İki farklı galibiyete 4, tek farklıya 3 puan nasıl olur? Veya golsüz beraberliğe 1, gollü beraberliğe 2 puan?.. Futbolda gol sayısını artırmak için birçok ihtimal gündemde. Umarız çaresizlikten çocukluğumuza, “üç korner bir penaltı”ya kadar dönmeyiz!
Fransa’da geçen sezon 2,2 civarında olan gol ortalaması bu yıl maç başına 2 golün de altına düşünce çare aramaya başlamışlar. Profesyonel Futbol Ligleri başkanı Frederic Thiriez, eski milli takım teknik direktörü Michel Hidalgo’dan yardım istemiş. Hidalgo da, bazı öneriler sunmuş futbolu kurtarmak için…
Bir tanesi Avrupa kupalarını andıran cinsten… Mâlum her takım birbiriyle bir sezonda ikişer kez karşılaşıyor. Bu iki karşılaşma, bir kupa mücadelesi gibi değerlendirilip, turu geçene ekstra bir puan vermek düşünülmüş. Bu modele göre, bu yıl Trabzonspor’u ilk maçta 4-1 yenip, rövanşta 1-1 berabere kalan Galatasaray toplamda 5 puan kazanacak. Değişik bir fikir, ama ana amaca hizmet edip etmediği tartışılır. İlk yarıdaki maçı evinde 1-0 kazanan bir takım, rövanşta 0-0’a pekala razı olabilir, çünkü kazanacağı 2 puan var… Dolayısıyla asıl istenen şey, yani gol artmayacak, belki de azalacak.
İkinci seçenek de yine kupalardan özenilen bir düzen: Berabere biten maçların sonuna penaltı atışları eklemek. Normal sürede kazanan takıma 3, penaltılarla kazanan takıma 2 puan vermek… Tabii penaltılarla kaybeden takımın da bir kaybı olmayacak, onlar için bir puan cepte. Aslında eğlenceli gibi görünüyor, çünkü en azından maçların dörtte birinde gol sayısı 8-9 tane artacak! Ama “güzel oyun”a katkı yapacağı şüpheli. Çünkü bu modelde de, 10 kişiyle kapanıp penaltılarda şansı yaver giden takımın, sahadan iki puanla ayrılması mümkün oluyor. Normal sürede gol sayısını artıracak bir formül gibi gözükmüyor. Eğer öyle olsaydı, hâlihazırda Avrupa kupalarındaki gol ortalaması, liglerden yüksek olmalıydı. Bu yılın Şampiyonlar Ligi’nde gol ortalaması 2,39… Yani en üst düzey mücadelenin olduğu İngiltere Premier Ligi’nden bile düşük. Adada ortalama, 2,48…
Bir başka formül, ilk gol atanı mükâfatlandırmaya yönelik… Beraberliklerde karşılaşmanın ilk golünü atana ekstra bir puan verilmesini öngören bu öneri, ilk bakışta mantıklı görünüyor. Zira maçın başlarında 0-0’ı bozmaya teşvik edecek bir durum… Ama skor 1-1’e geldiğinde işler değişecek. İlk golü atan takım 1-1’i korursa 2 puan alacak ve ikinci golü atmak için risk almayacak. Ligin son haftasında bir takıma 2, bir takıma da 1 puan yettiğinde de suistimale çok açık olabilir!
Yine beraberlikler üzerine çalışılan bir başka model de gollü dengeleri ödüllendiriyor. Bu formüle göre golsüz beraberliklerde iki takıma birer, gollü beraberliklerdeyse ikişer puan verilmesi öngörülüyor. Yine 0-0’ı bozmaya teşvik edici bir durum. Ama skor 1-1’e geldiğinde iki takımı da rahatlatacak cinsten. Bir önceki formül gibi bu da, yine suistimale açık görünüyor. Daha bir buçuk yıl önce, Euro 2004’te İsveç’le Danimarka’nın 2-2’lik beraberliğini unutabilmiş değiliz!
Sonuncusu ve bence en mantıklısı da, farklı galibiyeti ödüllendirmek… Tek farklı galibiyete üç, iki ve daha farklı galibiyete dört puan… Hatta iki farklıya 4, üç ve daha farklıya 5 puan… Aslında gol sayısını artıracak en ideal model gibi duruyor. Ama bu formülün de maalesef açıkları var. Fenerbahçe’nin sırasıyla Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’u 1-0 yendiğini ve 9 puan topladığını varsayalım. Galatasaray’ınsa Fenerbahçe’ye kaybettiği halde Trabzonspor ve Beşiktaş’ı 3-0 yenerek 10 puanla rakibini geçtiğini(!)… Herhalde bu puan sıralaması, ne Fenerbahçelilerin, ne Galatasaraylıların, hiç kimsenin içine sinmez…
Yukarıda bahsettiğimiz uygulamalar, Parisli gazeteci Christian Chatelet’e göre hayal değil. Hatta çok yakında en beğenilen birisi, Fransa Ligi’nde hayata geçirilebilir. Lâkin ben futbolda puanlamanın değişmesinin çok anlamlı olacağını düşünmüyorum. Oyun içinde küçük detaylar değiştirilerek futbola katkı yapılabileceği kanaatindeyim. İlk önerim, kafayla, göğüsle, dizle, her ne uzuvla olursa olsun, kasıtlı geri pasın cezalandırılması… Kornerlerle ilgili olan ikinci önerimi, daha geniş yerimiz olan başka bir gün yazacağım. Hayır hayır, konu, “üç korner bir penaltı” değil…
http://www.milliyet.com.tr/2006/03/17/spor/spo10.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS