İnönü’de Beşiktaş-Buca maçının 44’üncü dakikasında ev sahibi ekip Simao’nun golüyle 3-0 öne geçtiğinde onun yüzüne baktım. Üzgündü, ama vazgeçmemişti. Hâlâ topu ağlardan çıkarıp orta yuvarlağa koşup üç gol de onların atabileceğine inanıyordu sanki… Oysa Hollywood starlarının şov yaptığı sahnede figüran muamelesi görüp yıldızları alt etmeye çalışmak hiç kolay bir iş değildi. Hele de 18 yaşındaysanız…
8) Kâmil Çörekçi
Buca’nın 18’lik sağ beki Kâmil Ahmet Çörekçi, Kıbrıslı göçmen ailenin ortanca çocuğu. Milwall rezerv takımında ön libero oynarken kendini Buca’da buldu. Samet Hoca’nın gelişiyle ilk 11’de, çok alışık olmadığı sağ bek pozisyonunda oynamaya başladı. Süper Lig’de ilk kez İnönü’ye çıktığı günse karşısında bir dünya yıldızı, Simao vardı.
Boyu biraz kısa olduğu için yüksek atılan toplarda (sürekli onun bölgesine doğru deplase olan) Almeida’yla baş etmesi mümkün değildi. Ama Simao önünde hiç fena bir gün geçirmedi. Çünkü çabuk ve akıllı. Hele top kendisine geçtiğinde gerek iki ayağını da iyi kullanması, gerek oyun zekâsıyla takımını atağa kaldırma becerisi yüksek.
Simao çoktan Sporting Lizbon alt yapısına girmişken dünyaya gelen bir başka 1992’li Civar Çetin de İnönü’de Beşiktaş’a karşı ilk 11’de mücadele etti. Onun gibi orta sahanın ortasında oynayan iki yaşıtı, Musa Çağıran ve Emre Yüksektepe de Ergiç ve Svensson’la baş etmek için Konya’daydılar. 90 dakika sahada kalan iki 18’lik genç, gerek defansif gerekse ofansif performanslarıyla Ziya Doğan’ı mahcup etmediler. Aynı maçın son 10 dakikasında sahada olan 1992’li Ali Dere’nin de müsabakanın en heyecan verici pozisyonuna girmesi de cabası.
Bu çocukların hepsinin Galatasaraylı Emre Çolak’a ağabey diyecek yaşta olduklarını da not etmek gerek.
7) Guti Hernandez
Beşiktaş kalan 16 maçın kaçını kazanır bilmiyorum (11-12 civarında olacağını tahmin ediyorum), ama şimdiden kazanç hanesine Guti’yi yazdığını söyleyebilirim. Saha içindeki pozisyonu 10-15 metre geriye kayınca etkinliği azalır diye düşünenler yanıldı, tam aksine Guti’nin etkinliği daha da arttı. Çünkü ilk devrede “santrfor arkası” pozisyonunda oynarken de stoperlerin arasına kadar girip top alıyordu, ama o günlerde ileriye doğru kat etmesi gereken mesafe çok uzundu, yoruluyordu. Şimdi de stoperlerin arasına kadar girip top alıyor, ama kat etmesi gereken mesafe azaldığı için daha rahat.
6) Umut Bulut
Guti’nin oyunu transferlerin etkisiyle gelişirken, Umut’un oyunu aynı sebeple geriliyor. Teofilo geldiğinde de kimyası bozulmuş görünüyordu, Brozek transferi sonrası da kendi için oynama oranı arttı. Ankaragücü önünde 63’te verkaç için aldığı topu Jaja’ya iade etmeyince, 79’da da bu kez Brezilyalı topu ona geçirmeyi tercih etmedi. Bu psikolojiden de hem Umut, hem Trabzon zarar gördü.
5) Burak Yılmaz
Psikolojik iniş-çıkışlar yaşama ihtimali olan bir diğer Trabzonlu Burak’ınsa bu ıslık şokundan beklenenden güçlü çıkacağını tahmin ediyorum. Birkaç hafta önce Lig TV’ye verdiği bir röportajda beni gerçekten etkilemişti. İçine Şenol Güneş kaçmış gibiydi, sakindi, mütevazıydı. Takımın belki de en olgunu Selçuk’la aynı evde kalışını anlattı röportajda…
Trabzon’la G.Saray arasında oluşan 17 puanlık farkı da sadece saha içi performansıyla açıklayamazdık zaten. Problemli addedilen Burak, Trabzon’a geldiğinde Selçuk’la aynı evde kalması sağlanıyor. Problemli addedilen Misimoviç’se binlerce mil mesafeden geldiği İstanbul’da kalacak ev bulamıyor (kulüp ona bir ev ayarlamıyor), aylarını otelde geçiriyor.
Burak’ın Trabzon’u ev, Misimoviç’in da İstanbul’u otel bellemesi bu yüzden olabilir mi acaba?
4) Ümit Özat
Ankaragücü önünde Trabzon iki puan yitirdi, ama Özat’ın takımının da ikinci yarıdaki futboluyla bir puandan fazlasını hak ettiğini söylemek mümkün. Bunda da Özat’ın 25’inci dakikada yaptığı değişikliklerin büyük etkisi var: Yattara karşısında zorlanan sol bek Murat dışarı çıkarken, sağ bek başlayan Uğur onun bölgesine geçiyor. Güven sağ beke dönüyor, oyuna giren Mehmet Çoğum’sa savunmanın önünde Jaja’yı durdurma görevini alıyor.
Beş savunma pozisyonundan üçünü değiştirip verim alan hocanın da bir milli savunmacı olması tesadüf sayılmamalı herhalde.
3) Yasin Öztekin
Diğer Ankara ekibinde de radikal değişiklikler var ve ilk maç itibariyle en olumlusu gurbetçi Yasin gibi gözüküyor. 24 yaşındaki eski Dortmundlu sahaya çıktığından beri Gençler’in bütün gollerini atıyordu. Bu kez atamadı ama ikinci devrede bolca atacağına dair sinyaller vermeye devam etti.
2) Emmanuel Culio
Galatasaray’daki Romanya baskınının en olumlu parçası o gibi gözüküyor. Birkaç yıldır rakip kaleye gitmeyen sarı-kırmızılı göbeğe müthiş canlılık getirdi. Arkasından da Zapata ve Stancu’yu. Şimdi de Cadu gündemde.
Bu oyuncuların performansları nasıl olur bilmek güç. Ama şunu biliyoruz: Galatasaray transfer harekâtını sezon sonunda Avrupa 22’inciliğine (yani G.Kıbrıs, İsrail ve Belarus’un altına) düşmüş olacak bir ligden yapıyor. Romanya’nın 22’nci olduğu sıralamada Türkiye’yse (Hollanda ve Belçika’nın üstünde) 10’uncu.
1)Zafer Öger
Beşiktaş kaleci antrenörü Zafer Öger, ani bir operasyonla görevini İspanyol Angel Mejias’a kaptırdı. Oysa daha 15-20 gün önce Los Angeleslı Türk antrenör Barbaros Tapan’dan onunla ilgili olumlu şeyler dinlemiştim. Zafer Hoca, (Tapan’ın önerisiyle) kalecilerin reflekslerini geliştirmek için Amerikan toplu çalışmalara başlamıştı. Bir Amerikan topunu yerden sektirerek kaleye şut olarak gönderdiğinizde nasıl sürprizli yerlere gideceğini gözünüzün önüne getirin. İşte öyle çalışıyormuş Beşiktaşlı kaleciler…
Meola’nın, Friedel’ın, Howard’ın çizgideki yeteneklerinin altında Amerikan futbolu geçmişleri var. Umarız Cenk, Hakan ve Umut için de ileride bu cümleleri kurarız.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS