Kısa bir süre içinde iki önemli yıldız, Carlos ve Lincoln geldi Türkiye’ye.. Adrianolar, Ronaldolar da uçuşuyor halihazırda transfer piyasasında. Bu oyuncuların ve daha önce gelmiş olan Anelka, Marcelinho ve Kleberson gibilerinin, Süper Lig’i tercih edişlerini tek bir gerekçeyle, ülke futbolunun dünya nezdinde artan itibarıyla açıklamaya çalışmak yetersiz kalabilir… Hatta, (Süper Lig global değerini artırmasa, bugünkü seviyesinde seyretse bile) birkaç yıl içinde buraya gelmek isteyen yıldızların sayısında ciddi bir artış da olabilir gibi geliyor bana…
Toplam değeri 12 milyar dolar civarında olduğu söylenen kıta futbol pastasının 6,7 milyar gibi yarıdan fazla bir bölümü 5 büyük ligde toplanıyor, Avrupa futbol piramidinin tepesi her geçen gün şişiyor, orta direk kayboluyor. Şampiyonlar Ligi’nde son 5 yılda verilen 40 çeyrek final biletinin 36’sını 3 aristokrasi (Premier Lig, La Liga, Serie A) ve 3 de burjuvazi (Bayern, Lyon, PSV) paylaşıyorlar. Bunun yanında her geçen gün yetenek avcılarının kabiliyeti artıyor, en üst düzey mücadelelerde 20-21’lik gençlerin temsil sayısında patlama yaşanıyor. 30’una yaklaşmış yıldızlar eski itibarlarını koruyamıyorlar, onlara 50 milyon euroları ödeyebilecek takım sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. 21’inci yüzyılın başlarında 50 milyonun üstünde maliyeti olan en az 5 transfer yaşanırken (Figo, Zidane, Crespo, Ferdinand, Ronaldo), son 4 yılda bu rakama yaklaşan tek hareket Shevchenko’nun Chelsea’ye geçişi oldu… En basit lisanla, ECO101’in diliyle, markette arz patlaması var ve talep de o düzeyde değil… 29 yaşındaki Thierry Henry’nin sadece 24 milyon euro bonservis bedeli ile Barcelona’ya geçişi de, bugünden sonra bu yaştaki oyuncuların astronomik maliyetleri olmayacağının bir göstergesi…
0 transfer
Bosman devrimi ve AB serbest dolaşım prensiplerinin de hayata geçişiyle birlikte, Avrupa’da orta direk diye tanımlayabileceğiniz az sayıdaki ligden biri de Süper Lig iken, transfer probleminizi artık sadece “üçgenin iç açıları toplamı”nı bilerek veya “benzerlik” kullanarak çözmeniz mümkün değil… Ve daha da önemlisi, çözüm için “sinüs 27” veya “kotanjant 143” ün değerini de ezberden bilmek gerekmez (Yani mesele menajerlere teslim olup, dünyadaki bütün oyuncuları alt alta yazıp bilmek de değil)…
Bu problem biraz akıl gerektiriyor, biraz daha modern düşünme biçimi gerektiriyor, esas tablonun biraz yükseklerine çıkıp “yukarıdan bakabilme” yi gerektiriyor. Bazen “Pisagor” gerektiriyor, bazen “Öklid” … Hatta bazen sınava matematikten değil de, tarihten, coğrafyadan, hatta Türkçe’den başlamayı gerektiriyor.
Ne zaman bir takımımız gelecek sezonun transfer planını Ocak’ta yapmış, 2-3 oyuncuyla el sıkışmış olacak, veya ne zaman bir takımımız bir sezonu belki de “0 transfer” le geçirecek ve bundan kimse şikayetçi olmayacak, o zaman bir kulübün “transfer politikası” olduğuna inanacağım. Bugünlerde sahnelenen şovun iki oyuncusu “transfer” ve “politika”, tamam, ama oyunun adı, “transfer politikası” falan değil, olsa olsa belki “politika transferi”…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS