Milliyet internet sitesinin gece editörü Kemal Büyükkaya, her gün olduğu gibi 30 Ocak akşam üstü de işyerine geldi ve Beşiktaş Kulübü tarafından sözleşme imzalanacağı açıklanan Drpic’in transfer haberini yazmak için küçük bir araştırmaya koyuldu. Büyükkaya, Youtube’da Drpic’in mâlum Hajduk maçı görüntülerine ulaştı ve videoyu haberinin içine yerleştirdi.
Sabah 7’ye kadar sitenin editörlüğünü yürüten Büyükkaya, günün erken saatlerinde görevi gündüzcü arkadaşlarına devretti ve uyumak için evinin yolunu tuttu. Kemal, 31 Ocak akşam üstü uykulu gözlerle tekrar işe geldiğinde, Beşiktaş’ın Drpic’i değil, Schildenfeld’i transfer ettiğini öğrendi!
Çünkü anlatılanlara göre, o gün içinde Drpic’le imza atmak üzere Antalya’da bulunan ve D.Zagreb’in hazırlık maçını izleyen Beşiktaş kurmayları, oyuncunun uygunsuz görüntüsünün yayıldığını öğrenince, önce Biscan’ı düşünmüşler, ardından Schildenfeld’e imza attırmışlardı.
Her oyuncu alınabilir
D.Zagreb’i anlayabiliyoruz, Hırvat Ligi’nde mücadele eden bir takımın hasılat veya yayın kazançlarıyla ayakta durması söz konusu değildir, dişe dokunur tek gelir kalemi yetiştirdiği oyunculardan kazandıkları bonservistir. Dolayısıyla bedelini ödediğiniz anda, size sahadaki 11 oyuncuyu da, hocayı da teslim edebilirler! Hele Eduardo’yu Arsenal’e, Corluka’yı M.City’ye sattıktan sonra Schildenfeld’de direnmeleri beklenemez. Lâkin Beşiktaş’ın transfer metodu düşündürücü. Basit bir mantıkla, eğer Dinamo’nun her iki stoperi de gözü kapalı transfer edeceğiniz üst düzey oyuncularsa, henüz bir ay önce UEFA Ligi’nde Basel ve Brann’ın tur atladığı gruptan 2 puanla elenmemelilerdi.
Schildenfeld’in Ankaraspor ve Denizli maçlarından sonra bıraktığı ilk izlenimse şu: Beşiktaş’ın en önemli problemlerinden birisi olan savunmadan top çıkaramamayı çözecek, oyun kuruculuk, liderlik yapacak gibi gözükmüyor. Hatta Türk Milli Takımı’nın son resmi maçında ilk 11’de forma giymiş İbrahim Kaş’ı tereddütsüz kulübede oturtacak bir kesici performansını da henüz gösteremedi.
Zaten böyle bir transfer hikayesinden harika bir “son” beklemek çok hayalci olurdu. Şimdiden kabul etmek gerekir ki, Dinamo Zagreb, Manchester United değil… Drpic’le Schildenfeld de “muhteşem ikili” Vidic’le Ferdinand olamazlardı zaten.
Tabii Antalya’nın Serendip, Beşiktaş yöneticilerinin “Serendip’in üç prensi” olduğunu da sanmıyoruz, masaldaki prensler gibi başka şeyler ararken, potansiyel dünya starlarını tesadüfen keşfetsinler!
İnşallah yanılırız, umarız orası Serendip’tir, onlar da prens…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS