Bilmem izleyebildiniz mi, pazartesi akşamı Haftanın Renkleri’nde M.Şendil, C.Şengül, E.Yılmaer ve S.Çeliker enteresan bir konu işlediler: TFF 2. Lig temsilcisi Sarıyer, Süper Lig kulüplerinin yapmadığını yapmış; geleceğiyle ilgili birtakım çalışmalara başlamış. Altyapıdaki futbolcularını en küçük yaşlardan itibaren özelleştiriyor, bir mevkiye kanalize ediyor, A takıma kadar o görev için çalıştırıyorlarmış. Mesela 10 yaşında Sarıyer altyapısına gelen bir çocuğun sol beke uygun olduğuna karar veriliyor, küçük sporcu, 8-9 yıl boyunca sadece o bölgeye odaklanıyor, sol bekin yapması gerekenler konusunda uzmanlaşıyor.
Esasında programı izleyen herkes gibi benim de bu “uzmanlaşma” fikri aklıma çok yatmıştı. Tâ ki bu konu üstünde akademik çalışmalar yapan Bostonlu doktor Atilla Ceranoğlu, söz konusu yöntemin dünyada da yaygın olduğunu, ama artık eskisi kadar önerilmediğini söyleyene kadar: Amerika’da da birçok anne baba çocukları büyük sporcular olup iyi paralar kazansın diye küçük yaştan özelleştirmeye başlıyorlarmış. Oysa ki Amerikan Pediatri Birliği’nin önerisi, çocukların erken yaşta özelleştirilmemesi yönünde. Sebepleriyse, “henüz kemik gelişimini tamamlamamış çocuk ve ergenlerin erken özelleşmeyle gelen aşırı yüklenmeye bağlı olarak ileride yaşayabilecekleri sakatlık ihtimalleri” ve “çocukların üzerinde aşırı beklentilerden doğacak stresin ruh hali üzerindeki olumsuz etkileri”…
Usain Bolt
Şimdilerde dünyada önerilense daha çok şu: Çocuklar, ergenliğin sonlarına kadar birkaç değişik sporla uğraşmalı. Bugün başarılı atletlerin birçoğu 15-16 yaşlarına kadar en az 2 değişik spor yapmışlar. Mesela dünya rekortmeni Usain Bolt’un çocukluğunda kriket ve futbolla ilgilenmiş olması, bugünkü atletizm hayatı için bir avantaj kabul ediliyor. Yine çok yakından bir örnek, Kocaelispor’un Azeri stoperi Sadıkov, aynen efsane Can Bartu gibi, Azerbaycan’da hem profesyonel futbol, hem de profesyonel basketbol oynamış. Hatta 2006’da Kayseri’den Neftchi’ye transferi sırasında kulübü lisans işlemlerini tamamlayamadığı için 1 devre futbol oynayamıyor; o da yarım sezon Azerbaycan Basketbol Ligi’nde mücadele ediyor, hatta ilk maçında 14 sayı atıyor!
Yine bugün bir Amerikan beyzbol takımını incelediğinizde, profesyonel oynayanların ortalama uzmanlaşma yaşı 15! O yaşlara kadar futbol, basketbol, hokey oynamışlar hepsi… Bu yöntem, hem sporcunun belli bir yaşa geldiğinde yaptığı işten sıkılmamasını, hem de değişik yeteneklerini geliştirip kas gruplarını çalıştırmasını sağlıyor.
Mancini-Henry
Tabii bazı spor adamları oyuncularını erken yaşta bir bölgeye özelleştirmeye çalışırken, bazı efsanevi antrenörler de tam aksine önemli futbolculara çok ileri yaşlarda mevki değiştirttiler. Altyapılarda her yaş grubunda gol rekorları kıran Paul Scholes’un önce ofansif, sonra da defansif bir orta saha oyuncusuna dönüşümü enteresandır mesela… Sanırım bu durum, İngiliz oyuncunun nasıl bu kadar komple bir orta saha oyuncusu olduğunu da açıklıyor.
Bu uygulamanın bir başka öncüsü Sven-Goran Eriksson da Goal’ün bu ayki sayısına konu olmuş. Eriksson, İtalya Serie A günlerinde hem sol kanat oyuncusu Mihajlovic’ten stoper, hem de golcü Mancini’den orta saha oyuncusu üretmişti. Bir başka dâhi Arsene Wenger de, kanat oyuncuları Henry’yi santrfor, Kolo Toure’yi de stoper olarak hediye etti dünya futboluna… Stoperken bir sezonda 30 gol atan bir forvete dönüşen Ali Gültiken’i, milli takımın santrforuyken iki sene defansın göbeğinde de başarıyla oynayan Ertuğrul Sağlam’ı gözümüzün önüne getirince, genç sporcuları bir mevkiye kanalize etmekten çok, farklı işler yaptırarak çok yönlüleştirmenin daha mantıklı olduğu anlaşılıyor.
Belki de Sabri çocuk yaşta bir miktar santrfor, Güiza biraz stoper oynasalardı, bugün futbol kariyerleri daha farklı gelişebilirdi. Şimdiki çocuklar çok daha akıllı, hocalar çok daha bilimsel, inanıyoruz ki 10 yıl sonra bu ülkede sağ bekler çok daha iyi top kullanabilecek, forvetler çok daha verimli pres yapabilecekler…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS