• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 20 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 19 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 18 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Schuster dama, Sağlam satranç oynuyor

Schuster dama, Sağlam satranç oynuyor
Uğur Meleke
Uğur Meleke
11 Kasım 2010

Kasımpaşa beraberliği sonrası Schuster, ligde zirveyi paylaşan Trabzon-Kayseri-Bursa üçlüsünün defansif futbol oynadıklarını iddia etmiş… Alman Hoca’nın yan yana koyduğu üç takımın neredeyse “üç benzemez”  oluşunu, hepsinin en az Beşiktaş kadar gol atmasını bir kenara bırakıp, Schuster’i anlamaya çalışıyorum: Alman Hoca’nın haklı olduğu detaylar var mı? Süper Lig’de gerçekten savunma futbolu mu para ediyor?


21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde dünya futbolunda baskın anlayışın Barcelona/İspanya futbolu olduğu mâlum… Rijkaard’ın Barcelonası’yla Aragones’in İspanya’sının tohumladığı bu “sabır/yetenek odaklı; stoperlerin, beklerin ve kalecinin bile trafiğe katıldığı, mümkünse rakip ağların içine kadar pasla girme oyunu” , Arsenal, AZ Alkmaar, Werder Bremen gibi güçlü örneklerle de destekleniyor. İki binli yıllar itibariyle ise hemen herkes (Nurullah Sağlam’ın Antep’iyle Vural’ın Kasımpaşa’09’u bile) Barcelona gibi oynamaya çalışıyor; uzun vurmak, iki metrelik hedef santrforla top indirmek gibi eski alışkanlıklar neredeyse lanetleniyor!
Bu yıl Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin, Trabzonspor’un, Çalımbay dönemi Eskişehir’inin oynamaya çalıştığı futbol, Barcelonagiller gibi… 90 dakika pozisyon arayan, yediğinden fazlasını atmayı hedefleyen, Hilbert’le Serkan Balcı’nın en az santrforlar kadar hücuma katkı yaptığı; M.Topuz, Pele, Hüseyin Kala gibi iki yönlü orta saha oyuncularının ön liberoların yerine kullanıldığı, stoperlerin pasla çıktığı keyif odaklı bir düzen…

Ama basit bir gerçeği de gözden kaçırmamak lazım: Futbolda tek bir doğru yok. Herkes Barcelona olmak zorunda değil… Herkesin elindeki malzeme “Barcelonavari”  olmaya uygun da değil. Geçen yıl Mourinho’nun Inter’inin nasıl sonuca gittiği ortada. Şampiyon Bursa’nın, Antalya’nın, Hagi’li Galatasaray’ın (hatta Denizli’nin Beşiktaş’ıyla Avcı’nın Belediyespor’unun) futbolları da Barcelona’dan ziyade, Inter’i hatırlatıyor.
Mesela Antalya’nın maç içinde yüzde 70 topa sahip olmak gibi bir derdi yok. Bursa hafta içinde toplu hücum organizasyonları kadar, duran top varyasyonları da çalışıyor. Hagi muhtemelen bu 3 haftada 20-30 pasla atılmış goller değil, 3-4 pasla kaleye gidilen pozisyonlar hayali kurdu. Ertuğrul Sağlam da öyle… Volkan Şen, Ozan veya Sercan belki 4-6-0 diye tabir edilen, herkesin ayak içiyle şiir yazdığı takımlara bire bir uymazlar, aynı hücumun yirmi altıncı pasında yaptıkları bir hata göze batabilir. Ama Bursa Atatürk Stadı’nda 3-4 pasla kaleye gittikleri 3-4 hızlı hücum yeşil-beyazlılara 2 gol kazandırabiliyor…
Anlaşılan Schuster’in hayalindeki futbol bu değil… Schuster, hep bir kare daha ileri gitmeyi hedefleyen; arada taşlar yitirse de bir fazlasını yiyip sonuç almak isteyen bir dama oyuncusu… Sağlam’sa (ya da Özdilek’se) oyun dahilinde stratejiler geliştiren, piyon hareketleriyle zaman öldürebilen ama maç içinde bir-iki kez şah çekeceği ânı planlayan bir satranççı…
Bu anlayışların birini iyi, birini kötü ilan etmekse çare değil. Schuster, stratejisini her türlü oyunu kazanmaya yönelik kurmalı. Trabzon-Bursa-Kayseri’nin farklı kefe takımları olduğunu bilecek kadar ligi iyi tanımalı. İlla şikayet edilecekse, futbol oynamaya çalışan bu hocalar fikir birliği yapıp, oynatmama niyetindeki Konyaspor ve “Çalımbay öncesi Sivasspor” gibi anlayışlardan şikayetlenmeli…

Related Items
Yorumları Görüntüle (5)

Yorum Sayısı : 5

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
11 Kasım 2010
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    İlk golü atınca ‘Harlem’e dönüşüyorlar

    Fatih Terim bu iki ekipten ilkini daha çok tutuyor, kritik maçlara genelde onlarla başlıyor. Dün de tercihi...

    Uğur Meleke 21 Ocak 2021
  • Devamı
    19 faul ve 16 şut

    Bir Erol Bulut takımı oyuncusuysanız savunma yapmak zorundasınız. Dün dakikalar 67’yi gösteriyordu. Valencia önde baskıyla kazandığı top...

    Uğur Meleke 19 Ocak 2021
  • Devamı
    Rıdvan ve Josef fark yarattılar

    Genç Rıdvan her ofansif aksiyonun içinde vardı, Souza da klasik bir büyük maç oyuncusu gibiydi. Bu müsabakayı...

    Uğur Meleke 18 Ocak 2021
  • Devamı
    Bir taç atışı bile derbinin sonucunu değiştirebilir

    Galatasaray açık oyunda ligin en az gol yiyen takımı, Beşiktaş ise ligin kader adamlarından Aboubakar sayesinde taç...

    Uğur Meleke 17 Ocak 2021
  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Okan Alkan nerede?
Bu Dere, Konya'ya sığmaz