25’inci hafta itibariyle lig lideri Sivasspor’un yalnızca 50 puanı var. Bu durum devam eder, maç başına 2 puan ortalama tutturan takım ligi zirvede kapatırsa, sezon sonunda 68 puanlı bir şampiyonumuz olabilir. Bu da yeni bir rekor demek…
F.Bahçe’nin 70 puanla zirvede tamamladığı ve 3 puanlı sistemin en düşük puanlı şampiyonu olarak kayıtlara geçtiği 2006-07 sezonunun dikkat çekici bir özelliği vardı: Sezon boyunca yapılan 304 maçta rekor sayıda (90 tane) beraberlik yaşanmıştı ve bu rakam, son 15 yılın en yüksek oranıydı. Bir maçtan bir takımın galip ayrılması halinde 3 puan dağıtılırken, beraberlik halinde toplam 2 puan verildiği için ligdeki toplam puan düşmüştü. Toplam puanın düşüşü, 70 puanlı bir şampiyon çıkmasında kısmen de olsa etkili olmuştu (Nitekim 2007-08 sezonunda beraberlik sayısı 70’e düşerken, lig liderinin puanı 79 oldu). Bu yılsa durum biraz farklı… Beraberlik oranı yüzde 26’larda seyrediyor, yani 2006-2007’yle kıyaslandığında puanlardaki düşüşe etkisi nispeten daha az… Bu kez ligin düşük puanlı bir şampiyona gebe olmasının temel nedeni o meşhur klişe galiba: “Herkesin herkesi yenebildiği bir sezon yaşanması”.
Gerçekten de puan tablosunu 9’arlı iki gruba ayırıp, şampiyonluk adaylarının alt tarafa karşı performansını incelediğimizde olağanüstü bir sezon yaşadığımız açıkça ortaya çıkıyor. Geçen sezonun ilk 5’i, alttaki 9 takımdan sezon boyunca toplam 9 mağlubiyet alırken; bu yılın ilk 5’i (yani şampiyonluk adayı beşli), henüz 25’inci hafta sonunda bu sayıyı geçmişler (Alttaki 9 takıma karşı 10 mağlubiyet)… İngiltere’de 30 hafta oynanmış olmasına rağmen ilk 5’in, ligin alt yarısına karşı mağlubiyet sayısı yalnızca 8 (Bu sezon bu sayı İtalya’da 8, İspanya’da da 7’de kalmış).
Türkiye’de maç başına 2 puanın üstünde veya 1 puanın altında toplayan, yani merkezden kopan takım adedi 3’ken (A.Gücü, Kocaeli, Hacettepe), İngiltere’de ve İtalya’da bu sayı 6, İspanya’da ise 4…
Özetle, bu sıkıcı rakamlar şunu söylüyor: Hayaller gerçek oldu, 15 yıldır söylenegelen “herkesin herkesi yenebildiği lig” efsanesi 2008-2009’a kısmetmiş, sıra dışı bir sezon yaşanıyor.
Bu durumda ister istemez akla gelen kritik soruysa şu: Ligdeki bu çekişme, Türk futbolunda kalite artışına mı delalet etmektedir?
Kalite
Bu sorunun cevabını net olarak bilmek mümkün değil, hatta yanıtın “evet” olduğuna inanmak istiyoruz. Ama elimizdeki en önemli ölçü (yani Avrupa kupaları) ligimizde belirgin bir kalite artışına işaret etmiyor. UEFA ülkeler listesinde sezonu 11’inci olarak kapattık, 3 yıldır yavaş bir yükselişimiz var, ama zaten 1992-93’ten beri yerimiz 7-15 aralığından dışarı çıkmadı. Sıralamada yarıştığımız ülkelerden Rusya’ya son 5 yılın 5’inde, Ukrayna’ya dördünde, Romanya ve Portekiz’e üçünde geçilmişiz. 2001 ve 2002’nin UEFA ülkeler sıralamasında bu rakiplerimizin hepsinin üstünde iken, 2009 itibariyle hepsinin gerisine düşmüşüz.
Bu noktada başka bir soru oluşuyor zihinde: Bu ligler bizden daha mı zengin? Bizden daha fazla para harcayarak mı bizi geçtiler?
Para
Türkiye Ligi’nin şu anki yaklaşık değeri 668 milyon euro, son 5 yıllık Avrupa kupaları puanıysa 32 bin 225… Yani Avrupa’da kazanılacak 1 puan için yaklaşık 20 bin 700 euro harcamışız.
Oysa aynı puan için rakiplerimiz Yunanistan 17 bin 600, Portekiz 16 bin 700, Hollanda 15 bin 400, Belçika 15 bin 300, Rusya 14 bin 800, Ukrayna ve İskoçya 11 bin 500, Romanya ise 7 bin 700 euro masraf etmiş. Avrupa’nın gelirler açısından da, başarı açısından da top 5’ini oluşturan İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa’yı değerlendirme dışı bıraktığımızda karşımıza çıkan gerçek şu: Kalan 48 ülke içinde Avrupa’da kazanılacak 1 puan için en çok harcamayı yapan lig, bizim ligimiz…
Evet, sonucu kestirmesi çok güç olan harika bir sezon geçiriyoruz. Evet, bitime 9 hafta kalmasına rağmen tam 5 şampiyonluk adayımız var ve orta sınıfın en kuvvetli olduğu sezonlardan birini, belki de birincisini yaşıyoruz. Ama futbol kalitesinin artması, rekabet ortamının takımlarımızın uluslararası performansına olumlu yansıması, biraz da kaynaklarımızı efektif kullanmamıza bağımlı… 25 haftada 19 teknik adam gönderdiğimize, 296 oyuncu transfer ettiğimize bakılırsa, bu kaynakları herhalde çok verimli kullanmadığımızı da itiraf etmemiz gerek…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS