Geçtiğimiz cumartesi günü Kasımpaşalı Moritz’in santradan filelere gönderdiği/gol değeri kazanmayan top, esasında günümüz futbolunun önemli problemlerinden birini temsil ediyordu. Moritz orada futbol oynamak, canlılığı sürdürmek isteyen taraf… Rüştü (ve işbirlikçisi Ernst) ise oyunu durdurmak, bölmek uğraşında… “Futbol Oyun Kuralları Kitabı Kural 8”, başlama vuruşu yapılmadan önce “Hakem bir işaret verecektir” ve “Rakipler toptan 9,15 metre uzak olacaktır” dediği için Göçek, Moritz’in golünü geçersiz saydı. Ama kitaba uygun bu karar, oyunu durdurmak isteyen Rüştü’ye yardım, güzel futbola da ihanet anlamına geldi maalesef…
Benzer bir hadise, Nisan 2004’te penaltıdan attığı golün ardından kutlamayı uzatıp çizgisine dönmeyen Leverkusen kalecisi Butt’un başına gelmiş, Schalkeli Mike Hanke de Moritz benzeri bir aşırtma vuruş yapmıştı. Tek farkla: İnisiyatif kullanan Alman hakem golü verdi; futbol oynamak isteyen Schalkelileri ödüllendirip, vakitten çalan Leverkusenlıları cezalandırdı.
Düdüğümü bekle
Belki bu tarz goller 5 yılda bir oluyor, hakemin bu minik inisiyatifinden büyük zarar gelmez diye düşünüyorsanız, bir de şunun üstüne düşünün: Serbest atışlarda hakemin “Düdüğümü bekle” işareti… Serbest atış kullanacaksınız, oyunun doğası gereği rakibi hazırlıksız yakalayıp vuruş yapmak istiyorsunuz. Ama hakem “Düdüğümü bekle” diyerek göz göre göre 5 metreye baraj kurup vakit geçiren savunma oyuncularına yardımcı oluyor! Bizce hakemin “düdüğümü bekle” işareti anlamsız, katkısız, futbolun ruhuna ters. Tek bir durum dışında: Baraj yakınsa ve atışı kullanacak olan oyuncu, hakemden mesafeyi ayarlamasını istemiyorsa…
Bu noktada enteresan bir not: Arjantin Ligi’nde hakemler, barajdaki oyuncuların gelmesi gereken noktayı, kısa süre sonra gözden kaybolacak beyaz bir “frikik spreyi” ile çiziyorlar. Bu garip yöntem Avrupa’ya transfer olur mu bilmem, ama üstünde düşünmeye değebilir.
Gözüm üstünüzde!
Bu serbest atışların bir diğer akıl almaz tarafı da, hakemin oyunu durdurup, ceza alanı içindeki iki futbolcuyu “gözüm üstünüzde” işaretiyle uyarması… Ben vakit geçirmek isteyen bir savunma oyuncusu olsam, her serbest atışta ceza alanında rakibin beline dolanıp, hakemin bizi uyarmasını beklerim! Oysa hakem, didişen o iki adamı gözden kaçırmamak suretiyle oyunu durdurmasa, atışı yaptırsa; kusurlu hareket devam ediyorsa faul (veya penaltı) düdüğüyle oynamak isteyeni ödüllendirse daha mantıklı değil mi?
Sakatlık meselesi
Vakit geçirmek isteyen tarafın en büyük yardımcılarından biri de sakatlık oldu maalesef son dönemde. Oyuncu sakatlanıyor, 1 dakika boyunca yerde kıvranıyor, nihayet sedye geliyor ve kenara taşınıyor. Ama gariptir, sadece 5 saniye sonra onu taç çizgisi kenarında sapasağlam oyuna girmek için hazır durumda görüyorsunuz! Söz konusu sakat futbolcu ev sahibi takımdansa, taraftarın ıslıklarıyla hakemin baskı altına alınması da an meselesi oluyor. Hakem de çaresizce “gir” işaretini yapıyor bu oyuncuya. Oysa FIFA’nın sakatlanıp kenara gelen oyuncunun en azından bir sonraki düdüğe kadar içeri girememesini sağlayacak kural değişikliğini yapması lazım.
FIFA’nın kural kitabının hâlâ kusursuz ve modern olduğunu düşünenler varsa, bu yazıyı onlar için bir küçük soruyla bitirelim: “Eğer bir serbest vuruşta top doğrudan doğruya takımın kendi kalesine girerse, hakemin kararı ne olur?”. Yani örneğin Puyol kendi yarı alanında bir serbest atış kullanıyor, topu geri pas olarak kalecisi Valdes’e atıyor. Valdes topu ıskalıyor ve meşin yuvarlak ağlara gidiyor. Hakemin kararı ne olur?
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS