Galatasaray 33 puanda. Şansları yaver giderse bu puan, 18’inci haftayı da lider bitirmelerine yetebilir. Oysa aynı puanla 2009-2010’un 18’inci haftasında ancak altıncı sırada olabilirlerdi. Veya 2005-2006’da 18’inci haftada 33 puanları olsaydı, liderin 15 puan gerisinde kalacaklardı! Yani Galatasaray’ın pazartesi günü bu haftayı da zirvede bitirme ihtimali olması, her şeyin yolunda gittiği iddiası için yeterli bir veri değil.
2011-2012’yi şampiyon bitiren Galatasaray’ın kanat oyuncusu yoktu, Fatih Terim bütün sezonu çizgilerde Emre ve Engin’i kullanarak bitirmişti. Her iki çizgide devşirme oyuncular oynadığı için belki hızlı kanat akını geliştiremediler, belki bire birde adam eksiltemediler. Ama 4 merkez oyuncuyla, hatta onlara katılan Elmander’le orta saha çevresine hükümranlık kurdular. Hemen her rakiplerinden fazla pas yaptılar. 40 maçın belki 35’inde oyuna hükmeden taraftılar.
2012-2013 Galatasaray’ı ise daha farklı takım. Planlarının büyük bölümü Burak-Umut’u savunmanın arasına kaçırmak üstüne kurulu. Bir de Amrabat’ın katılımıyla adam eksiltebilen, orta yapabilen bir takım oldular. Belki maç kazandılar, lider oldular, ama iyi oyunu kaybettiler. Dün Emre ve Elmander’li takım, kâğıt üstünde geçen yıla daha fazla benziyor gibiydi, ama maçın öyküsü bambaşka gelişti: Emre oynamaya oynamaya özgüvenini kaybetmiş, bitik bir halde. Yekta ve Engin kenardalar. Hamit’te de mühim bir gelişim yok. Kaos futbolu bir gol getirdi, ama fazlasını getirmesi sürpriz olurdu.
Kasımpaşa’nın kazandığı 3 puansa alışılmış Şota profilinin çok dışında bir oyunla geldi: Şota belli ki, Türkiye koşullarına adapte olmuş, ideallerinden vazgeçmiş: Dün 8’li bir blokla savunma yaptılar, geriden uzun paslarla çıktılar. Rakibi orta sahada faullerle durdurdular. Galibiyet de bireysel yetenek golleriyle geldi zaten.
Kayseri günlerinde (defalarca bedel ödenmesine rağmen) geriden ısrarla pasla çıkan, rakibi faulle durdurmayı değil sadece top oynamayı düşünen Şota’daki bu değişimi ancak ikizi Arçil’le yer değiştirmeleriyle açıklayabiliriz herhalde(!)… Belki de dün Kasımpaşa’yı kenardan yöneten adam idealist Şota değil, makyevalist Arçil’di, kim bilir! Peki dün Galatasaray’ı kenardan yöneten adam kimdi Allah aşkına? Geçen seneki futbolu oynatan Terim’se, bu yılki şeyi oynatan kim? Terim’in de bilmediğimiz bir ikizi mi vardı yoksa?
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS