• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 26 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 25 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 24 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 23 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 20 Mayıs 2022
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Penaltınız mı verilmedi şu hayatta?

Penaltınız mı verilmedi şu hayatta?
Uğur Meleke
13 Mart 2014

Geçtiğimiz pazar, saat 17:15 suları… Antalya-Rize maçının 60’ıncı dakikası oynanıyor…
Rizeliler 1-0 mağluplar ve Viera ile sağ kanattan etkili bir pozisyon buldular. Fildişili oyuncu, ceza alanına sağ çaprazdan girdikten sonra Giray’ın müdahalesiyle yerde kaldı ve Rizeliler canhıraş bir şekilde penaltı itirazında bulundular. Sonuç olumsuzdu. Rizeli futbolcuların ve teknik kadronun itirazı sonuçsuz kaldı, Cüneyt Çakır penaltıyı vermedi.

Düşünün, kümede kalma yarışı yaptığınız rakibinizin 3 puan gerisindesiniz. 1-0 da mağlupsunuz. Maçın bitimine yarım saat kalmış, bu noktada bir de penaltınız verilmemiş. Müsabaka bu şekilde biterse, 6 puan geriye düşecek ve psikolojik olarak çok önemli bir eşikte tıkanmış kalmış olacaksınız.

Tıkanıp kalmadılar… Oynamaya devam ettiler ve sadece 4 dakika içinde 2 gol buldular… Maçı 2-1 kazandılar, Antalya’yla puanları eşitlediler ve kümede kalma yolunda dev bir adım attılar.

Benim de, Kweuke iki golü attıktan hemen sonra, yani saat 17:20 sularında aklıma gelen soru şuydu: Eğer Çakır, o penaltıyı vermiş olsaydı; Rize daha sonra acaba bu pozisyonları/bu golleri bulabilecek miydi? Zira diğer senaryoda, Viera’nın düştüğü pozisyonun ardından penaltı atılacak (belki gol olacak, belki olmayacak), olursa santra yapılacak, doğal olarak başka pozisyonlar gelişecek, oyun başka türlü akacak ve belki bambaşka bir senaryoya bürünecekti. Belki 1-1 bitecekti maç… Belki penaltı kaçacak, Rize daha da demoralize olup 2-0 kaybedecekti. Belki de 5-1 kazanacaklardı, bilemiyoruz…

Ama bildiğimiz şu: Futbol fena halde hayata benzer… Kaos(kargaşa) kuramının söylediği gibi, karmaşık bir sistemde başlangıçta yapılan ufak bir değişiklik, neticede sizi öngörülemez bambaşka sonuçlara götürebilir. Meşhur “kelebek etkisi” örneğinde olduğu gibi, Amazon ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması, yıllar sonra Amerika’da bir kasırga kopmasına neden olabilir.

Yani Antalya’da, saat 17:15’te Viera yere düştüğünde o penaltı verilse, 17:17’de Kweuke’ye o pas gelmeyecekti işte. Bambaşka gelişecekti müsabaka… Bırakalım şu pozisyon penaltıydı ya da o proje, şu para benim hakkımdı diye sızlanmayı da… Akışına bırakalım hayatı… Belki size hak ettiğiniz bir penaltı düdüğü çalınmamıştır da bugün, arkasında iki hak edilmiş gol saklıyordur hayat. Kim bilir?

++++++++++

Deplasman fobisi (mi?)

Memleket mutsuz. Futbol tatsız. Bu şartlarda futbol yazmak inanın çok zor. O yüzden, sıkılmazsanız, biraz daha matematik sohbeti yapalım bugün…

Son dönemde hepimizin diline pelesenk olmuş bir cümle: Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin, X takımın, Y takımın deplasman fobisi… Gerçekten de bu yıl sahalarında 32’şer puan toplayan F.Bahçe ve G.Saray’ın deplasman performansları içerinin yarısı seviyesinde (19 ve 16)… Ve herkes bunun gerekçesini bulmaya çalışıyor.

Tabii ki bu performans farklılığının birden fazla sebebi var, tek bir gerekçeyle açıklanamayacak kadar komplike bir problem bu. Ama bilimsellikten yola çıkarsak, bu problemin çok da anlaşılmaz olmadığını fark edeceğiz.

BİRİNCİ GERÇEK: Şu anda Avrupa’nın 5 büyük liginde mücadele eden 98 takımın sadece 11’inin deplasman performansı iç saha performansından üstün. İtalya’da 20 takımın 20’si, İspanya’da ve Fransa’da 19’u, Almanya’da 18 takımın 16’sı içeride daha başarılı. Türkiye’de de durum benzer: Kasımpaşa ve Antalya dışında 16 takım içeride daha başarılı. Yani zaten sporun doğası gereği, tribün avantajı, kent alışkanlığı, saha alışkanlığı gibi nedenlerle dünya üzerindeki her 100 takımın 90’ı iç sahada daha başarılı.

İKİNCİ GERÇEK: Şampiyonluk yarışı yapıyorsanız, iç sahada hemen hemen bütün maçları kazanıyorsunuz demektir. Dışarıda da içerideki kadar başarılı olmak demek, çok çok iyi bir takım olmak demek. Ligin her sezonunda böyle çok çok iyi performanslar çıkmaz zaten. Mesela GS’97 kadar iyiyseniz içeride-dışarıda dengeli (40-42) toplayabiliyorsunuz ancak. Ya da FB’96 gibi (43-41) veya BJK’03 gibi (45-40)…
Böyle performanslar da 5 yılda-10 yılda bir oluyor zaten. Her sene olmuyor.

ÜÇÜNCÜ GERÇEK: Bu sezon İngiltere’de 4 takım (Che, City, Ars, Liv) maç başına 2 puan ortalamayı geçmiş. İspanya’da bu sayı 3 (Real, Atl, Barça). İtalya’da da (Juve, Roma, Napoli)… Türkiye’deyse yalnızca bir takım (FB) iki puan ortalamasının üstünde.

Zaten içeride 3, dışarıda 1 kazanıyorsanız; maç başına 2 puan ortalama yapar. Bizim ligimizde maç başına 2 puan ortalamayı tek bir takım, o da az farkla geçebiliyorsa, bu yıl bu ligde olağanüstü bir ekip (yani 96 FB’si, 2003 BJK’si veya 97 GS’si) yok demektir. Öyleyse bu yıl herhangi bir şampiyonluk adayının iç saha-dış saha dengeli puan toplamasını beklemek hayalcilik sayılır.

SONUÇ: 40 yapar!
PARDON, GERÇEK SONUÇ: Çok iyiysen, 10 üstünden 9’luk takımsan, içeride dışarıda kazanırsın… Sadece iyiysen, 10 üstünden 7’lik-8’lik takımsan, dışarıda sürekli kazanmaya gücün yetmez. Basit gerçek bu.

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
13 Mart 2014
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Yeni TFF Başkanı’na mektuplar (3): Passolig nedir, ne işe yarar?

    25 Ekim 2009’da İstanbul’da Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan derbi maçında tribünlerden atılan sert bir cisim, yardımcı...

    Uğur Meleke 26 Mayıs 2022
  • Devamı
    2021-22 Süper Lig kaleciler sezonu

    Gomez, Sörloth ya da Gomis gibi parlak bir santrfor performansı çıkmayınca sıralamayı kaleciler belirledi. Süper Lig’in 64’üncü...

    Uğur Meleke 24 Mayıs 2022
  • Devamı
    2022 yaz kampının ilk hazırlık maçı

    İki takım için de yeni sezonun ilk hazırlık maçı gibi ele alınacak bir müsabakaydı bu. Malatyaspor birkaç...

    Uğur Meleke 22 Mayıs 2022
  • Devamı
    Sahada ne yaptığını bilen bir takım vardı

    Bu sezon Avrupa Ligi’nde gruplardan itibaren mücadele eden takımlar bütçelerine göre sıralandıklarında Eintracht Frankfurt kendine ancak 16’ncı...

    Uğur Meleke 21 Mayıs 2022
  • Devamı
    Galatasaray planlarını ‘2 soyguncu’ üzerine kurmalı

    B.Münih’teki Robben ve Ribery etkisini G.Saray’da Yunus-Kerem yaratabilir. Bayern Münih yönetimi, 2007 yazında Ribery’yi, 2009 yazında da...

    Uğur Meleke 17 Mayıs 2022
  • Devamı
    İyi futbol iyi futbolcuyla oynanıyor

    Futbolun gerçeğini Fenerbahçe – Karagümrük maçında hepimiz bir kez daha gördük. Futbolun en ilkel gerçeklerinden biri şudur:...

    Uğur Meleke 16 Mayıs 2022
  • Devamı
    Yeni TFF Başkanı’na mektuplar (2)

    Seçimde 5-10 bin delegenin oy hakkı olsa daha doğru olmaz mı? 16 Haziran’da Türk futbolunun yeni patronu...

    Uğur Meleke 13 Mayıs 2022
  • Devamı
    Hürriyet Futbol Konseyi, 11 Mayıs 2022

    Hürriyet Futbol Konseyi’nde Mehmet Arslan, Uğur Meleke ve Güntekin Onay, haftanın gelişmelerini değerlendirdi. SORU 1) Derbide kazanan...

    Uğur Meleke 11 Mayıs 2022

Copyright © 1999 Meleke.com

Durdurun futbolu, inecek var!
Tutku var, tecrübe yok