Almanya’nın bence yeni nesildeki en büyük yıldızı, bu Dünya Kupası’na gelse adından en fazla söz ettirecek ismi Reus, Brezilya’da yok. Çünkü genç oyuncu, turnuva öncesi oynanan Ermenistan hazırlık maçında yaşadığı feci sakatlık sonrası 3 aylık tedavi sürecinde şimdi.
Tamam Falcao’nun zaten aylardır süren ciddi bir sakatlığı vardı. Thiago’nun da öyle. Ribery’nin durumu karışıktı. Ama Reus’un sakatlığı hiç öyle “şanssızlık” kapsamında konuşulup atlanabilecek türden değil bence.
Almanya Milli Takımı adeta bir kulüp takımı hüviyetinde… Löw, 2006’daki yardımcılığını da sayarsak tam 5 turnuvadır görevde. Podolski, Schweinsteiger ve Lahm’ın 6, Mertesacker’ın 5, Özil, Müller, Khedira gibilerinin bile üçüncü büyük turnuvası bu. Birbirlerini biliyorlar, takımı biliyorlar, ne oynayacaklarını biliyorlar. Öyleyse turnuva öncesi Ermenistan gibi, Kamerun gibi zayıf rakiplerle hazırlık müsabakası oynamanın ne gibi bir faydası var ki Almanya’ya? Bu maçlara rakiplerin çok daha yüksek motivasyonla, FIFA puanı isteğiyle, kendini gösterme arzusuyla çıktığı ortada. Almanya ise Ermenistan’la oynayarak ne kazanıyor ki?
İlla hazırlık maçı oynayacaksanız, İtalya’nın yaptığı gibi, kendi antrenman sahanızda, gayrıresmi biçimde, puansız bir şekilde Fluminense gibi kulüp takımlarıyla hafif müsabakalar oynamak mantıklı olabilir. Ama okuyucumuz Burak Ünal’ın yazdığı gibi, böyle 4 yıl beklenen büyük turnuvalar öncesi Reus’u bir Ermenistan hazırlık maçında pisi pisine yitirmek hiç akıllıca durmuyor…
Sahi bugün Löw’ün seçim şansı olsa, Ermenistan’ı 6-1 yenmiş olmayı mı, yoksa Reus’un elinde olmasını mı tercih ederdi? Sizce?
++++++++++++++
Benzema’nın golü
Fransa-Honduras maçında Benzema’nın çerçeveye yönlendirdiği ama Honduras kalecisinin son teması yaparak kayıtlara geçirdiği golün ardından aynı tartışma yine alevlendi: Bu gol, Benzema’ya mı yoksa Valladares’e mi yazılmalıydı?
Bu konu, uzun yıllardır sporun başını ağrıtan netameli bir mevzu… Mesela basketbolda kendi potanıza attığınız sayı asla size yazılmaz, NBA en yakındaki hücum oyuncusuna, FIBA ise rakip kaptana kaydeder. Buz hokeyindeyse paka en son değen hücum oyuncusu golün sahibidir.
Futbolda geçmişi ta 1888 yılına kadar dayanan “kendi kalesine gol” çok fazla önemsenmemiş, FIFA kural kitabına yazılmaya değer bulunmamış gri bir alan… Bu karar uzun bir süre hakemin inisiyatifine bırakılmış, ardından birkaç kriterle hakemin takdir alanı daraltılmış. Benzema’nın golünde de o kriterlerden biri devreye girdi zaten: “Benzema’nın vurduğu, direkten sekip gelen topun istikameti kale değildi. Hiç kimse dokunmasa idi gol olmayacaktı. Valladares topa dokunarak meşin yuvarlağı kaleye yönlendirdiği için sayı Honduras kalecisine yazıldı”
Marcelo ve Kolasinac’ın Hırvatistan ve Arjantin adına kaydettikleri gollerde de durum benzerdi. Kaleye gitmeyen toplar, savunma oyuncuları sayesinde kaleye yöneldi. O yüzden de, içimize sinse de sinmese de bu goller kayıtlarda olmayacak onyıllar sonra…
Benim bu konudaki fikrimse, aynen buz hokeyinde olduğu gibi golün topa son temas eden hücum oyuncusuna yazılması. Tabii eğer golü atan savunmacıdan önce topa son değen kişi, bir hücum oyuncusu ise…
++++++++++++++
U17’de Ocak doğumlular konusu
Önceki hafta, Malta’daki 17 yaş altı Avrupa Şampiyonası’na katılan takımımızda 8 tane Ocak doğumlu oyuncu olması konusuna değinmiştik. Bu konu aslında son 10 yıl içinde 2-3 kez değindiğimiz ama bizim kanayan yaramız olmayı sürdüren bir mesele…
Okur dostlarımızdan güzel itirazlar geldi. En güçlü itiraz, Gladwell’ın Outliers’ında da değindiği, altyapılarda Ocak 2004 doğumlu çocuğun Aralık 2004 doğumluya karşı sağladığı fiziksel üstünlükle rakibini elemesi konusu. Doğal olarak bugün altyapıda 126 aylık çocuk, 115 aylık çocuktan yüzde 10 daha fazla gelişmiş oluyor ve bu ona haksız bir üstünlük şansı tanıyor. Bu üstünlüğü yıllarca sürdüren çocuk, alt yaş grubu milli takımlarına da daha kolay girme şansı yakalıyor.
Kesinlikle haklı bir itiraz, dikkate değer bir faktör. Ama en güçlü faktör değil. Çünkü bu durum en güçlü faktör olsaydı, turnuvaya bizle beraber katılan diğer ülkelerde de bu etkiyi hafif de olsa hissederdik. Oysa katılımcılardan Hollanda’da 1, İngiltere ve Portekiz’de 2, İsviçre’de ise 3 Ocak doğumlu vardı maalesef…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS