Türk Milli Takımı, 2000’li yıllarda düzenlenen 9 büyük turnuvada 3 kez çeyrek finale gelmiş, ikisinde yarı final yapmış büyük bir marka. Milenyum verilerine göre Avrupa’nın ilk 10’unda. Yani kıtanın en değerli ulusal takımlarından bir tanesi. Böyle uluslararası bir markanın teknik adamlığının son 1 haftada saçmasapan hamlelerle değersizleştirilmesi çok acıydı gerçekten. Milli takım, 2013’te Terim’e ikinci iş olarak verildi. 2017’de de Güneş’e ikinci iş olarak teklif edildi. Hatta Avcı da gündeme geldi son günlerde. Sahi, Türk Milli Takımı’nı çalıştırmak bu kadar değersiz mi? Artık “ek iş” kapsamında mı görüyorsunuz milli takım hocalığını?
Türk Milli Takımı koçluğu, asla bu kadar değersiz bir pozisyon değil… Tek başına odaklanılması gereken ciddi bir iş. Geniş coğrafyaya yayılan bir oyuncu havuzumuz var, milli hocanın her ay 2-3 Avrupa seferi yapması gerekiyor kesinlikle. Almanya’ya, Fransa’ya, Belçika’ya, Hollanda’ya gideceksin; milli takım adayı futbolcuların maçlarını izleyeceksin, temas kuracaksın… Bir gözün alt yaş gruplarında olacak; diğer gözün Süper Lig’de ve 1. Lig’de. 36 takımın her birini yerinde seyredeceksin ki, her yerli sporcu takip edildiğine ve yeterince iyi olursa milli takıma seçileceğine itimat etsin.
TFF’nin tek günahı, milli takım hocalığını ek iş kıvamına indirgemek değildi üstelik… Şenol Hoca’ya teklif yapılacağı gazetelerde çıktığında hem Orman, hem de Güneş reddedeceklerini beyan ettiler açıkça. Öyleyse reddedileceğini bildiğiniz bir teklifi neden yaptınız Şenol Hoca’ya? Milli takım koçluğu teklifi de bu kadar değersizleştirilmemeliydi bence. Reddedeceğini bildiğiniz halde birine bu teklifi yapıyorsanız, milli takım koçluğunu bu denli ayağa düşürdüğünüz için tarih affetmeyecektir sizi…
***
Dün itibariyle bu büyük hatadan dönülüp, milli takım koçluğunu tek iş olarak yapacak Lucescu’yla anlaşılması, bence şu günün olağanüstü koşullarda doğru karar. Evet, Lucescu artık genç bir adam değil. Ama âdil, centilmen ve rakip analizinde usta. Ayrıca milli takımı artık kavga-dövüş-tehdit-kabadayılık merkezi olmaktan çıkarıp, medeni-görgülü bir alana dönüştürmeye de müsait. Dünya Kupası’na gidemeyebiliriz, işimiz kolay değil zaten. Ama ulusal takımı tekrar saygın bir kurum haline getirmek, en az sportif başarı kadar önemli bir konu.
Ayrıca TFF’nin de bir ödevi var halletmesi gereken: Ben etik bulmuyorum, Fatih Hoca’nın çalışmadığı bir senenin parasını almaması gerektiğini düşünüyorum. Ama olur da Fatih Hoca o 4,7 milyon euroyu TFF’ye ödetirse; Demirören federasyonu, milleti uğrattıkları bu zararı ceplerinden karşılamalı. Eğer siz 3 gün önce istifa edeyim diyen hocaya dur deyip, 3 gün sonra onu kovuyorsanız Türk futbolunu alenen zarara uğratıyorsunuz demektir. Ve bunun bedelini ödemelisiniz.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS