Galiba Türkiye’de bir teknik direktörün başarısının/başarısızlığının ölçümlenmesinin en zor olduğu takım Trabzonspor…
Çünkü bu takım ligin 4 büyüğünden biri; ama maddi imkânları kalan 3 büyüğün yarısı ölçüsünde…
Çünkü bu takım bir Anadolu takımı; ama ülke sathına yayılmış taraftarı, topraklarındaki yetenek potansiyeli, müzesindeki şampiyonluk kupalarıyla diğerlerinden fersah fersah önde.
Çünkü bu takım 4 büyüklerden biri; ama Trabzon’a en iyi oyuncuları İstanbul’a getirdiğiniz kadar kolay transfer edemiyorsunuz.
Çünkü bu takım bir Anadolu takımı, ama diğer bütün Anadoluluları mutlu edecek lig dördüncülüğü, Trabzon’da hocanın kovulması anlamına gelebiliyor.
Ne tam 3 büyük gibi, ne de tam 14 küçük gibi olamamanız beklenti kargaşaları ve hayal kırıklıklarını başınızdan eksik etmiyor. 42 buçuk numara ayak misali, binlerce ayakkabı modeli içinden size uyacak bir çift bulamıyorsunuz mağazada!
Galiba tam da bu yüzden, Trabzon’da hedefe ulaşmak için belirleyeceğiniz yöntemler size özgü olmak zorunda. 3 büyükler gibi sınırsız transfer politikasını benimseyemezsiniz, diğer Anadolu kulüpleri gibi seyyah antrenörlerle/oyuncularla çalışamazsınız. Bir anlamda yöneticiniz de 42,5 numara düşünmek zorunda, hocanız da. Sanırım Şenol Hoca’nın göreve geldikten sonra yaptığı “yetenek hamlesi” de bu sıra dışılıkla/özgünlükle bağdaşıyor.
Güneş’in yaklaşık 2 aylık görev döneminde Trabzon takımına kazandırdığı oyuncular, Alanzinho, Engin (ve hatta Ömer Aysan), pozisyon bilinci eksik ama Allah vergisi özel yetenekleri olan, hatta biraz da sorunlu futbolcular… Yeni transfer edilen Burak Yılmaz ve dönmesi halinde Yattara da bu sınıfın adamları. Aslında herkes bu adamların büyük takımlarda yıldızlaşabilecek yetenekleri olduğunu kabul ediyor, ama uyumsuz tavırları onları orta sınıf kulüplere itiyor. Güneş de bu grubu mümkün olduğunca ehilleştirip, özel yeteneklerinden faydalanma uğraşında.
Şenol Hoca eğer bu yetenekli/uyumsuz “son şans oyuncuları”nı kazanmayı, ya da en azından onlardan dönemsel olarak faydalanmayı başarırsa ne âlâ… Türkiye’nin belki de tek “ön liberosuz” takımı Trabzonspor, sahada maksimum yetenekli oyuncu tutarak özellikle top ayağındayken bize ara ara Barcelona’yı hatırlatacak. Hele bir de top rakibe geçtiğinde bir anda Valladolid’e dönüşme problemini çözerlerse, şampiyonluk hedefinin düzenli yarışmacılarından biri olmaları işten değil.
Şenol Güneş’in görevdeki ilk 6 maçından (F.Bahçe dışında) beşinin ligin son beş takımına karşı olması, bu kadro dönüşümünün sancılarını azaltmak için de harika bir fırsat…
Trabzonspor, bir başka deyişle "42 buçuk numara ayakkabı"
Yorum Sayısı : 2
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS