Türkiye’de iki takımın sistemi uzun süre boyunca birer futbolcuyla anıldı: Fenerbahçe 8 yıl boyunca 4-4-Alex-1, Bursaspor’sa altı sene 4-4-Batalla-1 oynadılar. Alex’le Batalla’nın arkasındaki sekiz, önündeki bir adam değişti; ama durum değişmedi: Her iki takımın da tarih kitaplarında 21’inci yüzyıl hikayesi bu iki oyuncu üstünden yazılmaya başlanacak…
İki oyuncunun da Türkiye macerasının sonu birer teknik adam anlaşmazlığı oldu… Aykut Kocaman, Alex’sizliği sportif olarak telafi etti, Şubat 2013’te kurduğu 4-2-1-3 düzeni hâlâ tıkır tıkır işliyor, ardından hem yerel hem global başarı getiriyor. Christoph Daum’sa Batalla’sızlığı kapatacak düzeni kuramadı, Bursa’dan ayrılırken ardında olağanüstü bir boşluk bıraktı. Üstelik o boşluğun nedeni de, suçlusu da kendisiydi. Dünkü Alex’siz Fenerbahçe’nin sadece bugünü değil geleceği de parlak. Gelecek yıl kadroya çok yönlü bir forvet katarlarsa önleri yine açık. Batalla’sız Bursaspor’sa başı kesik bir tavuk gibi. Yönünü yitirmiş. İrfan Hoca bireysel bilinci artırmış ama kalite çok eksik.
Üstelik dün başı kesik Bursaspor, sadece ilk 20 dakika da olsa ne yaptığını iyi bilen bir Fenerbahçe buldu karşısında. Yetenekli Salih Uçan’ın defansta/ofansta liderlik yaptığı Fenerbahçe, 20 dakikaya 7 pozisyon sığdırdı, bunalan rakibini olmayan bir pozisyonla geçti. İkinci gole kadarki 55 dakikada Fenerbahçe oyuncuları her saniye gerilese de, topa hakim taraf Bursa olsa da sonuç değişmedi. Sarı-lacivertliler, ihtiyacı olanı almayı bir biçimde beceriyor çünkü.
Ligin bitimine 7 hafta kaldı, yani toplanabilecek maksimum 21 puan var. Fenerbahçe’ye şampiyonluk için bu 21 puanın yalnızca 9’u yetiyor. Yani tüm deplasmanları kaybetseler bile, içeride 3 galibiyet almaları kupayı kazanmalarına yetecek. Tablo açık ve net: Dünyanın neresinde bir takım son 7 haftaya 13 puan farkla giriyorsa ona şampiyon, les champions, the champions, los campeones derler. Manası aynıdır. Sonuç yakındır.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS