• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 11 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 7 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 6 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Olimpiyata hazırız, savaşa değil

Olimpiyata hazırız, savaşa değil
Uğur Meleke
Uğur Meleke
12 Eylül 2013

Olimpiyat çift şeritli bir yol: Bir spor kültürü inşa edip olimpiyata aday olabildiğiniz gibi, aday olarak bir spor kültürü geliştirme şansınız da var. O yüzden bence olimpiyat organizasyonunda kaybeden yok: Evet, IOC’nin seçtiği kent, organizasyonu gururla düzenliyor ama seçmedikleri de olimpiyat düzenleyecek tesislere, spor politikasına ve olimpizm duygusuna sahip olmayı öğreniyor, gelişiyor, mesafe kat ediyor.

Biz de 20 yıllık olimpiyat serüvenimizde çok mesafe kat ettik, IOC üyelerinin en az 49’u da bu mesafeyi bize çeşitli turlarda verdikleri oylarla onayladılar. Bize bu yarışta ikincilik gururunu yaşatan yetkili ve gönüllülere teşekkürü bir borç biliriz.

Kaybetmeyi bilmek
Zaten günün sonunda bizi üzen yarışta ikinci olmak değil, ikinciliği kabullenme konusunda gösteremediğimiz olgunluk. Kaybettiğimiz Japonlar’ın dünyanın en güzel kaybedeni olması da mevzuyu daha da ironikleştiriyor! Bir Japon geleneği olan sumo güreşi müsabakası izlediğinizde, eğer kuralları bilmiyorsanız maçın sonunda kimin kazandığını kimin kaybettiğini anlayamazsınız. Kazanırken öyle saygılı, kaybederken öyle olgundur bu Japon dostlarımız. Bizse maalesef Bakan düzeyinde “kına yakın” veya “biz alamadık, siz aldınız mı” olgunluğunda karşıladık mağlubiyeti… Yazık…

Sportif başarı
Üstelik bu yarışta ikinciliğin gurur verici olduğunu gösteren o kadar çok faktör var ki! Şu ana kadar yaz olimpiyatlarını düzenleme hakkı kazanan yalnızca 19 ülke var, bunların (çeşitli siyasi travmalardan geçen Çin ve Kore dışında) 17’sinin olimpiyat katılım sayısı yani olimpik tarihi bizden fazla. Yine aynı 19 ülke içinde (Meksika dışında) 18’inin madalya sayısı da bizim üstümüzde. Yani belli ki Olimpiyat Komitesi tarih boyunca organizasyon reyini yalnızca kent güzelliğine göre vermemiş, birinci önceliği olimpiyat tecrübesi ve sportif başarı olmuş (Türk kamuoyunun bir türlü beğenemediği Japonya’nın olimpiyat madalyası sayısı 398, Türkiye’ninse 88…)

Zaten üç aday şehrin tanıtım filmleri incelendiğinde Japonya’nın nerdeyse bütünüyle, İspanya’nın da yarı yarıya spor tarihini ve sporcularını gösterdiğini, bizimse kent tanıtımıyla insanları etkilemeye çalıştığımızı gözlemliyoruz. Gerçi itiraf etmek gerekirse bu filme koyacak ne sporumuz kaldı ne sporcumuz: Bir kısmı ırkçı, bir kısmı dopingci çıkmış milli gururlarımızı(!) göstermekten çok gizlemeye çalışmamız doğal herhalde!

Kent tanıtımı
Spor ya da sporcu olmayınca ağırlığı kent tanıtımına vermişiz ama İstanbul tarifinde de yıllardır “iki kıtayı bağlama” esprisine takılıp kalmışız! Filmimizin başrolünde börekler-çörekler, güzel kızlar-çocuklar ve deniz dışında yine iki kıta bağlama tabelası başrolde, iki eski ve basit tabela… Madem bütün tanıtım filmlerimizin başrolünde bu iki tabela oynayacak, bari onları yenileyip elektronik filan yapsaydık ya! Bir de şunu merak etmeden duramıyorum: Eğer bir gün bir organizasyon yarışında karşımıza iki kıtayı bağlayan bir Kazak, bir Rus veya bir Mısır şehri çıkarsa başka hangi argümanı geliştireceğiz Allah aşkına? İstanbul’un tek özelliği iki kıtayı bağlamak mı sahiden?

Tabii ecnebilerden gizlemeye çalıştığımız gerçeği bu kentte yaşayanlar açıkça biliyorlar: Kamera o tabelalardan 30 derece içeri kayarsa köprünün üstünde çilekeş bir trafik var. Her gün 3,5 milyon aracın yola çıktığı, her güneş doğuşunda da bine yakın yeni aracın trafiğe katıldığı bir kentte yaşıyoruz biz. Tanıtım filmindeki o trafik yok tabii, deniz var bolca. Ama o denizde de ulaşım imkânı yok denecek kadar az. Mesela Beşiktaş’tan vapura binip Bakırköy’e gidemezsiniz bu kentte. Kadıköy’den deniz otobüsüyle Pendik’e ulaşamazsınız. Denizi sadece kıta değiştirecekseniz kullanabilirsiniz, ya da şanslıysanız, sabahın köründe tek bir seferi yakalayabilirseniz Kabataş’tan İstinye’ye filan gitmek mümkün. Aksi takdirde trafiğe mahkumsunuz. Ama bu kentte yaşayan 13 milyon insanın çektiği çile değil derdimiz tabii, dünyanın kalanını İstanbul’un harika bir şehir olduğuna inandırmak sadece…

Savaşa da hazırız, olimpiyata da…
İstanbul tanıtım filmimizle bu kentin harika bir yer olduğunu da dünyaya inandıracaktık belki ama maalesef savaş denen soğuk, ruhsuz ve kahpe gerçekle yüzleştik. Sayın Başbakan olimpiyata hazır olduğumuzu dünyaya haykırmadan 24 saat önce savaşa da hazır olduğumuzu iletmişti yeryüzüne. Bir kentin hem savaşa hem olimpiyata hazır olması nasıl bir çelişkidir Allah aşkına? Üstelik Başbakan, savaşa hazırız derken neyi kastetti ki sahi? Referandum yapılıp halka savaşa hazır olup olmadığı soruldu da ben mi duymadım acaba? Veya kimyasal silah kullanan muhataplarımıza karşı her eve gaz maskesi dağıtıldı da benim eve mi ulaşmadı sahi? Ben 70 milyonda bir sade vatandaş olarak savaşa hazır değilim Sayın Başbakan. Galiba hiçbir zaman da hazır olmayacağım. Arz ederim…

Related Items
Yorumları Görüntüle (7)

Yorum Sayısı : 7

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
12 Eylül 2013
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021
  • Devamı
    Fenerbahçe 40 maçın ancak 5’ini böyle oynayabilir

    Bence önceki günkü tartışmada haklı olan taraf Çağdaş Atan. Çünkü ligde Fenerbahçe’ye karşı yüzde 60-65 topla oynama...

    Uğur Meleke 9 Ocak 2021
  • Devamı
    Beyaz formalıları bir ara Bayern Münih zannettim!

    Dün ilk 45 dakikada Fenerbahçe yalnızca 70 isabetli pas yaptı. Alanya yüzde 73 topla oynadı, paslarda 262-70,...

    Uğur Meleke 8 Ocak 2021
  • Devamı
    Bu filmi Beşiktaş ve Fenerbahçe de görmüştü

    Yeşil beyazlı ekip F.Bahçe ve Beşiktaş’tan sonra G.Saray’ı da devirdi. Konyaspor’un ligde 6 galibiyeti var; üçü Beşiktaş,...

    Uğur Meleke 6 Ocak 2021
  • Devamı
    Sonuçlar santrfor seçimleriyle paralel gidiyor

    Bulut herhalde şundan emindir: Fenerbahçe’nin başlangıç santrforu Samatta veya Thiam olmalı. Bu yıl fikstürün bir engebeli, bir...

    Uğur Meleke 5 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Otobüse binmedik
Bruma hızlı düşünüyor