Önceki gün Volkan’ın hatasından yediğimiz golün ardından Donadoni’nin tepkisini gördünüz mü? Sevinmek için hareketlenen kulübeyi oturttu yerine… Teniste nete çarpıp sayı olan top gibiydi bu gol çünkü… “Pardon” denecek cinstendi…
Milli Takım’ın tüm oyuncularının Facchetti’nin anısına sahaya 3 numaralı formalarla çıkmasıyla bittim ben doğrusu. Bu dostluk gösterisinin bir parçası olduğumuz için öylesine göğsüm kabardı ki, skor tabelasını unuttum artık… Ona bir de Donadoni’nin jesti eklenince rüya gibi bir gece oldu benim için…
Skorbord 39’uncu dakikayı gösteriyordu… Volkan talihsiz bir degaj yapmış, topu bir anda önünde bulan Di Natale, filelere yuvarlamıştı rahatlıkla. O sırada İtalya yedek kulübesindeki şaşkın oyuncular ayağa fırladılar golü kutlamak için, ama teknik direktörleri Donadoni yerlerine oturmalarını işaret etti hemen… Sadece dostluk maçı olduğu için değildi bu işaret bence, golün biçimi de etkiliydi Donadoni’nin jestinde… Bu bir puan maçı değildi, ve çok anlamsız bir hata ile gelmişti gol. İade etme şansı olsa, iade edecekti neredeyse İtalya’nın hocası sayıyı… Hani teniste topunuz fileye çarpıp şans eseri rakip sahaya düşer de “Pardon” dersiniz ya rakibinize, onun gibiydi aynen… Donadoni’nin o mimiği de jeneriklikti bence…
Bu maçtan yalnızca 3-4 gün önce idi ve aynı Volkan, Denizli’de yememişti golleri bu kez… Kulakları yırtarcasına bir korna gürültüsü vardı sahada ve o şartlar altında devam ediyordu oyun… Nasıl bir oyunsa bu… İzlemeniz güçken o gürültü altında, onlar oynuyorlar sahada…
Ben maçtan sonra Denizlispor Başkanı’nın bu rezaletle ilgili bir açıklama yapacağını beklerken, o “delikanlı takım” olduklarını anlatıyordu kameralara… Diğer takımlar nasıl takım acaba diye düşünürken ben, bu kez mikrofon sporcu Erman Güraçar’da ve o da bire bir aynı kelimelerle anlatıyor olanı biteni… “Delikanlı takımmış” onlar…
Camia (!)
Bir anlam veremiyordum bu açıklamalara ki, salı günü Radyospor’daki programımda anlamsızlıklar arttı beynimde. Bursasporlular da Beşiktaş’tan intikam almaktan bahsediyorlar gönderdikleri mesajlarda. Beşiktaş’ın üç sezon önce küme düşmelerine neden olduklarını düşünüyorlarmış ve hesabını soracaklarmış Beşiktaşlılar’a… O günden bugüne, başkanı, teknik direktörü ve ikisi hariç bütün futbolcu kadrosu değişmiş Beşiktaşlılar’a!
Radyodan çıkıp karşıya dönmek için dolmuşa bindim bu kez… Ön koltukta dolmuş ücretimi uzatmasını rica ettiğim arkadaş beni tanıdı ve “Fenerbahçe-Beşiktaş maçı ne olur?” diye sordu… “Nereden bileceğim ben” demedim tabii, kırmamak için o arkadaşı, “Fenerbahçe’ye beraberlik yetiyor” gibi bir şeyler geveledim ağzımda… O nazik adam celallendi birden, “Olur mu hiç canım” dedi, “Ben camiaya(!) yakın bir insanım. Beşiktaş’la geçtiğimiz sezon kaybettiğimiz şampiyonluğun hesabını kapatacağız. Galibiyetten başka bir şey düşünmüyoruz” diye ekledi nefes almadan…
Futbolda 10 numaraların yerinden falan bahsedecektim bugün esasında… Şampiyonlar Ligi’nde bu yıl İspanyol veya İngilizler’in kupaya ulaşamayacağını düşündüğümü de yazacaktım. Ama etrafında olan bitenden etkilenmemek mümkün değil.
Hani var ya meşhur bir söz… “Savaşları oyun gibi görenler, oyunları da savaş gibi görüyorlar” diye… Öyle komutanlar var ki etrafta… Savaşı savaş, oyunu oyun gibi görmenize imkan vermiyorlar zaten…
http://www.milliyet.com.tr/2006/11/17/spor/ymeleke.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS