Anadolu’dan bir şampiyon daha çıkar mı?” sorusunu sıkça sorduğumuz bu günlerde orta vadede “Evet, çıkar” deme umudumuzu artıran şehirlerin birinde, Bursa’dayız.
Stat modern, basın tribünü harika, kablosuz internet kullanarak yazıyoruz bu satırları. Tribünler dolu, ama sadece “dolu”… Bir grup taraftar, eski futbolcuları Serdar’ı çağırıyor, diğer tribün ıslıklıyor. 300 kişi bir şarkı söylüyor, 500’ü başka… Şarkı dediğimiz de şu, 3 büyüklerin yaptıkları tezahüratların içinden “Fener” çıkarıp “Bursa” koymuşlar o kadar… Onların kanı siyah – beyaz değil, yeşil – beyaz akıyor kısacası…
Oysa Anadolu’dan çıkacak şampiyonun tribünü de şampiyon gibi, özel, tek olmalı. Kendi rengi, kendi şarkısı bulunmalı, “nevi şahsına münhasır” olmalı…
Tribünlerin anlaşabildiği tek konu, hakemin zeka düzeyi… Yine de tek tesellimiz, hakemin ailesinin değil, kendisinin hakaret konusu olması.
Bursa’da Frasineanu’nun bilekleri yumuşak, Sivas’ta Musa Kuş zeki… Balili bildiğiniz gibi. Bursa’yı devirmeye yetti. Türkçe konuşan Türkiye’ye yakışan Karol Pecze’ye tebrik, İsrailliyi kırmızı görecekken çıkardığı için…
http://www.milliyet.com.tr/2006/09/25/spor/ymeleke.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS