Belki klişe olacak ama hatırlamakta fayda var: Futbolda da “değişmeyen tek şey değişim”… Sadece son 10 yılda futbolda üç kez baskın anlayış değişti: 2000’lerin başında Mourinho’nun Chelsea’si ve Rehhagel’in Yunanistan’ı bütün maçlarını 1-0 kazanınca yeni yüzyılın anlayışı bu sanmıştık… Sonra bir Barcelona-İspanya rüzgarı esti, maç başına 1000 pas yaptılar, artık herkes onlara özenecek zannettik. Sene 2014, Borussia-Bayern’in çıkışlarının da etkisiyle Dünya Kupası’nda yeni eğilim, kazanılan topla 3-4 pasta gole gitmek… İngiltere böyle oynadı, İtalya böyle oynadı. Hollanda böyle oynuyor, Brezilya bile böyle oynuyor. O yüzden birileri kalkıp Alman ekolü, Hollanda ekolü filan diyince çok komik duruma düşüyor. Çünkü o ekol dediğinizin ömrü 5 yıl sürmüyor!
Kabul edelim, önceki gün Brezilya 1-0’ı bulunca kalesinin önüne otobüs çekmişti. Dün koskoca Hollanda da 50’nci dakikaya kadar hiçbirşey yapmadı, sadece kontra atak fırsatı bekledi. 50’nci dakikada Giovani’nin attığı gol Meksika’nın kaleye sekizinci şutuydu ve o ana kadar Hollanda’nın tek bir isabetli vuruşu yoktu. Van Gaal’in takımı 50’de golü yedikten sonra futbol oynamayı hatırladı ve Proença’nın yardımıyla çeyrek finale çıktılar.
Meksika elense de, Herrera’nın 1 yılda yaptığı küçük çaplı devrime her zaman saygı duyacaklar… 10 eleme maçında sadece 2 kez kazanmış, bir yılda 4 teknik direktör değiştirip dibe vurmuş milli takımı elektroşokla kendine getirdi. Yeni Zelanda play-off maçlarına hiçbir lejyoneri çağırmadı, sadece yerel ligden kurduğu takımla Dünya Kupası’na geldi. Dün de 11’de 7 tane Meksika Ligi oyuncusu oynadı, ikinci tura bu takımı Javi Hernandez, Aquino gibi global yıldızlar değil Peralta, Marquez, Layun gibi yerel oyuncular getirdi. Zaten son 10 dakikayı bitirememe nedenleri de uluslararası tecrübe eksikliği idi.
Maçın damakta acı tat bırakan tarafı ise neticeyi hakemin belirlemesi oldu. UEFA’nın en gözde hakemi Proença, ilk yarıda Robben’in hak ettiği bir penaltıyı çalmadı. İkinci devrede yine Robben’in aynı pozisyonda iki aldatma girişimini sarı kartla cezalandırmadı. Sonunda da o pozisyonun etkisinde kalıp ucuz bir penaltıya hükmetti. Bence Proença’nın bu yönetiminden sonra Dünya Kupası’na veda etmesi gerek. Dün geceden sonra Özbek Irmatov’un, Amerikalı Geiger’in ve Türk Çakır’ın yarı final/final şanslarının arttığını düşünüyorum ben.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS