51’inci dakikaydı. İkinci yarıya Serkan’ın yerine sağ bek başlayan Aydın, kendi bölgesinden kazandığı topla hızla rakip sahaya aktı. Topla süratli bir oyuncu olduğu için son 30’a geldiğinde Galatasaray’ın rakibi dengesiz yakalama ihtimali de doğmuştu ki, Aydın’ın ayağı kaydı, meşin yuvarlağı kaptırdı ve sarı-kırmızılıların cılız gol şansı kayboldu.
Aslında buraya kadar her şey normaldi (En azından ben öyle sanıyordum). Zira Ünder, Serkan’ın yerine Aydın’ı sokarken muhakkak onun hücumcu özelliğinden faydalanmayı planlamıştır diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Çünkü Aydın topu kaptırdıktan hemen sonra Ünder kenara koştu ve Aydın’a sert mimiklerle bir daha ileri çıkmamasını işaret etti. Beşiktaş’ta 20’den sonra sol açığa geçen Quaresma o çizgide büyük tehdit oluşturuyordu ve belli ki Ünder, Aydın’ı oyuna sadece Portekizli’yi durdurabilmek için almıştı.
Bu sezon Galatasaray’ın dibe vuruşlarına defalarca şahit olduk. Dün Baros, olağanüstü vurdumduymazdı. Arda son iki haftayı mumla aratacak kadar isteksizdi. Ama Aydın hadisesi sanki bütün bu acayip tablonun en dibi… Riskin bu kadar az olduğu, kaybın bu kadar az sorgulanacağı son derece rahat bir ortamda Aydın’ı sadece Quaresma’yı durdurmak için sahaya sürmek, üstelik onun daha ilk ileri çıkışına tahammül etmemek bir büyük hoca ya da büyük takım davranışı değil… Belli ki Ünder, takımının puantajdaki durumunu tamamıyla benimsemiş.
Ev sahibi hoca Havutçu’ysa sıralamadaki durumlarından biraz daha fazlasını yapma peşindeydi dün gece… Belki hâlâ Rıdvan’a-Onur’a daha çok dakika verecek ortamı üretemedi, belki hâlâ Guti stoperlerin arasına girmezse Beşiktaş geriden top çıkaramıyor. Ama sahanın ikinci yarısındaki yabancıların arzusu için sanırım bir miktar krediyi de Tayfur Hoca’ya vermek gerek. Tayfur Hoca’nın kendi Tayfur’unun (Necip’inin) sahada olmadığı günde Fernandes’in çabası üst düzeydi. Doğru bir kararla 20’de sola geçen Quaresma, misafir takıma iki sağ bek harcattı. Simao eskisine göre çok daha fazla kaleye gidiyor. Zaten onların Galatasaray yarı sahasındaki pas trafiklerinin keyfi olmasa, (El Clasico döneminde) bu maça “El yazıkko” demek de pek haksızlık sayılmazdı. Boğaz Derbisi’nin onurunu bu kez Portekizliler kurtardı yani aslında…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS