Gücün bütün yollarından geçen, kalabalıkta bir yüz olmayı seçen adam… Bir işe yaradığını bilen ama fotoğrafta gözükmeyen adam… Boro’ya üç gol atan ama geride duran, nahif adam, şık adam, sahada kimsenin sezemediğini sezen adam: Thierry Henry
Endüstriyel futbol, kontrollü oyun, dörtlü defans, kollektivite, bloklar arası boşluk, hülle, basına kapalı antrenman, tayming ya da derinlemesine pas yemekten bunalanlar için, alternatif menü: fizik kanunlarına aykırı gol, baraj kurulmadan atılan cin frikik, sırtı kaleye dönükken rakip oyuncunun bacak arasından geçecek topuk golü, oyundan alınan zevk, kazanmayı abartmama ve tevazu, yani iki kelimeyle kısaca, Thierry Henry.
Köken: Martinik, Milliyet: Fransa, Adres: Highbury, Londra. Okay Karacan’ın deyimiyle “futbolun Michael Schumacher’i”, sourtimes tabiriyle “18 yaşından küçüklere gösterilmesi sakıncalı olacak kadar akla zarar goller atan bünye”. 17 Ağustos 1977’de belki de futbolunun romantizmini borçlu olduğu Paris’te doğmuş. 17’sinde Ligue 1’de Monaco forması giymeye başlayıp, ardından yakaladığı 5 sezonluk istikrar, onu 1998’de önce dünya şampiyonluğuna peşinden Serie A’ya taşımış. Yarım sezonda Juventus, Henry’nin iyi futbolcu olmadığını(!) anlayınca 16 milyon euro’ya Arsenal’e satmış. Zaten hikaye de burada başlıyor.
Neredeyse Hakan Şükür fiziğinde -1,88 boyunda ve 83 kilo- olduğunu söylersek nasıl bu kadar çevik ve çabuk olabildiğini anlayabilmek daha da zorlaşacak sanırım. İngiltere’de 5 sezona Kosecki’den çabuk driplingler, Rıdvan’dan ani duruşlar ve Tanju’dan isabetli vuruşlar sığdırınca tüm dünyanın olduğu gibi Türk futbol seyircisinin gözleri de Premier Lig maçlarına kaydı. Bazen küçük çocukların mahalle maçlarında Maradona’dan sonraki ismi oldu, bazen de spikerlerin dilinde uzayıp giden ve bir ana sığmayan ‘Haynriyyy’… Premier Lig kuruldu kurulalı şampiyonluğa ambargo koyan Manchester United’ı durduran çocuk oldu bazen, bir de baktık ve inanamadık ki, Abramovich’in uğruna 100 milyon euro’yu gözden çıkardığı 28 yaşındaki koca adam oldu.
24 gol, 23 asist
İngiltere’de 6 yıla 2 şampiyonluk 4 ikincilik sığdırdı. 6 sezonun her birinde 30’un üstünde maç oynadı. Arsenal’in resmi web sitesi de onun gollerinden çok, çalışma etiğinin saygı duyulur olduğuna değiniyor zaten. 6 sezonun tamamında çift haneli goller attı. Duran ve top bekleyen bir forvet tipi değil asla, 2002-2003’te 24 golünün yanı sıra yaptığı 23 asist, her şeyi özetliyor aslında.
2000’de Avrupa Futbol Şampiyonluğu, 2001-2002’de lig-federasyon kupası dublesi ve gol krallığı, 2003-2004’te namağlup şampiyonluk, ve yine 30 golle gelen krallık. Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kadar 5 gol ve 5 asist. 2004 Nisan’da Leeds’e karşı attığı 4 golle, Arsenal formasıyla 150’inci sayısına ulaşıp tüm zamanlar sıralamasında üçüncü sıraya tırmandı. Kendi sahasında üst üste iki maçta yaptığı hat-trick, 1951’den beri ilk. En nihayet, Mayıs’ta Avrupa gol kralı ve ülkede yılın futbolcusu.
Bayrağın yönü
Arsene Wenger’in Highbury’de Vieira, Pires, Wiltord ve Henry ile yakaladığı uyum, kimilerine göre Arsenal bayrağının Fransa’ya dönmesine neden oldu. Ama Fransa bayrağı da Londra’ya dönseydi galiba bir hata olmayacaktı. 1998 Dünya ve 2000 Avrupa şampiyonu “Maviler”de Henry 65 maça 27 gol sığdırdı. Fransa’nın iki kupayı üst üste alan tek ülke olmasında en büyük pay sahiplerinden biri oldu. 2002 ve 2004’te partnerliğini Trezeguet değil de Cisse yapsaydı belki de Henry, mavi mucizenin bitmesini engelleyecekti.
Birçoklarına göre UEFA’nın belirlediği Avrupa’nın son 50 yıldaki en iyi futbolcusu unvanı Zidane’ın yerine onun olmalıydı. Belki şimdilik Henry fanatikleri üzüldü, ama bu adamın henüz 28 yaşında olduğunu ve 6 sezona bu kadar rekor sığdırdığını düşünürsek, bugünden sonra neler yapabileceğini hayal bile edemiyoruz. Futbol kimilerine göre sanayileşedursun, Thierry bu oyunu bir temaşa sporu yapmaya devam edecek. Futbolseverlerin içinde de “gol sonrası şık sevinçlerin adamı” Henry severlerin sayısı her geçen gün yükselecek.
http://www.milliyet.com.tr/2006/01/17/spor/spo16.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS