Platini’nin Devler Ligi ön elemelerini “şampiyonlar” ve “şampiyon olmayanlar” diye ayırmasının faturasını Türkiye, Hollanda, Ukrayna gibi baş altı ülkeler ödüyor. “Şampiyonlar Ligi’nde daha fazla şampiyon” sloganıyla yola çıkan Platini, 4 büyük futbol ülkesine hiç dokunamadı, orta sınıfınsa iki takımla gruplara kalmasının önünü kesti. Elemeye giren 20 takım içinde 9’uncu sırada olan Fenerbahçe’nin seri başı olamayıp Arsenal gibi bir devi çekmesinin tek nedeni, bu saçma format değişikliği…
Arsenal, Devler Ligi’nde son 15 sezonun tamamında olan 3 takımdan biri (Real ve Manchester’la birlikte)… Kulübün mevcut UEFA katsayısı, Fenerbahçe’yle Galatasaray’ın toplamından bile fazla. Tarihinde Şampiyonlar Ligi ön eleme turlarına gelip gruplara girmeden geri dönmüşlüğü yok. Tabii ki böyle devasa bir tecrübenin karşısına kurada hangi takım çıkarsa çıksın favori Londra ekibidir; rakip her kim olursa olsun gruplara girmesi sürprizdir, bütün dünyada bir numaralı spor haberidir…
Ancak tabii ki futbolda her sonuç mümkün, üstelik de son 15 senesini çok yakından izlediğimiz Arsenal’in bu yılki form durumunun 15 yıl içindeki en kötülerden biri olduğunu göz önüne alırsak… Wenger’in kontratı bu sene sonunda bitiyor ve taraftar transfer döneminde yine sadece bir yirmilik oyuncunun (Sanogo’nun) Londra’ya getirilmiş olmasından son derece rahatsız. Belki de gelecek Mayıs, Wenger’in 17 yıllık Londra kariyerinin sonu olacak ve hatta bahisçiler şimdiden Arsenal’in yeni menajeri için tahtalarını açmış durumdalar (Favoriler Klopp, Laudrup ve Clarke)… Londra’da tablo böyleyken geçen yılın Avrupa Ligi yarı finalisti Fenerbahçe’nin 21 Ağustos’ta Kadıköy’deki maçta Lazio veya Benfica kontrol oyununu tekrarlaması ve başarı elde etmesi, Yanal’ın bir numaralı hedefi olmalı…
Orta sahaları hızlı, savunmaları yavaş
Bu yılki Arteta’lı, Ramsey’li, Wilshere’li ve Cazorla’lı Arsenal orta sahası, belki de dünyanın en yetenekli gruplarından biri. Kenarlarda Walcott ve Oxlade’in de katılımıyla topu olağanüstü hızlı çeviriyorlar, çok akışkan bir futbol oynuyorlar. Top onlardayken süratlerine aldanmamak, kahramanlığa soyunmamak, sarı-lacivertlilerin son dönemde çok yaptığı gibi pozisyon yitirmemek gerek. Fenerbahçe savunmasının önündeki 12 günde en önemli çalışması, pozisyon kaybetmeme üstüne olacaktır sanırım.
Ama top Fenerbahçe’deyken bu grubun da savunma dörtlüsünün de aynı süratte defans yaptığını söylemek güç. Sakat Vermaelen, bu maçlara büyük ihtimalle yetişemeyeceğine göre Wenger’in savunmada ağır Mertesacker’den başka bir şansı yok. Ve bu Mertesacker’i çabuk Sow, pekala zor durumlara düşürebilir.
Suarez vakit kaybettirdi
Takımın bir başka problemli bölgesi de santrfor pozisyonu. Ne Giroud, ne Sanogo (ne de Podolski) bu takımın kalite ayarında değiller; Suarez’i çok uzun zaman bekledikleri için de başka iyi bir santrforu Emirates’e getiremediler. Eğer Gökhan-Egemen iyileşir ve F.Bahçe Londra’ya geçen yılki ideal savunması (+Alves enjeksiyonu) ile giderse, Arsenal santrforlarına karşı şansları bir derece daha fazla olabilir.
Trabzon’un kupayı kaybetmesi hayırlı oldu
Trabzonsporlular iki ay önce Türkiye Kupası’nı yitirdiklerinde tabii ki çok üzüldüler ama bugünkü tabloda o şerde de bir hayır olduğu ortaya çıktı bir bakıma… Kupayı kazansalar şu anda sezonun ilk resmi maçına çok daha tedirgin çıkacakken, şimdi 4 resmi müsabaka oynayıp hiç kaybetmemenin olağanüstü özgüvenine sahipler. Bu 4 maçta Henrique, Volkan, Abdülkadir, Aykut, Malouda gibi isimlerin de moral bulması cabası. Trabzon, ikinci ön eleme turunda 80 takım içinde 80’nci sıradaki Derry City’yi çekmişti, bu kez de 62 takım içinde 62’nciyi bularak bu sene kura konusunda da çok şanslı olduğunu gösterdi.
Beşiktaş da (Türk futbolseverlerin Trömso hatıraları olumlu olmasa da) fena olmayan bir kura çekti. Rus Kuban, Yunan Atromitos, Çek Liberec, İsviçreli Grashoppers gibi rakiplere nispeten Trömso çok daha iyi bir seçim. Üçüncü ön eleme turunda Lüksemburg temsilcisini ancak penaltılarla eleyen Norveçliler’in Beşiktaş’a karşı şansı olması düşünülemez.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS