Dünyada grup uygulaması yapılarak ikinci ve üçüncü lig takımlarının figüran olmaya zorlandığı, sürpriz ihtimalinin sıfıra indirildiği tek kupayı takip ettik hafta içi… Büyük takımların, katılımcı sayısı 20’ye indiğinde nihayet teşrif ettiği, hatta ancak yedek takımlarla kıyısından katıldıkları kupamızın ilk grup maçlarının ardından en çok konuşulan mevzu ise “rotasyon” oldu… Rotasyon dedikleri de şu: Beşiktaş da, Fenerbahçe de (ve kısmen Galatasaray da) ligdeki 11’lerinden tamamen farklı bir 11’le çıktılar maçlara…
Birincisi, rotasyonun genel geçer karşılığı bu değil… Yani bir esas 11, bir de yedek 11’i ayrı ayrı kullanmanın adı rotasyon değil… Bu uygulamada as oyuncu kendini as olarak hissetmeye devam ederken, yedek de yedek olarak tanımlıyor kendini sadece… Kupa maçında oynayan adamın kafasında lig müsabakasında yer bulacağı ihtimali pek uyanmıyor… İkinci sınıf hissediyor kendini daha çok… Alex, Roberto Carlos’la oynarken sürekli, Kemal Selçuk’la oynuyor hep… Halbuki bu dört oyuncudan da tam verim almak için ara ara Alex’i Selçuk’la, Carlos’u Kemal’le denemek gerek… Kupaya ligde oynamış 4 oyuncuyla çıkmak lazım mesela… Lige de kupada oynamış 2 adamla mümkünse… Bu A takımla B takım arasındaki keskin hatlarla, bu ayrımcı anlayışla, üç büyük takımın da kadrolarındaki 23-25 oyuncudan dengeli verim alması çok zor.
İkinci problemse, daha da derin… Porto, Liverpool, Ankaraspor gibi son dönem maçlarında orta sahayı üçlü kurup genelde 4-3-3 uygulayan Beşiktaş’ın, kupadaki yedeklerinin düzeni klasik 4-4-2!
Musampa’nın Ajax altyapısıyla ilgili bir röportajında verdiği sır bu konu ile doğrudan ilgili: “Ajax’ta 13 yaş takımı da, 15 yaş da, genç takım da A takımın sistemiyle ve anlayışı ile oynar. A takımın dizilişi neyse miniklerin de dizilişi odur. Mesela A takım savunmadan uzun top atıyorsa, gençler de atar. A takım önde basıyorsa, 13 yaş takımı da basar. Böylece bir gün o genç futbolculardan biri A takıma çıktığında hocanın sistemiyle ilgili hiçbir sıkıntı çekmez, zaten yıllarca o düzeni oynamıştır. Hemen adapte olur”… Bizde bırakın minikleri, gençleri, kupada oynayan yedekler bile A takımın düzenini uygulamıyor! Tabii ki bu işin uzmanı teknik adamlardır, ama bizim kısıtlı bilgimizle anladığımız kadarıyla, yedeklerin oyuncu listesi 4-4-2’ye uygun diye, öyle çıkılıyor sahaya!
Üç cephe meselesi
Birey birey de plansızlıklar var aslında… Ligde Aurelio veya Deniz’in eksikliği halinde o mevki için kendini hazırlayan Kemal, (galiba) kupa maçında orta sahanın solunda oynayacak adam olmadığı için sola konmuş! PAF takımında ofansif orta saha oynayan Mehmet Sedef, A takımda sol bek! (Bir oyuncu A takımda sol beke hazırlanıyorsa, PAF’ta da o mevkide oynamalı!)… Bordeaux maçında Lincoln yokken o mevkide düşünülmemiş Arda, kupadaki Denizli müsabakasında orta sahanın ortasında!
Evet kupa maçları Çarşamba-Pazar oynamaya alışmak için büyük fırsat… Evet, 23-25 kişilik kadroları kullanmak için çok güzel bir imkan… Ama Avrupa kupalarındaki temsilcilerimiz biraz hor kullanıyorlar bu fırsatı… Mecburiyetten oynuyorlar kupayı sanki… “3 cephede savaşıyoruz, geniş kadroya ihtiyacımız var” demeçleri sözde kalıyor biraz… Sizce üç büyük takımımız, hafta içindeki Avrupa maçlarına, ligdeki kadrolarından kaç oyuncu değiştirerek çıkabilecekler? 1 mi, 2 mi, belki de 0 mı?
Umarız yanılırız. Umarız üç büyükler en azından 17-18 oyuncuya as hissi vermeyi başarırlar… Umarız…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS