Son birkaç sezondur “Kupa gelirleri, maç başı ücretleri karşılamıyor” bahanesiyle kupa zehirlenmiş olsa da, bu yıl fabrika ayarlarına dönülmüş gözüküyor. Linnes kontratında oyuncunun maç başı ücretlerine Türkiye Kupası’nın eklenmemesi bir devrim. Muhtemelen yeni sözleşmelere de örnek olacak. Böylece artık lig için A takım, kupa için B takım gibi mânâsız seçimler tarihe karışacak. Son bir hafta içinde hem Fenerbahçe’nin hem Beşiktaş’ın karma kadro tercihleri son derece doğru. Yedeklerle aslar birlikte oynuyor; yeni oyunculara as kadroya katılma şansı doğuyor. Bu sayede Fenerbahçe’de Ozan’ın, Beşiktaş’ta Kerim’in gelişimleri de ortada.
1461 Trabzon, belki artık Yusuf’lu-Kadir’li-Mustafa’lı sükseli bir kadroya sahip değil; ama hâlâ son derece yürekliler. Şu 1461 takımının yüreğiyle Trabzonspor’un kadro kalitesini eşit karıştırabilecek bir mikser bulunsa, sanırım bordo-mavililer her yıl ilk üçte olurlardı! Hoca değişimi yaşamalarına rağmen Beşiktaş’a 182 dakika nefes aldırmadılar. Beşiktaşlılar, nadiren o meşhur pas trafiklerini yapma şansı bulabildiler. Tescilli pas trafikleri bu denli bozulunca da sonuca ancak 90+2’de gidebildiler.
Beşiktaş iyi oynamadan kazandı, öyleyse şüphesiz ki bu 182 dakikadan çıkarılacak dersler var:
1)Atiba’nın yokluğu sadece kendi bölgesini değil, Oğuzhan’ı da etkiliyor. Kanadalı olmayınca Oğuzhan stoperlerin içine gömülüyor, gereksiz efor sarf ediyor. İki maçtır dakika almamasına anlam veremediğimiz Veli hazır değilse, Beşiktaş’ın Atiba’ya da bir yedek bulması gerekir mi acaba?
2)İsmail sakatlandı. Motta gitti. Eğer İsmail’in sakatlığı ciddiyse yeni sol bek ağır Tosiç mi, sürpriz paket Olcay mı olacak? Eğer seçim Tosiç’se, Beşiktaş savunması daha fazla ağırlaşacak kesinlikle. Bu da bir başka uyarı sinyali.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS