2011’İN YILDIZLARI
SERDAR KESİMAL
Serdar Kesimal’ı zaten artık sokaktaki herkes, milli takımdaki iyi performanslarından tanıyor. Hatta son Belçika maçında savunmanın liderliğine soyundu, sadece 22 yaşında üst düzey bir milli takımın baskı altındaki ağırlığını dahi kaldırabileceğini gösterdi. Ama Serdar’ın, Fenerbahçe’ye katacakları, savunmanın liderliğinden biraz daha fazlası olabilir.
Aslında Serdar’ın Fenerbahçe tarafından (bir kamyon para artı bir araba oyuncu karşılığında) transfer edilmesi biraz trajikomik! Çünkü aynı Serdar, sadece iki yıl önce Daum’un Köln’ünün rezerv takımında direkt oynayan ama Alman Hoca’nın farkında bile olmadığı bir genç gurbetçiydi. Köln’den Fenerbahçe’ye geçen Daum’la hemen hemen aynı tarihlerde Türkiye’ye (Kayseri üstünden) adım atan Serdar, Alman Hoca’nın kendisinin ismini bile bilmediğini söylemiş o günlerde… Daum herhalde bu sıralarda Serdar’ın adını duymuştur, çünkü 22 yaşındaki Kesimal, milli takım yoluyla adını dünyaya öğretme aşamasında…
Serdar’ın uluslar arası arenada adını duyurması, (iki nedenle) zannedilenden biraz daha çabuk olabilir. Birincisi, Kesimal’ın mevkidaşlarına göre çok büyük bir avantaja, üst düzey top kullanma becerisine sahip olması. Futbola forvet olarak başladığı için olsa gerek, top kullanırken son derece soğukkanlı davranıyor. Bu özelliği savunmada topların onda toplanmasına yetiyor, o yüzden de 2010-2011’de (maç başına 52,8 ile) ligin meşin yuvarlakla en fazla buluşan stoperi o. O topları ne kadar isabetli kullandığını da biliyoruz, doğru pas sayısında da kendi takımında Selim Teber’i takip ediyor.
Uluslar arası arenada popülarite kazanmasını hızlandırabilecek bir diğer faktör de Fenerbahçe’de 11’e sanılandan hızlı adapte olma ihtimali. İngiltere’de iki büyük diz operasyonu geçiren 31 yaşındaki Yobo, yeni bir ameliyata mahal vermemek için son derece kontrollü oynuyor. Üstelik bu sezon 21 Ocak-12 Şubat arasında (yani ligin ikinci devresinin ilk dört haftasında) bir de Afrika Kupası macerası olabilir. Nijerya Milli Takımı’nın kaptanı Yobo, daha önce iki kez bu sebeple sezon ortasında Everton’ı bırakıp kupaya gitmiş, hatta 2010’da formasını geri alması da pek mümkün olmamıştı.
Serdar’ın stoper pozisyonu haricinde sağ bek oynayabilirliği de var, ama orada Gökhan Gönül gibi güçlü bir rakibinin olması işini kolaylaştırmayacak. Serdar eğer meşin yuvarlağa yerde hükmettiği kadar havada da hakim olmayı başarırsa kısa zamanda hem Fenerbahçe’nin hem de milli takımın birinci stoperi olmaması için bir neden gözükmüyor.
TRANSFERDE FENERBAHÇE
Yaz transfer döneminde Fenerbahçe’nin iki stoper (İlhan ve Bilica) bir de sağ bekle (Okan’la) yollarını ayırmış olması Orhan Şam’ın ilk 18 şansını son derece kuvvetlendirdi. Ama 25’ini doldurmuş (ve son 4 yıldır Süper Lig’de hep ilk 11’de oynamış) bir oyuncunun sarı-lacivertlilerin kulübesini hedeflemesi bence pek mantıklı değil.
Ki Orhan Fenerbahçe’de ilk 11’de oynamak ister, ama stoperde Lugano-Yobo-Serdar, sağ bekte Gökhan Gönül’ün varlığı Orhan’a ne kadar forma şansı tanır, işte orası muamma… Gökhan Gönül’e İspanya’ya transferi sorulduğunda, “Orada Dani Alves varken, benim Barcelona’da ne işim olabilir?” demişti genç adam… Aynı denklemde Alves’in yerine Gökhan’ı, Gökhan’ın yerine de Orhan’ı koyarsak, sanırım eşitsizlik bozulmayacaktır!
Bir diğer yeni transferi Sezer Öztürk’se geçtiğimiz yıl Eskişehirspor’da ağırlıklı olarak santrfor arkasında, nadiren de ileri üçlünün solunda görev yaptı. Ama Sezer’in kendini en rahat hissettiği pozisyon, şüphesiz santrfor arkası… Dolayısıyla Sezer’in Fenerbahçe’de formasına talip olduğu esas isim Alex. Geriye yaşlanan Alex Button’un da futbolu ne zaman bırakacağını (sanırım kendisi dahil) pek kimse bilmiyor! Bu durumda Sezer’in Fenerbahçe 11’ine girebilmesi için biraz sabır göstermesi gerekecek.
Üstelik Sezer’in (Eskişehir’de Pele’yle kapışmalarından bildiğimiz kadarıyla) duran topları kullanma konusunda ciddi bir arzusu var. Ki onun Fenerbahçe’de bir duran top kullanması için de en az iki yıl daha Alex’i beklemesi gerek.
Malumunuz bir önceki yıl Özer’le Özgür Çek formaları değişmişler, bu sezon da yeni takımlarında şans aramaya devam etmişlerdi. Yıl boyunca sadece 595 dakika sahada kalan Özer sezonu 0 serbest vuruş, 3 isabetli şut, 0 gol ve 0 asistle bitirdi. 2010-2011’de 26 maç oynayan Özgür Çek’se 10 serbest vuruş, 20 korner kullandı; takımına 5 gol ve 3 asistlik katkı yaptı.
Umarım önümüzdeki yaz Sezer’den söz ederken de aklımıza bolca Özgür Çek örneği gelmez…
Küçük bir not: Futbolda şike soruşturmasıyla ilgili kanaatlerimi pazartesi günü “Darağacında bile adalet” başlıklı yazıyla sizinle paylaşmıştım… Suçu ispat edilene kadar tüm zanlılar masum sayılacağı için bu yazı dizisi süresince (mahkeme sonuçlanmazsa) soruşturma konusuna tekrar değinmeyeceğimi bilmenizi isterim. Mutlu haftalar…
PAZAR: MUSTAFA PEKTEMEK VE BEŞİKTAŞ
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS