Bahadır Tonaroğlu’ndan gelmiş aşağıdaki e-posta… Çok hoşuma gitti ve noktasına virgülüne dokunmadan, yorumsuz aktarmak istedim sizlere…
1954 yılında İsviçre’de yapılacaktı o büyük organizasyon… Dünya Kupası’na katılma hayalleri ile yaşayan Türkiye’nin karşısında tek bir engel vardı ve eleme usulü ile oynanacak maçlarda İspanya’yı geçtiği takdirde bir hayal gerçek olacaktı. İlk maçı 4-1 kaybetmişti A milliler, ama henüz umutlarını değil. İkinci maçta İnönü Stadı’nda Lefter’li Basri’li Turgay’lı Suat’lı kadrosu ile İspanya’yı 1-0 yeniyorduk. O zamanlardaki FIFA statüsüne göre tarafsız sahada bir maç daha oynanacak ve kazanan Dünya Kupası’na gidecekti. FIFA ne genel averaja bakıyor ne dış sahada atılan gole, ne de uzatmalara gitmesine izin veriyordu maçın, ille de galibiyet sayısı fazla olmalıydı Dünya Kupası’na gitmek için. İki takım İstanbul’daki maçtan 3 gün sonra bu sefer Roma Olimpiyat Stadı’na çıktılar. Türkiye henüz 11. dakikada yenik duruma düştüğü maçta Burhan’ın golleri ile 2-1 öne geçiyordu. Tam artık kupadayız derken 78. dakikada yediğimiz golle maç 2-2 berabere sonuçlandı. Bir maç daha mı yapılacaktı? Hayır… Bu kez Dünya Kupası’na gidecek ekip bir kura atışı ile belirlenecekti. Kura çekimi için tarafsız biri bulunmalıydı ve tribünlerden Franco isimli bir İtalyan çocuk kura çekimi için seçildi…Ve sonuç… Türkiye’nin hayali gerçek oldu ve Türkler tarihinde ilk kez kupaya katılma hakkı elde etti.
1954 yılından 52 yıl sonra yapılan Dünya Kupası’na katılmak için de Türkiye’nin önünde eleme usulü ile oynayacağı bir maç vardı. Hedef 2006 Almanya, rakip İsviçre. İlk maçı kötü bir oyun ve kötü bir skorla 2-0 kaybetmişti Milli Takımımız. İkinci maç yine İstanbul’da, sonuç 4-2… FIFA statüsüne göre, galibiyet sayıları eşit, atılan ve yenilen goller eşit olmasına rağmen; deplasmanda daha fazla gol atan İsviçre, Almanya’nın yolunu tutuyordu.
İki maç iki farklı statü… Aradan geçen 52 yıl.. İspanya maçı şimdiki statüye göre oynansa Milli Takımımız 2002’ye kadar hiçbir dünya kupasına katılamayan takımlar arasında yer alacak. İsviçre maçı 52 yıl önceki statüye göre oynansa tarafsız sahada üçüncü bir maç yapılacak ve büyük bir ihtimalle İsviçre’den daha iyi bir takım olan Milli Takımımız maçı kazanarak Almanya’daki Dünya Kupası’na gitme hakkı elde edecek.
Statüler değişiyor, dünya değişiyor. Çok değil 25 yıl önce babamın görevi nedeni ile Artvin’de yaşarken, sabahları babam eve gazete getirirdi. Gelen bu gazetedeki tarih hep bir gün öncenin tarihi olurdu. O zamanki şartlarda şimdiki gibi gazeteler farklı yerlerde basılmıyor ve dolayısı ile dağıtımda Türkiye’nin her yerine bu kadar hızlı ulaşamıyordu. İki gün önce radyodan dinleyebildiğimiz maçın yorum ve yıldız tablosunu ancak iki gün sonra okuyabiliyorduk gazeteden. Şimdi ise gazeteler artık internette, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada, hazırlanır hazırlanmaz tüm okuyuculara sunuluyor. Gece saat 03:00’te uyanıksanız gazete daha basılmadan herkesten önce okuyabilirsiniz. Hatta sevdiğiniz yazarların ödüllü yarışmalarına katılıp farklı bir kıtada olmanızın getirdiği avantajla sorulan sorulara en hızlı siz cevap verebilirsiniz.
25 yıl önce Uğur Meleke böyle bir soru sorsa, acaba “Soruma en hızlı mektup yazan ilk 5 kişiye küçük bir ödül vereceğim” mi derdi yoksa “Kazananları mektuplarınız arasında kura çekerek belirleyeceğim” mi?
Sevgilerimle.
Bahadır TONAROĞLU
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/19/spor/ymeleke.html[url][/url]
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS