14 günde içinde 4 kez karşılaşacak Bükreş ve İstanbul takımları, belki de tarihte ilk kez birbirlerinden bu kadar derin farklarla ayrılmışlar. Romanya Milli Takımı, Afrika’2010 elemelerinde sadece Faroe’yi geçebilmişti; Dinamo’yla Steaua’nun haline bakılırsa ligleri, ulusal kadrolarından daha kötü. Zaten “Bükreş-İstanbul efsanesi” Hagi, “Ekonomik kriz dünyanın her tarafını olduğu gibi Rumen Ligi’ni de vurdu” demişti maçtan önce… Allah’tan bizi teğet geçmiş!
Tabii Rumenlerin tek sorunu ekonomik değil. Doğu Avrupa kulüplerinin klişeleşmiş travmalarını yaşıyorlar, başkanlar soyunma odalarına iniyor, her iki takım da daha sezonun ortası gelmeden teknik adam değiştirmişler. Steaua’ya göre Dinamo’nun imkânları daha da kısıtlı, G.Saray’ın 4 millili (Sabri-Keita-Caner-Kewell’lı) kanatlarını 20 yaş ortalamalı bir dörtlüyle karşılamaya çalıştılar. Özellikle 89’lu Diabate’yle 90’lı Alexe’nin “çim uçağı Keita”ya karşı 55 dakikalık çaresizliği -deyim yerindeyse- dramatikti.
İki takım arasındaki fark bu kadar bariz olunca, maç da 46’da kopunca detaylara bakma şansı daha fazla oldu. Gerçi Keita’yla Nonda’nın sihirli uyumu artık enteresan bir detay değil. Sadece renk ve lisan benzerliğiyle açıklanamayacak kalbÓ bir ritm var ikili arasında. Rijkaard belki denemeler yapabileceği Bükreş’teki maçta sağdan sola Keita-Nonda-Baros üçlüsüne de şans verebilir bir kez. Mâlum, Baros’un milli takımdaki son rolü sol açıktı.
Son bölümde az oynayan futbolcuların dakika aldığı G.Saray’da, E.Güngör’ün kulübede kalıp devşirme Topal’ın bitiş düdüğüne kadar stoper rolünü sürdürmesi bir başka garip detaydı tabii. İki stoperinin sakatlık problemleri kronik gözüken G.Saray’ın Ocak’taki ilk transferi bu bölgeye olacak galiba.
Bir de çizgisevmez Leo Franco var tabii. Bir gün bir yetenekli adam, Avrupa Ligi’nin kritik bir maçında şu aşırtma vuruşları isabetli yaparsa ne olacak, düşünmeden edemiyorum doğrusu…
Teğetİstanbul
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS