Elemelere Türk gibi başladık, Belçika’yı Türk gibi geriden gelip yendik. Azerbaycan’ı Türk gibi hafife alıp dibe vurduk, Almanya karşısında Türk gibi kendimizi dev aynasında görüp hezimet yaşadık. Dün gece de finali Türk gibi yaptık; Almanya’nın yardımıyla play-off biletini aldık.
Dünkü maçın görüntüsü de biz gibiydi: Almanya önünde hücumdaki taktik disiplinsizliğimizi 4-2-3-1’e dönerek çözebildik (Bu maçı da aslında disiplin kazandı diyebiliriz). Cuma gecesi Arda sağa geldiğinde sola kimse gitmediği için sağda 4, solda 1 futbolcuyla oynamış; ilk golü de bu şekilde yemiştik. Hiddink bu sorunu Arda’yı Azerbaycan karşısında serbest oynatarak Türk gibi çözdü mesela…
Burak’ın golü gelene kadar ofans planımız da Türk gibiydi: Sürekli çizgilere inip serseri mayın ortalar yaptık (İlk 30 dakikada tam 17 orta yapmıştık)! Tamam, hücum planımız kafa topları üstüne kurulabilir, ama öyleyse neden 4 korneri de amatör takım hüviyetinde garip noktalara attık? İlk yarıdaki 4 korneri 3 farklı oyuncunun (Sabri, Emre ve Hamit’in) aceleyle ve sözleşmişçesine kötü kullanması, yarım saatte 17 orta yapma tercihiyle hiç örtüşmedi sanki…
Yine Selçuk oyuna girene kadar sürekli rakip sahada topu eveleyip geveleyen, 9 kişilik savunma duvarını bir türlü aşamayan, ama Hamit hariç şut çekmeyi de düşünmeyen bir görüntümüz vardı sahada… Eğer Azeriler dün iki pas üst üste yapamayacak kadar kötü olmasalar, Eylül’deki Kazakistan gibi kontra atağa çıkıp bir kaza golü atabilseler; (Belçika ve Avusturya derelerini geçip, Azerbaycan çayında boğulan) bir Türk vedası da olabilirdi dün gece…
Neyse ki Burak attı… Neyse ki Mesut attı… Neyse ki play-offtayız… Dilerim Hiddink, play-offlarda ve turnuvada daha tarif edilebilir bir oyun oynayan bir milli takım izlettirir bize…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS