• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 11 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 7 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 6 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Ronaldinho kolaydı, Shaqiri zor

Ronaldinho kolaydı, Shaqiri zor
Uğur Meleke
Uğur Meleke
19 Ocak 2012

Ronaldinho, 4 yıl önce Fenerbahçe’nin gündemine gelmişti. Önceki sene aylarca Beşiktaş/Robinho flörtü konuşuldu. Nihayet geçtiğimiz hafta bu kez Galatasaray, Ronaldinho ile ilgilendi. 2008’de ve 2010’da da aynı düşüncedeydim, bugün düşüncem çok daha kuvvetlendi: Bu transferlerde artık masada güçlü olan taraf yıldız futbolcu değil, İstanbul kulüpleri… Artık sorumuz, “Ronaldinho/Robinho, G.Saray’a/Beşiktaş’a gelir mi?” değil, “G.Saray/Beşiktaş, Ronaldinho’yu/Robinho’yu almalı mı?” diye olmalı.

Bu tezin dayanak noktası da basit… Avrupa’nın 4 büyük liginin elit takımlarının (yani ManU, Chelsea, Valencia, Bayern, Inter vs. sınıfının) ilgi alanının dışına çıkmış veya şansını oralarda deneyip başarısız olmuş oyuncunun önünde zaten çok sayıda cazip seçenek yok. Bu liglerin orta sınıf takımlarının bütçeleri kısıtlıdır, cazip maaşlar ödemezler; üstelik Avrupa kupalarına gitme şansları da zayıftır. O yüzden Ronaldinho’ya/Robinho’ya veya Eto’o’ya, Wigan-Nürnberg-Siena grubu genelde cazip gelmez; yıllarca belli bir düzeyde mücadele ettikten sonra rotaları orta sınıfa dönmez.

Bu durumda önlerinde birkaç seçenek kalır: Asya (BAE, Katar) kulüpleri çok para öderler, ama Avrupa televizyonları maçlarını yayınlamaz. Dolayısıyla ulusal takımı da, büyük turnuvaları da unutmak zorunda kalırsın. Brezilyalılar’ın kendi ülkelerine dönme nedeni de genelde ulusal takımın dikkat çemberi içinde kalmak oluyor; ama tabii Asya’dakinin beşte biri maaşa razı olarak!

ABD’de (özellikle batıda) hem iyi para kazanır, hem güzel iklimlerde/modern kentlerde yaşarsınız. Ama Avrupalılar’ın uyuduğu saatlerde top oynadığınız için orada da unutulma riskiniz yüksek. Üstelik 7-10 saat farkı; 10-15 saatlik uçuş mesafeleri nedeniyle ailenizle/25 yıldır alıştığınız hayatla temasınız kesilme noktasına gelir.

Asya ve Amerika’ya nazaran yine en makul tercih Avrupa’dır. Ama Avrupa’da da (Yunanistan’daki büyük ekonomik kriz sonrası) beş büyük ligden ayrılan iyi oyuncuları istihdam edebilecek ekonomik güç sadece Rusya ve Türkiye’de kalmıştır. Ancak Rusya’nın sert iklimi, uzun kış tatili, zorlu uçak seyahatleri göz önüne alınınca İstanbul tüm bu seçeneklerin yanında cennet misali kalmaktadır.

Harika bir şehir… Tüm Avrupa’ya 2-4 saatlik uçuş mesafesi… Yalnızca 1-2 saat farkı… Şampiyonluk ve Avrupa kupaları yarışı… İyi maaş, düşük vergi… Tüm bunları yan yana koyduğunuzda İstanbul takımlarının transfer masalarında neden kuvvetli olması gerektiği anlaşılıyor zaten.

Ama Shaqiri meselesi biraz daha farklı. Türkiye klasmanına yakın bir ligde yeni parlayan bir oyuncunun hedefinin 4 büyük ligin devleri olması çok doğal. Hele Shaqiri’ye Bayern’in, Inter’in filan ilgisi ciddiyse (ki Bayern ilgisinin ciddi olduğunu Orhan Uluca’dan öğrendik); bu oyuncunun (kulübünün dayatması dışında bir nedenle) İstanbul’a gelmesini beklemek çok mantıklı değil.

İstanbul takımları tabii ki İsviçre’den, Belçika’dan, Hırvatistan’dan Shaqirileri, Yattaraları bulmaya çalışmalı. Ama Yobo, Niang, Melo, Muslera, Quaresma, Zago gibi 5 büyük ligde denemiş/başarmış/rüştünü ispatlamış adamların da Türkiye performansları ortada. İstanbul şehri, bu adamlar için ciddi bir cazibe merkezi. Öyleyse bu avantajın da farkında olmak lazım…

Related Items
Yorumları Görüntüle (1)

Yorum Sayısı : 1

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
19 Ocak 2012
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Bir taç atışı bile derbinin sonucunu değiştirebilir

    Galatasaray açık oyunda ligin en az gol yiyen takımı, Beşiktaş ise ligin kader adamlarından Aboubakar sayesinde taç...

    Uğur Meleke 17 Ocak 2021
  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021
  • Devamı
    Fenerbahçe 40 maçın ancak 5’ini böyle oynayabilir

    Bence önceki günkü tartışmada haklı olan taraf Çağdaş Atan. Çünkü ligde Fenerbahçe’ye karşı yüzde 60-65 topla oynama...

    Uğur Meleke 9 Ocak 2021
  • Devamı
    Beyaz formalıları bir ara Bayern Münih zannettim!

    Dün ilk 45 dakikada Fenerbahçe yalnızca 70 isabetli pas yaptı. Alanya yüzde 73 topla oynadı, paslarda 262-70,...

    Uğur Meleke 8 Ocak 2021
  • Devamı
    Bu filmi Beşiktaş ve Fenerbahçe de görmüştü

    Yeşil beyazlı ekip F.Bahçe ve Beşiktaş’tan sonra G.Saray’ı da devirdi. Konyaspor’un ligde 6 galibiyeti var; üçü Beşiktaş,...

    Uğur Meleke 6 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Gazetem Milliyet
Yüzde 3