• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 24 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 23 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 20 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 19 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 18 Mayıs 2022
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Schuster dama, Sağlam satranç oynuyor

Schuster dama, Sağlam satranç oynuyor
Uğur Meleke
11 Kasım 2010

Kasımpaşa beraberliği sonrası Schuster, ligde zirveyi paylaşan Trabzon-Kayseri-Bursa üçlüsünün defansif futbol oynadıklarını iddia etmiş… Alman Hoca’nın yan yana koyduğu üç takımın neredeyse “üç benzemez”  oluşunu, hepsinin en az Beşiktaş kadar gol atmasını bir kenara bırakıp, Schuster’i anlamaya çalışıyorum: Alman Hoca’nın haklı olduğu detaylar var mı? Süper Lig’de gerçekten savunma futbolu mu para ediyor?


21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde dünya futbolunda baskın anlayışın Barcelona/İspanya futbolu olduğu mâlum… Rijkaard’ın Barcelonası’yla Aragones’in İspanya’sının tohumladığı bu “sabır/yetenek odaklı; stoperlerin, beklerin ve kalecinin bile trafiğe katıldığı, mümkünse rakip ağların içine kadar pasla girme oyunu” , Arsenal, AZ Alkmaar, Werder Bremen gibi güçlü örneklerle de destekleniyor. İki binli yıllar itibariyle ise hemen herkes (Nurullah Sağlam’ın Antep’iyle Vural’ın Kasımpaşa’09’u bile) Barcelona gibi oynamaya çalışıyor; uzun vurmak, iki metrelik hedef santrforla top indirmek gibi eski alışkanlıklar neredeyse lanetleniyor!
Bu yıl Beşiktaş’ın, Fenerbahçe’nin, Trabzonspor’un, Çalımbay dönemi Eskişehir’inin oynamaya çalıştığı futbol, Barcelonagiller gibi… 90 dakika pozisyon arayan, yediğinden fazlasını atmayı hedefleyen, Hilbert’le Serkan Balcı’nın en az santrforlar kadar hücuma katkı yaptığı; M.Topuz, Pele, Hüseyin Kala gibi iki yönlü orta saha oyuncularının ön liberoların yerine kullanıldığı, stoperlerin pasla çıktığı keyif odaklı bir düzen…

Ama basit bir gerçeği de gözden kaçırmamak lazım: Futbolda tek bir doğru yok. Herkes Barcelona olmak zorunda değil… Herkesin elindeki malzeme “Barcelonavari”  olmaya uygun da değil. Geçen yıl Mourinho’nun Inter’inin nasıl sonuca gittiği ortada. Şampiyon Bursa’nın, Antalya’nın, Hagi’li Galatasaray’ın (hatta Denizli’nin Beşiktaş’ıyla Avcı’nın Belediyespor’unun) futbolları da Barcelona’dan ziyade, Inter’i hatırlatıyor.
Mesela Antalya’nın maç içinde yüzde 70 topa sahip olmak gibi bir derdi yok. Bursa hafta içinde toplu hücum organizasyonları kadar, duran top varyasyonları da çalışıyor. Hagi muhtemelen bu 3 haftada 20-30 pasla atılmış goller değil, 3-4 pasla kaleye gidilen pozisyonlar hayali kurdu. Ertuğrul Sağlam da öyle… Volkan Şen, Ozan veya Sercan belki 4-6-0 diye tabir edilen, herkesin ayak içiyle şiir yazdığı takımlara bire bir uymazlar, aynı hücumun yirmi altıncı pasında yaptıkları bir hata göze batabilir. Ama Bursa Atatürk Stadı’nda 3-4 pasla kaleye gittikleri 3-4 hızlı hücum yeşil-beyazlılara 2 gol kazandırabiliyor…
Anlaşılan Schuster’in hayalindeki futbol bu değil… Schuster, hep bir kare daha ileri gitmeyi hedefleyen; arada taşlar yitirse de bir fazlasını yiyip sonuç almak isteyen bir dama oyuncusu… Sağlam’sa (ya da Özdilek’se) oyun dahilinde stratejiler geliştiren, piyon hareketleriyle zaman öldürebilen ama maç içinde bir-iki kez şah çekeceği ânı planlayan bir satranççı…
Bu anlayışların birini iyi, birini kötü ilan etmekse çare değil. Schuster, stratejisini her türlü oyunu kazanmaya yönelik kurmalı. Trabzon-Bursa-Kayseri’nin farklı kefe takımları olduğunu bilecek kadar ligi iyi tanımalı. İlla şikayet edilecekse, futbol oynamaya çalışan bu hocalar fikir birliği yapıp, oynatmama niyetindeki Konyaspor ve “Çalımbay öncesi Sivasspor” gibi anlayışlardan şikayetlenmeli…

Related Items
Yorumları Görüntüle (5)

Yorum Sayısı : 5

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
11 Kasım 2010
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    2021-22 Süper Lig kaleciler sezonu

    Gomez, Sörloth ya da Gomis gibi parlak bir santrfor performansı çıkmayınca sıralamayı kaleciler belirledi. Süper Lig’in 64’üncü...

    Uğur Meleke 24 Mayıs 2022
  • Devamı
    2022 yaz kampının ilk hazırlık maçı

    İki takım için de yeni sezonun ilk hazırlık maçı gibi ele alınacak bir müsabakaydı bu. Malatyaspor birkaç...

    Uğur Meleke 22 Mayıs 2022
  • Devamı
    Sahada ne yaptığını bilen bir takım vardı

    Bu sezon Avrupa Ligi’nde gruplardan itibaren mücadele eden takımlar bütçelerine göre sıralandıklarında Eintracht Frankfurt kendine ancak 16’ncı...

    Uğur Meleke 21 Mayıs 2022
  • Devamı
    Galatasaray planlarını ‘2 soyguncu’ üzerine kurmalı

    B.Münih’teki Robben ve Ribery etkisini G.Saray’da Yunus-Kerem yaratabilir. Bayern Münih yönetimi, 2007 yazında Ribery’yi, 2009 yazında da...

    Uğur Meleke 17 Mayıs 2022
  • Devamı
    İyi futbol iyi futbolcuyla oynanıyor

    Futbolun gerçeğini Fenerbahçe – Karagümrük maçında hepimiz bir kez daha gördük. Futbolun en ilkel gerçeklerinden biri şudur:...

    Uğur Meleke 16 Mayıs 2022
  • Devamı
    Yeni TFF Başkanı’na mektuplar (2)

    Seçimde 5-10 bin delegenin oy hakkı olsa daha doğru olmaz mı? 16 Haziran’da Türk futbolunun yeni patronu...

    Uğur Meleke 13 Mayıs 2022
  • Devamı
    Hürriyet Futbol Konseyi, 11 Mayıs 2022

    Hürriyet Futbol Konseyi’nde Mehmet Arslan, Uğur Meleke ve Güntekin Onay, haftanın gelişmelerini değerlendirdi. SORU 1) Derbide kazanan...

    Uğur Meleke 11 Mayıs 2022
  • Devamı
    Hak eden taraf kazandı

    Kayseri’de belki de sezonun en kötü Trabzonspor’unu izledik… İki ekibin bu sezonki dördüncü karşılaşmasını izledik dün. Daha...

    Uğur Meleke 11 Mayıs 2022

Copyright © 1999 Meleke.com

Okan Alkan nerede?
Bu Dere, Konya'ya sığmaz