Süper Lig 2016 analizleri
1)Beşiktaş
Şampiyonluk, 0-0’dan geçiyor
Beşiktaş’ın bu yıl tek farkı yakalama süresi 45 dakikayı bulurken, iki farka ortalama sadece 25 dakikada ulaşıyorlar. Özellikle 0-0’ı bozana kadar tedirginlik yaşayan siyah-beyazlıların handikabı, kaledeki güvensizlik… Avrupa’nın “top 11” ligi içinde kalesini en az kapayabilen lider, 17 maçın 11’inde gol yiyen Beşiktaş. Bu da 0-0’ı sabırlı oynayamama zaafına işaret ediyor. Ligde ilk 9 sıradaki takımların tamamına deplasmana gidecek Beşiktaş’ın Ospina ayarında bir eldivene ve Rhodolfo’nun yavaşlığını telafi edecek hızlı bir stopere ihtiyacı net.
Türk antrenörlük tarihinde Şenol Güneş’in müstesna bir yeri var gerçekten: Belki şampiyonluğu yok. Belki geçmişinde zengin bir kupa-madalya koleksiyonu yok. Ama yurdun birkaç kentinde kampüslerini kurduğu etkileyici bir üniversitesi var Şenol Hoca’nın. Şenol Güneş Üniversitesi’nin 2010 Trabzon kampüsünden Selçuklar, Buraklar, Umutlar, Enginler, Egemenler mezun olmuşlardı. Bursa’daki 2014 kampüsü mezunları da pırıl pırıldı: A milli takıma yükselen Harun, Serdar, Şener, Ozan, Emre ve Volkan… Şimdi bir başka etkileyici kampüsü Ümraniye’de kurdu Şenol Hoca. Beşiktaş’ta da dokunduğu hemen her oyuncuyu geliştirmeyi becerdi: Oğuzhan, Cenk ve Kerim kariyerlerinin en iyi sezonunda. Ersan, Quaresma ve Sosa çıkışta. İsmail’le Gomez yeniden doğdular adeta. Genci gelişiyor, yaşlısı gelişiyor. Yerlisi yükseliyor, yabancısı yükseliyor. Güneş Üniversitesi Ümraniye Kampüsü, her yaştan ve her milliyetten gence verdiği başarılı eğitimle parlak bir akademik yıl geçiriyor gerçekten.
Güneş Üniversitesi 2015-16 akademik sezonunun daha önceki yıllardan farkıysa, öğrenci kalitesinin yüksekliği. Kabul edelim ki Güneş döneminde Trabzon ve Bursa’ya ülkenin en iyi gençleri toplanmamışlardı. 10 üstünde 7’lik-8’lik öğrencileri alıp onları 10’luk yapmaktı hocanın görevi. Burak Yılmaz gibi, Serkan Balcı gibi, Volkan Şen gibi büyük takım pabucu ayaklarına bol gelmiş, orta sınıf pabucuna da sığamamış taşmış 42 buçuk numara adamlar vardı elinde. Mesele onları 43’e tamamlamak, büyük takım oyuncusu yapmaktı. Yaptı da… Beşiktaş’taysa elindeki malzeme daha nitelikli. Ekip zaten büyük takım ekibi. Mesele, onları bir kademe daha geliştirip şampiyonluk ekibi haline getirebilmek.
İlk yarının en renkli ve eğlenceli topunu oynayan Beşiktaş, 17 lig maçında sadece iki, 25 resmi müsabakada sadece 3 kez 1-0 kazandı. 1-0’ı bulduktan sonra hep coştular, tabelanın 4-0’a nasıl döndüğünü anlayamadık bazen. Zaten esas sıkıntıyı skor dengedeyken yaşadı Beşiktaş. Öne geçtiklerinde bir anda işi bitiriyorlar ama erken öne geçemezlerse dizler titremeye başlıyor.
Dizlerin titreme nedeni de basit: Kalede Tolga güven vermiyor. Çok yetenekli bir kaleci olan Tolga, özgüveni çok zayıfladığı için adeta şut çekilmeden golü yiyor! Özellikle Akhisarlı Sami’den ve Sportingli Ruiz’den yediği golleri inceleyin lütfen: Tolga daha şut gelmeden, önü açıldığı anda golü yeme psikolojisine giriyor. Kurtarabileceği topu bile, şut gelmeden moral olarak tükendiği için filelerinde görüyor. Tolga’nın geçirdiği bu kötü sezon da, Beşiktaş’ın 0-0’ı rahat oynayamamasına, durum berabereyken tedirgin olmasına neden oluyor.
Tabii savunma tedirginliğinin bir başka sebebi de göbekte. Rhodolfo ve Tosiç, aynı tip adamlar: Oyun görüşleri yüksek. Pozisyon bilgileri iyi. Ama ağırlar. Ersan onlara göre daha çabuk ve hamleli. Ama o da sakatlık korkusunu atamadığı için yüzde yüz güvenli değil. Çok fazla yerde kalıyor, çok fazla kenara gidiyor. Her hızlı rakip, Beşiktaş’a güçlük çıkarıyor. Beşiktaş’ın stoper havuzuna çabuk-hamleli bir alternatif katması şart.
TOP 11 LİG LİDERLERİ KALEYİ KAPATMA ORANI
Ülke Lider Maç Gol yemediği maç Oran
Almanya Bayern 17 11 %65
İtalya Inter 17 11 %65
İspanya Atletico 18 11 %61
Portekiz Sporting 15 9 %60
Fransa PSG 19 11 %58
Ukrayna Shakhtar 16 9 %56
Hollanda Ajax 17 9 %53
İngiltere Arsenal 20 10 %50
Rusya CSKA 17 8 %47
Belçika Gent 21 8 %38
Türkiye Beşiktaş 17 6 %35
***
Güneş, Anderson’unu bulamaz mı?
Beşiktaş’ın bir kaleci ve bir stoper transferine muhtaç olduğu konusunda kamuoyu bütünüyle mutabık. Ama bence neredeyse bu iki transfer kadar önemli bir ihtiyaç da “bir forvet hocası” takviyesi… Bir dönem Lyon’da sadece forvetlere gol vuruşu çalıştıran Sony Anderson gibi bir son vuruş ustası. Bu kadar çok pozisyon üreten Beşiktaş’ta Olcay’ın, Gökhan’ın, Kerim’in, Pektemek’in hepsinin çerçeveye vurma konusunda sıkıntıları varsa bu konuda özel bir çalışma gerektiği kesin. Acaba Feyyaz Uçar ya da Nihat Kahveci tarzı bir uzman son vuruşçu, bu çocukları bu konuda özel olarak geliştiremez miydi diye düşünmeden edemiyor insan…
***
Güneş-Biliç farkı
Beşiktaş’ın bu genç kadrosu Aybaba’yla hazırlık sınıfı okudu, Biliç Lisesi’nden mezun oldu; şimdi de Güneş Üniversitesi koridorlarındalar. Her üç hocanın da katkısı var grubun tekâmülünde. Biliç’le derbi kazanılamıyorken, Güneş’le kazanılabilmesinde tabii ki olgunlaşmanın önemli etkisi var.
Ancak… Biliç’in de hedef maçlarında sakin kalma konusunda bir sıkıntısı olduğu kesin. Hırvat Hoca, İngiltere’de büyüklere karşı kazanabiliyor çünkü o müsabakalar onun hedef maçları değil. Zaten Arsenal-City-Chelsea gibi maçlara favori olmadan çıkıyorlar, kayıp baskısı yok, yenilirse sıradan sayılacak, yenerlerse mucizevi kabul edilecek, sakinler. Ama esas hedef maçlarında, yani kendi ayarlarındaki Bournemouth’a-Norwich’e-Watford’a karşı kazanamıyorlar, zira Biliç yine sakin kalamıyor. Sanırım Güneş’le Biliç arasındaki 15 yıllık tecrübe farkı devreye giriyor bu noktada.
***
Sıradaki büyük: Tolgay
Kimi oyuncular bir maçın kaderini değiştirmeye muktedirdir: Gökhan Töre, Yasin, Markovic pekala yapabiliyorlar bunu… Bazıları tek başına bir takımın kaderini değiştirebilir: Muhammet Demir’siz Gaziantep ya da Badou N’Diaye’siz Osmanlıspor, ikinci ligin güçlü adayları olurlardı mesela. Çok az oyuncuysa sadece birkaç maçın ya da bir takımın değil, bütün bir ligin kaderine tesir ederler: Hakan Şükür 1996-2006 arası 10’da 6 şampiyonluk kazanan bir kader değiştiriciydi mesela. 2004’ten 2012’ye Türk futbolunda Alex’li yıllar oynandı. Son 4 sezonda 3 şampiyonluk, bir Şampiyonlar Ligi çeyrek finali ve bir de Euro 2016 biletinin üstünde Selçuk İnan yazıyor. Peki Türk futbolundaki sıradaki büyük kim? 2015 sonrası bu lige damga vuracak, kader değiştirebilecek yeni bir adam var mı?
Bu sezonki sinyalleriyle tabii ki Oğuzhan önemli adaylardan biri. Genç oyuncunun attığı 5 golün 4’ü kader belirleyiciydi (Bursa’ya atılan tek gol, Antep’i ve Konya’yı çözen goller, Kasımpaşa’dan puanı kurtaran sayı). Düzenli oynarsa Ozan’da da bu potansiyel var. Yeni kürsü için bence en güçlü adaysa, sağlıklı bir geri dönüş yapabilirse Tolgay Arslan. Onun sadelikteki ustalığının tadı damağımızda kaldı adeta. Yaşından olgun futboluyla bu ligin kaderini değiştirebileceğinin sinyallerini vermişti geçen sezon. Eğer Şubat-Mart’ta hazır dönebilirse, sadece bu sezonun değil, bundan sonraki sezonların da neticesine tesir edebilecek bir performans gösterebilir genç oyuncu.
***
En büyük avantajı:
Kupa, Paris’e götürür
Beşiktaş’ın Euro 2016’nın kıyısında dolaşan, Paris uçağına binmek için check-in bekleyen oyuncu sayısının çokluğu, Güneş’in büyük avantajı… Tolga, Ersan, İsmail, Kerim, Gökhan, Cenk Tosun, Olcay’ın her biri turnuva adayı. Ama hiçbirinin yeri mesela Oğuzhan gibi garanti değil! Aynı senaryonun Mario Gomez için de, Quaresma için de geçerli olması yine Beşiktaş’ın şansı. Bu oyuncuların form durumu korunur ve Beşiktaş şampiyon olursa, her birinin turnuva şansı artacak doğal olarak. Yani bu sezon Beşiktaşlılar şampiyonluğa sadece kupa için değil, Paris bileti için de ihtiyaç duyuyorlar.
Aslında Euro 2016 bileti konusunda bir sürpriz adama daha parantez açmak gerek. Hemen her pozisyonu dört başı mamur olan Almanya Milli Takımı’nın en sıkıntılı yeri sağ bek. Löw, oraya sürekli devşirme çareler üretiyor ve eminim Andreas Beck de içten içe bir davet umudu taşıyor kalbinde. Olmaz demeyin, Ocak 2014’te bir Alman sporseveri çevirip yazın Maracana’da Dünya Kupası finalinde Kramer ilk 11’de oynayacak deseniz herhalde size gülerlerdi. Futbol bu. 6 ayın neler getireceğini şimdiden kestirmek güç.
***
En büyük dezavantajı:
İlk 9’a misafirler
Güneş’in bu yıl şampiyonluk yolunda en önemli engelinin statsızlık olacağı düşünülüyordu. Ancak kimileri de bu genç takım için iç saha baskısı yaşamamanın avantaj olduğu görüşünde. Ki ilk yarıdaki 8 deplasmandan 22 puan çıkarılması, bu tezi destekler nitelikte. Ancak, fikstürün garip bir cilvesi, ligin ikinci yarısında ziyaret edecekleri rakipler çok daha sert olacaklar. Süper Lig ilk yarı puan tablosunda (Beşiktaş dışında) ilk dokuzun tamamı, Fenerbahçe, Galatasaray, Kasımpaşa, Başakşehir, Akhisar, Konya, Rize ve Trabzon, baharda lideri bekliyorlar evlerine.
Bu sert maçlarda Beşiktaş’ın yetenekli orta sahasının en önemli sorunu, yumuşaklık kökenli geçirgenlik olabiliyor. İlk yarıda Gençlerbirliği ve Osmanlı oyunları böyleydi mesela. Kemik seslerinin yükseldiği bu oyunlarda Beşiktaş orta sahasını ilk yarının biyonik adamı Atiba sırtlıyor, ama onun hafif düştüğü bir gün kâbus olabiliyor. İlk yarıda 17 lig, 6 Avrupa, 4 Kanada milli maçının tamamında 90’ar dakika oynayan, 991 başarılı pas ve %93 isabetle lig lideri olan Atiba bir düşüş yaşarsa, Beşiktaş’ın canı yanabilir. Karabük önünde izlediğim Veli henüz yüzde yüz hazır gözükmüyor, Tolgay’ın zamanı var. Güneş muhtemelen bu iki oyuncudan ikinci yarıda faydalanacağını düşünüyor ki oraya transfer yapmıyorlar.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS