Dakika 47… Fenerbahçe orta yuvarlak yakınından bir serbest atış kullanıyor. Topun başına Bekir geliyor, 8 Fenerbahçeli rakip ceza alanına kümelenmiş, bir tek Alves arkada. Bekir topu ceza yayı üstüne şişiriyor, çok kolay bir biçimde dönen ve kontra atağa dönüşen top Gekas’ın ikinci golü olarak tabelaya yazılıyor.
Daha 47’nci dakikada orta sahadan kazanılan bir duran topu Bekir’in şişirmesinin ne anlamı olabilir ki? Bekir harika mı frikik kullanır? Hayır. Akhisar savunması hava toplarında kolay mı mağlup olur? Hayır… O topun yaydan dönme ve kontraya dönüşme ihtimali bu kadar mı zayıf? Ya da dönen topu Bruno Alves’in yakalayacağına çok mu eminsiniz? Değilsiniz. Zaten bu konuya maç öncesi hiç kafa yormadığınız, 10 dakika sonra bire bir aynı sahneyi bir kez daha yaşamanızdan da anlaşılıyor. 57’de adeta ikinci golün tekrarı gibi bir topu, Mert kalesinden çıkıp aldı Gekas’ın ayağından…
Aslında Fenerbahçe’nin sahadaki plansızlığı dizilişinden de anlaşılıyor: Takım klasik 4-3-3 dizilmiş. Diego aynı hat üstünde oynayan orta üçlünün sağında. Yani tam olarak Raul Meireles’in pozisyonunda. Eğer Diego’yu bu pozisyonda düşünüyorsanız zaten Meireles ya da Emre iyileştiğinde formayı ondan alırlar. Çünkü bu rol, dayanıklılık gerektirir, devamlılık gerektirir, atletik kapasite gerektirir. Diego’nun kendini göstermesi için rakip kaleye yakın olması gerek. Rakip kaleye yakın rolleriniz doluysa, kenarda oturması gerek. Sırası geldiğinde sol açığa-sağ açığa alternatif olarak oyuna girmesi gerek. 15 dakikanın-20 dakikanın değerini bilmesi gerek. Nasıl Wolfsburg’da Arnold oynamaya başladığında Diego sağ açığa kaydıysa; nasıl Atletico’da o 15 dakikayı beklediyse, Fenerbahçe’de de beklemesi gerek. Diego illa oynayacak diye iki yıllık oturmuş düzeninizi yerle bir etmek de plansızlığını itirafı, plansızlığın iflası zaten…
Dün Fenerbahçe en doğru adamlar ve en doğru dizilişle sahaya çıksa da kaybedebilirdi tabii ki. Ama plansız görüntüleriyle lider Akhisar’ın işini kolaylaştırdılar sadece. Kral Gekas çok daha rahat buldu boşlukları. 12 Kasım’da Brezilya’ya karşı Türkiye’nin 10 numaralı formasını giymesini çok istediğim Bilalinho çok daha rahat yönetti oyunu. Nasıl Fransız futbolunun 25’inde barmenken 30’unda milli takıma seçilen Savidan efsanesi varsa, nasıl İngilizlerin Rickie Lambert’ı varsa, bizim efsanemiz olmaya da Bilal adaydır bence. Gönülden tebrikler Bilalinho’ya ve yürekli arkadaşlarına.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS