Trabzonspor, 70’li yıllarda olağanüstü bir isyana imza atıp Türkiye’nin dördüncü büyüğü olunca şehir takımından beklenti yükselmiş tabii. Beklenti yükselince kulüp yöneticileri İstanbul büyükleriyle bire bir rekabet etmeye kalkmışlar, transferde onlar da milyarlar harcamak istemişler. Bu rekabetin çok gerçekçi olamayacağını öngörememişler.
Deloitte Para Ligi 2014 verilerine göre Galatasaray’ın bir yıllık gelirleri toplamı tam 157 milyon euro. Sarı-kırmızılılar gelirlerini geçen yıla göre 27 milyon artırmışlar. En büyük gelir kalemleri, Nike, Opel, Odeabank, HCL gibi markalarla yapılan anlaşmaları da içeren 70 milyonluk ticari gelirler…
Geçen yıla göre kasasına 23 milyon daha fazla koyan Fenerbahçe de toplam 127 milyon euroluk geliriyle Avrupa’nın en zengin 18’inci kulübü. Fenerbahçe’nin 2013 yılında elde ettiği yayın geliri tam 43 milyon euro…
Trabzonspor’unsa ne 70 milyon euroluk ticari geliri, ne de 43 milyon euroluk yayın geliri var. Olamaz da… Zira İstanbul takımlarının yurt sathına yayılan taraftar potansiyeliyle, Trabzon da dahil hiçbir başka kentin yarışması mümkün değil. Üstelik son iki yılda Trabzonspor’un Süper Lig’deki başarısız periyodu, bordo-mavilileri ekonomik olarak bir miktar daha geriye itti.
Geçtiğimiz sezon yayın havuzunu oluşturan 575 milyon Lira, 4 ana kalemde kulüplere pay edilmiş: 11’er milyonu 18 takıma eşit dağıtılmış. Sonra kupalar birer milyonla ödüllendirilmiş: GS 19, FB 18, BJK 13, TS 6, Bursa 1 milyon almışlar. Ardından lig şampiyonuna 15, ikincisine 12, üçüncüsüne 9, dördüncüye 6, beşinciye 3, altıncıya da 1,5 milyon sıralama primi verilmiş. En son olarak da galibiyet başına 1, beraberlik başına yarım milyon ödül var.
Havuzdan çıkan sonuç şu: Şampiyon Galatasaray 70 milyon lira, ikinci Fenerbahçe 62,5 milyon lira pay alırken, dokuzuncu Trabzonspor’un payı 33,5 milyon lira… Yani zaten İstanbul takımları kadar bilet satmayan, forma satmayan, sponsor gelirleri olmayan Trabzonspor’un havuzda da bir yılda 30 milyonluk bir dezavatajı var. Daha önce de bu konuya değinmiştim: İstanbul büyükleriyle rekabet etmek için paradan başka enstrümanlar gerek Trabzonspor’a.
Trabzon’un transfer markette Galatasaray-Fenerbahçe-Beşiktaş gibi 10 milyonluk oyunculara gitme şansı yoksa, ya onları yetiştirmesi ya da geliştirmesi gerekiyor. Şenol Güneş geliştirici bir hoca idi, transfer marketten 3’lük 4’lük adamları alıp 10’luk adam yaparak Trabzon’u İstanbul’la rekabet ettirdi. Burak Yılmaz, Engin Baytar, Egemen Korkmaz, Selçuk İnan gibi isimler Şenol Hoca’nın tedrisatı öncesi küçüklere büyük/büyüklere küçük gözükürken; Güneş Üniversitesi’nden uluslararası yıldız olarak mezun oldular. Şenol Hoca’nın 2011 şampiyonluk yarışı yapan takımının sırrı buydu…
Şu sıralarda Güneş Üniversitesi eğitim-öğretime ara verdiği için, Trabzon’un bir başka metoda, yetiştirmeye ağırlık vermesi gerek. Bunun için de ellerinde harika bir 1461 Trabzon kaynağı var. Bu hafta PTT 1. Lig’e veda etmeleri de onları engellememeli, Trabzonspor bir gözünü hep orada tutmayı sürdürmeli. Önceki hafta Erciyes maçı 18’inde tam 9 oyuncu (Zeki Ayvaz, Zeki Yavru, Caner, Kadir, Mustafa Akbaş, Abdülkadir, Yusuf, Mustafa Yumlu, Gökhan), 1461 Trabzon/Karadenizspor tedrisatından geçmiş idi. Ve 6 altyapı oyuncusunun forma şansı bulduğu o maçı Trabzonspor 5-0 kazandı. Sekizinin yine kadroda olduğu Antep maçının skoru da 2-1… Bu, Trabzon için tarihi bir dönüm noktası bence.
Bu durum, yani 9 altyapı oyuncusunun olduğu 18 kişilik kadro, sadece Trabzon’da değil Süper Lig’de de çok uzun zamandır hasret kaldığımız bir tablo… Bir iftihar vesikası. Uzun vadeli bir başarı modeli. Trabzon’un bu modele, Hami Mandıralı’ya, Mustafa Reşit Akçay’a sıkı sıkı sarılması gerek. Sonuçlar kısa vadede kötü olabilir, bu metottan vazgeçmemesi gerek. Çünkü Trabzon’un kurtuluşu burada yatıyor, 1461’de…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS