyük takım yönetiminin bir hocanın gerçekten arkasında durduğu son sahne, Seba/Milne ilişkisidir. Şampiyon hocanın arkasında durmak kolay; esas mesele 3 yıl şampiyon olmayanı koruyabilmek… Seba/Milne ilişkisi sonrası 15 yıl, Türk futbol tarihine yönetsel fiyasko olarak kaydedilecektir.

Lucescu, çok mu para harcadı?
Türkiye’de son 15 yıl hemen hiçbir büyük kulüp yönetimi, hiçbir hocanın arkasında tam anlamıyla durmadığı (ve fiyaskoyu da kabullenmedikleri) için; uzaktaki başarı öykülerini küçümseyerek görmezden gelme hastalığına da tutulmuş durumdalar. Son dönemde futbol sohbetlerinde düşülen en büyük yanılgılardan biri de, Beşiktaş’ın kovduğu Lucescu’nun Donetsk’teki başarısının altında büyük bir sermayenin yattığı konusu…
Evet, Shakhtar’ın iktisatçı Başkanı Ahmedov, 10 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 200 adamından biri. Ama Shakhtar Donetsk, belki de Ahmedov’un en kârlı işi! Tuğrul Akşar araştırmış: Shakhtar Lucescu’lu 7 yılda 198/290’lık olağanüstü bir galibiyet oranı yakalayıp, UEFA Şampiyonu, Ş.Ligi çeyrek finalisti olurken, transfere 161 milyon euro harcamış. Ama Shakhtar’ın aynı dönemde transfer geliri 125, Avrupa kupaları geliriyse 95 milyon civarında. Yani Ahmedov’un Shakhtar’ın son 7 yılından net kârı: 59 milyon euro…
Beşiktaş’sa (Lucescu’yu gönderdikten sonraki) 7 yılda 7 hoca değiştirmiş. Onlarca oyuncu transferinden zarar ederek, bizzat kendi başkanına üç haneli milyon dolarlar düzeyinde borçlanmış. Demek ki bir teknik direktör tek başına bir kulübün sadece sportif değil, aynı zamanda ekonomik göstergelerini de belirliyor. Beşiktaş, Lucescu’yu göndererek sadece sportif değil, ekonomik bir batağa da yelken açtı.

Porto, Hulk’u ucuza mı aldı?
Ayrıca Lucescu, Shakhtar’da yeni kadro kurarken herkesin iddia ettiği gibi Brezilya’dan ucuza mucizevi adamlar bulmadı. Rumen filozofun, Shakhtar’a çocuk yaşta getirdiği Brezilyalılar’ın hepsi ülkelerinde popüler adamlardı; Willian’a 14, Ilsinho’ya 10, Fernandinho’ya 8, Douglas Costa ve Alex’e 6’şar milyon euro gibi ciddi rakamlar ödendi.
Aynen Porto’nun, Hulk’u 6 milyon euro bonservis bedeliyle Japonya’dan transfer etmesi gibi. (Hulk’la aynı dönemlerde Japonya’dan Fenerbahçe’ye gelen Zico, acaba Hulk’u yeni kulübüne önerse o parayı öderler miydi dersiniz?)
Bugün Hulk’un 40 milyonluk değerine bakıp o gün ödenen 6’yı küçümsemeyin; bir Japon Ligi oyuncusu için 6 milyon, hiç azımsanacak bir rakam değil. Demek ki bizim sandığımızın aksine Shakhtar’ın, Porto’nun, Lyon’un pahalıya sattığı oyuncuların hepsi ucuza alınmıyor; öyle en diplerden değil, bayağı bayağı kendi liginde yıldızlaşmış biçimdeyken bulunuyor. Tabii mesele o parayı Stancu’ya mı-Güiza’ya mı, yoksa Hulk’a-Douglas Costa’ya mı harcamak gerektiğini bilebilmek. Bu da ancak sportif olarak doğru yapılanmış bir kulübün başarabileceği bir iş…

Sonuç
Türkiye’de 15 yıldır hiçbir büyük kulüp, teknik adamının arkasında samimiyetle durmadı. O yüzden de hemen hiçbiri para kazanamadı, aksine çoğunluğu borç batağında yüzüyor. Yıldızların hep 250-300 bin eurolara tarama ekipleri tarafından keşfedildiği ezberi nedeniyle transferde de gelişme kaydedilemiyor. Ülke futbolunun tekrar ileriye ivmelenebilmesi için birtakım ezberlerin bozulması şart. TSYD yaz seminerlerine Lucescu’yu davet edip şu ezberlerimizi bir de ona sorsak, belki bir şeyler öğretebilir bize bilge adam…

Related Items
Yorumları Görüntüle (2)

Yorum Sayısı : 2

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
10 Nisan 2011
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Para verip bilet almaya değecek adam Arda Güler

    Futbolu seven herkes sahada onu görünce mutlu oluyor. Dünya Kupası sonrası Jesus’un performansını iki ayrı pencerede değerlendirmek...

    Uğur Meleke 30 Ocak 2023
  • Devamı
    Bir kolektif oyun dersi olarak Icardi

    Arjantinli bu sezona adını vermeye doğru ilerliyor. Süper Lig, gerçekten enteresan bir turnuva. Hiçbir zaman 5 büyük...

    Uğur Meleke 29 Ocak 2023
  • Devamı
    Hürriyet Futbol Konseyi, 25 Ocak 2023

    Süper Lig’in 20. haftası geride kalırken Uğur Meleke, Hürriyet Futbol Konseyi’nde haftanın gelişmelerini değerlendirdi. SORU 1- Şenol...

    Uğur Meleke 25 Ocak 2023
  • Devamı
    Recep Uçar adeta bir kriptonit gibi

    Fenerbahçe’ye ligde 2 maçta da acı çektirdi. Jorge Jesus 68 yaşında. 33 yıldır teknik direktörlük yapıyor. 16...

    Uğur Meleke 24 Ocak 2023
  • Devamı
    Beşiktaş’taki değişimin özeti: Büyük takım davranışı

    Son haftalardaki çıkışının tek nedeni: artık hücumda kalabalıklaşabiliyorlar Valerien İsmael, Beşiktaş’ın gündemine ilk kez geldiğinde Fransız hocanın...

    Uğur Meleke 23 Ocak 2023
  • Devamı
    Mükemmel bir oyun kurucu olarak Abdülkerim

    Uzun isabetli paslarıyla G.Saray’ın ofansif gücünün önemli bir parçası oldu. Mourinho, 2008’de Inter’le anlaşıp Londra’yı terk etmiş...

    Uğur Meleke 22 Ocak 2023
  • Devamı
    Adeta bir satranç müsabakası gibiydi

    Okan Buruk’un ilk 45’teki isabetli taktiklerine Farioli doğru değişikliklerle karşılık verdi. Farioli’nin Alanyaspor’u, büyük takımlar için oldukça...

    Uğur Meleke 18 Ocak 2023
  • Devamı
    Hürriyet Futbol Konseyi, 17 Ocak 2023

    Süper Lig’in 19. haftası geride kalırken Uğur Meleke, Futbol Konseyi’nde haftanın gelişmelerini değerlendirdi. SORU 1– Hatayspor’u 4-0...

    Uğur Meleke 17 Ocak 2023

Copyright © 1999 Meleke.com

Holmen, bu takıma fazla
Seyircisiz değil, 22 seyircili