Inter’de son 10 yılda işlerin ne kadar kötü gittiğini anlamak için iki sezon önce bir grup taraftarın, Kallon’un doping testinin pozitif çıkmasına karşılık açtığı pankarta bakmak lazım: “Inter’de nihayet bir şeyler pozitif”
Geçtiğimiz sezon son 13 maçta 10 galibiyet alan ve koca bir yıl boyunca sadece iki takıma Milan ve Messina’ya yenilerek ligi üçüncü sırada tamamlayan Inter’de nihayet işler yoluna girdi diye düşünmeye başlamıştı herkes. Teknik direktör Mancini kendini ispat etmiş, yeni sezonda büyük hedeflere ulaşmalarına yardım edebilecek Figo ve Samuel gibi yıldızlarla da kadrosunu takviye etmişti. Ama bu garip sessizlik, Inter’de böyle bir durgunluğa alışık olmayanları da hafiften tedirgin ediyordu. Öyle ya, son 11 yılda 11 teknik adam değiştiren Inter’in, Haziran ayına hocasını belirlemiş olarak girmesi, alışılmış bir durum değildi. Sonunda, aslında beklenen oldu, Inter ligde son iki haftada kaybettiği 5 puanla dördüncü sıraya geriledi.
Zaman mı dediniz?
Massimo Moratti, 1994-95 sezonu ortasında başkanlığa geldiğinde görevde olan Ottavio Bianchi ile Inter, sezonu altıncı sırada tamamla mıştı. Yeni sezonda Bianchi’ye yalnızca 4 maç sabreden Inter’i iki maç Lusito Suarez, yıl sonuna kadarsa Roy Hodgson çalıştırdı. Netice yedincilik. İsviçreli hoca yönetiminde 1997’de Uefa Kupası’nı finalde Schalke’ye kaptıran Inter, ligi de üçüncü tamamlıyor ama son iki maça yardımcı hoca Luciano Castellini yönetiminde çıkmaktan kurtulamıyordu. Sezon başında göreve gelen Luigi Simoni, Inter’de komple bir sezon tamamlamayı başarıyor, UEFA Kupası’nı da kulübün müzesine getirerek son 15 yılın en başarılı hocası oluyordu. Çıkışa geçileceği tahmin edilen 1998-99 ise felaket bir sekizincilikle tamamlanıyor, 11’inci maçta kovulan Simoni’nin yerine Mircea Lucescu, 15 hafta dayanan Rumenin yerine Castellini göreve geliyor, ama sezonu Roy Hodgson bitiriyordu. 1999-2000’e Marcello Lippi ile başlayan Inter, ligi dördüncü tamamlıyor, Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılmaya hak kazanıyordu. Ancak Hakan Şükür’lü Inter’in Helsingborg’a Devler Ligi yolunu açması Lippi’nin sonu oluyor, bu kez bayrağı Tardelli devralıyordu. Tardelli’nin elde ettiği beşincilik, yıl sonunda onun da işsiz kalmasına neden oluyordu. Hector Cuper yönetimindeki 2001-2002 sezonunda 13 yıl beklenen şampiyonluğa bir maç kadar yaklaşan Emre ve Okan’lı Inter, son 90 dakikada Lazio’ya kaybedince hayaller yıkılıyordu. 2002-2003’ü de ikinci sırada tamamlayan Hector Cuper, Şampiyonlar Ligi’nde de yarı finale çıkarak Inter’de üçüncü sezonuna da başlamayı başarıyordu. Herkes artık Inter’de bir hocanın istikrar yakaladığını düşünürken altıncı haftada istifa etmek zorunda kalan Cuper’in yerine Zaccheroni geliyor, o da sezonu dördüncü tamamlıyordu. 2004-2005 sezonuna Roberto Mancini ile başlayan Inter’in problemini Mazzone buldu galiba.
40 yıllık antrenörlük tecrübesi olan, 6 8 yaşındaki “büyükbaba” lakaplı Bologna teknik patronu Mazzone, geçtiğimiz sezon 2-2 biten maç sonrası Inter’in problemini açıkladı: “Inter, her tip teknik adamı denedi; şişman-zayıf, tecrübeli-tecrübesiz, kel ve uzun saçlı… Bence gerçekten çaresi yok, bu takımın üstünde büyü var!” Inter’in yardımcı hocası Orsi de Mazzone’ye hak veriyor: “Evet burada ters giden bir şeyler var. O maçta Martins’in şutu direkten dönünce ben de inandım artık büyü iddialarına”.
Inter taraftarı ise, meselenin bu kadar basit olmadığını düşünüyor ki, iki sezon önce Kallon’un doping testinin pozitif çıkmasına tepkilerini pankartlarına yansıtmışlardı: “14 yıl sonra nihayet, Inter’de bir şeyler pozitif!”
http://www.milliyet.com.tr/2005/11/01/spor/spo06.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS