Inter’de arkadaşları Porsche ya da BMW’lere binerken, o 67 model Volkswagen Beetle kullanıyordu. Futbolu bıraktığındaysa bir süperstar muamelesi göreceği Stuttgart’ta yaşamak yerine, sıradan bir yüz olmak için Kaliforniya’yı seçti. Teknik adamlığının da herkes gibi olması beklenemezdi zaten. Bırakacağım dedi, ve bıraktı. Sözlerini geri alamazdı. Onun adı Klinsmann’dı…
Hayatının birinci bölümü, Stuttgart’ın en meşhur fırıncısının oğlu olarak başladı. Maddi durumları gayet iyiydi, ama çocukluk arkadaşı Mark Verstegen, “Hayatımda onda pahalı bir kol saati bile görmedim” diyor. Paraya önem vermedi hiç, futbolculuğunda menajeri bile yoktu zaten. UEFA Kupası, Almanya şampiyonluğu, Almanya ve İngiltere’de yılın futbolcusu ödülleri kazandığı Inter ve Bayern Münih sözleşmelerini de bizzat kendisi yaptı. 3 ayrı Dünya Kupası’nda gol atan ilk Alman oldu ve 1990 Dünya şampiyonluğunun baş mimarlarındandı.
1998’de futbolu bıraktığında hayatına ikinci bir sayfa açmaya kararlıydı. Oğlu Jonathan, okul takımında bile oynasa, fotoğrafçıların/muhabirlerin peşinde olacağından emindi. Almanya’nın Michael Jordan’ı gibi yaşamaktansa, kendi Michael Jordan’ına sahip bir ülkede yaşamayı tercih etti. Çin asıllı Amerikalı eşi Debbie’nin çocukluğunun geçtiği Kaliforniya’yı seçti, ikinci hayatına ev sahibi olarak…
Emin misin?
6 yıllık Kaliforniya inzivasından sonra, 2004’te Klinsi’ye Almanya teknik direktörlüğü teklif edildiğinde kabul etmeyeceğini düşünmüş, çocukluk arkadaşı Verstegen… “Ona -Emin misin?- dedim, o da -Kesinlikle- dedi. Ne yapacağını biliyordu”…
Daha önce görevin teklif edildiği iki hoca, reddetmişlerdi Alman Milli Takımı’nın başına geçmeyi… Takım Euro 2004’e tek bir galibiyet alamadan veda etmiş, altın jenerasyon kaybolup gitmişti. Ülkede hiç kimse inanmıyordu artık -sözde- Panzerlere.
Göreve gelir gelmez, Amerika’dan elastikiyet artırıcı kordonlar getirmiş Klinsmann… Ardından 2002’nin yıldızı Kahn’dan aldığı kaptanlığı Ballack’a, kaleyi ise Lehmann’a verdi. Voeller’in defansif oyununun çehresini değiştirdi, bütün üyeleriyle hücum düşünen bir ekip oluşturdu. Amerika’da yaşadığı için eleştiriliyordu ama o, belki ülkesinde yaşasa görüşemeyeceği kadar sık görüşüyordu oyuncularıyla. Nasıl mı? Telefon, e-mail ve hatta video konferansla…
Bild’in dozajı
Konfederasyon Kupası’nda Arjantin, hazırlık maçlarında Türkiye ve İtalya karşısında alınan kötü sonuçlar, eleştirinin dozunu artırsa da yarım bırakmadı işini… Tabii Klinsmann’ın daha önceki teknik adamlar gibi, takım kadrolarını bir gün önceden Bild’e vermemesi de etkilemiş olabilir dozajı…
O gün onu eleştirenler arasında bulunan Hoeness ve Beckenbauer, şimdi milli takımı bırakmaması gerektiğini söylüyorlar.
Ama o, “Bırakacağım” dedi, ve bıraktı. Şimdi belki de çok çok önceden planladığı üçüncü sayfayı açacak hayatında. Yerini alacağı iddia edilen ABD koçu Bruce Arena anlatıyor Klinsmann’ı: “O, herkesten farklı bir düşünme biçimine sahiptir. Almanlar statükocudur, ama o değil. O, hep gelecek planı yapar”
Herhalde Almanya Milli Takımı’nı çalıştırırken, Amerika’da futbol pazarlama ve geliştirme ekibinde olması, MLS takımı Los Angeles Galaxy ve ABD Futbol Federasyonu Gençlik Programı ile iş birliği yapması da anlatıyor Klinsmann’ı… Onun sözleri çok önceden belli… Sözlerini geri almıyor. Yazdığını baştan yazmıyor. Bir daha da, geri dönmüyor…
*Harika sözleriyle yazıya ilham veren Bulutsuzluk Özlemi ve sevgili Sina Koloğlu’na, Klinsmann kariyeri ile eşsiz bilgiler için de Arzu Koçgirli’ye saygı ve teşekkürlerimle…
http://www.milliyet.com.tr/2006/07/21/spor/spo08.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS