G.Birliği’nin, iddiasız Kayseri’ye karşı sadece 1 puana ihtiyacı olan bir maçta 20 dakikada bu kadar çaresiz duruma düşmesi normal değildi. Zira Aybaba’nın görev yaptığı 25 maçın ilk 20 dakikalarında bu takımın yediği toplam gol sayısı sadece 1 (Shin/Bursa)… Ama G.Birliği Teknik Direktörü’nün, Sivas maç sonu konuşmasında “Savunmada ben, Gökhan ve Ulvi oynasaydık, bu golleri yemezdik” dediğini bir kenara not etmek gerek. Kim bilir, hoca haklıdır, 80’lerin sonunda Beşiktaş savunmasında görev yapan bu efsane üçlü, belki de gerçekten bugün daha iyi performans verebilirler. Ama hoca, Sivas’ta kamuoyuna jurnallediği bu oyuncularla Kayseri’ye karşı da oynamak zorunda olduğunu unuttu sanırız. Tabii bu notun karşısına, T.Kafkas’ın Antep karşısında taraftarın olağanüstü tacizine maruz kalan Puroviç’e son 4 maçta ısrarla şans vermesini de yazmak lazım. Sanırım bu iki farklı davranış, tepe ve dip gösteren farklı oyuncu performanslarına bir miktar açıklık getirecektir.
G.Birliği’nde Aybaba’nın 3-4 haftalığına yaşadığının aynısını neredeyse bütün sezon boyunca yaşayan, Orhan/Yalçın/Vahap’tan uzun süreler faydalanamayıp stopere 19 yaşındaki Musa Nizam’ı bile koyan M. Özdilek, düşse en büyük adaletsizliğe maruz kalan hoca olacaktı. Ama adalet tecelli etti, aylarca oynayamayan Orhan ve Mustafa’nın dönüşüyle Antalya canlandı, son 8 haftanın en formda takımı A.Gücü’nü harika golle geçmeyi başardılar. Maçı kazandıran golün son 22 karşılaşmada 1 kez fileleri havalandırabilmesine rağmen 34 maçın 34’ünde de ilk 11’de şans verdiği Djiheoua’dan gelmesi de pastanın kreması oldu sanırım.
Konya’daki müsabaka ise sanırım Aykut Hoca’nın hayatının en zor günlerinden biriydi. Mevzu sadece kendi iddiasızlıkları, rakibinin düşme korkusu değildi; zira bu atmosferi daha önce İstanbulspor’da da yaşadı. Esas zor olan A.Gücü ile birleşip mavi formaya veda etmeleri an meselesi olan oyuncularla çıkmaktı. O yüzden de 11’inde bireysel hedeflere sahip, transfer dönemi için kendini gösterme ihtiyacı olan Caner, Meye, Neca gibi adamları tercih etti. İstekli/olumlu bir futbol oynayarak takdirname ile çıktılar Konya’dan… Ama kaderin garip cilvesi, skoru iki garip hikâye belirledi. Heykeli dikilmesi gereken Denizli’den ocakta kovulan, stoper oynadığı Konya’da gol krallığı yarışında Delgado/Semih gibilerini geçen Kratochvil’in penaltı kaçırması 3 saniyelik bir şoka soktu Konyalıları… Şehri 10 dakikalığına mutlu edense, belki de şans bulamadığı için Giray Bulak’ın sonunu hazırlayan Poljak oldu. Ne yazık ki tek başına Poljak da, Konya’yı kurtaramadı.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS