Avrupa U19 Futbol Şampiyonası finallerinde Cem Pamiroğlu’nun dışında görev yapan 7 teknik adamın genç takımlarda görev ortalamaları 14 yıl… Pamiroğlu’nun son 6 yılda çalıştığı takımlarsa Ağrıspor, Çaykur Rizespor, Şekerspor ve Göztepe…
Bir yıldan kısa bir süre içinde Avrupa 17, 19 ve 21 yaş altı turnuvaları ile Toulon U20 mücadelesini takip etme imkanı bulduk… Polonya’da Cumartesi gecesi sonuçlanan Avrupa U19 Futbol Şampiyonası, U17, U20 ve U21 turnuvalarına nazaran oynanan açık futbol ve gollü maçlarla çok iyi bir iz bıraktı dimağlarımızda.
17 yaş altında ofansif futbollarıyla dikkat çeken İspanya ve Almanya’nın yerine 90 dakika gol yememeyi hedefleyen Rusya ile Çek Cumhuriyeti’nin final oynamasına sıkılmıştık önceleri…
Ardından 20 yaş altı Toulon Turnuvası’nda peş peşe gelen golsüz beraberlikler, 21 yaş altında Ukrayna ve Sırbistan’ın yarı final oynaması ile umutlarımız azalmış, yeni jenerasyonun kendine idol olarak Ronaldinho veya Henry’yi değil, Vieira, Makalele ve Essien’i seçtiğini görmüştük ister istemez…
Allah’tan Polonya’daki Avrupa U19 Futbol Şampiyonası imdadımıza yetişti de, futbolun geleceği ile ilgili azalan umutlar klişesine kendimizi kaptırmadık… Çok zevkli ve eğlenceli bir şampiyona yaşandı Poznan’da… 17 yaş altından sonra 19 yaş altında da Avrupa’nın en iyi futbolunu İspanya’nın oynaması, önümüzdeki on yılda kıtada bir şeylerin değişeceğinin sinyallerini veriyor gibiydi. Albacete’nin altyapısında tam 18 yıl görev yapan Gines Melendez, milli takımlarda da mucizelerini sürdürüyor. 2003’te U17 Avrupa ve Dünya ikinciliği, 2004’te Avrupa U16 ve U19 şampiyonluğu ile U17 ikinciliği… Bu turnuvanın da açık ara en iyisiydiler ve gelecek on yıl adlarını çok duyacağımız oyuncular da kırmızı formalıydı: Alberto Bueno, Pique, Barragan, Javi Garcia ve Mata…
Özellikle Barcelona altyapısında yetişip Manchester United profesyonel takımına giren Pique, soğukkanlı oyunu ve hücuma çıktığındaki etkisiyle bu sezon Rio Ferdinand’ın yerini tehdit edebilecek kadar iyi… Gol krallığını İlhan Parlak’la paylaşan Alberto Bueno klas bir forvet, ön libero Javi Garcia’nın tek şanssızlığı ise gençleri kaybetmekte üstüne olmayan Real Madrid kadrosunda yer alması…
Hocaların hocası Wilson
İskoçya Futbol Federasyonu teknik adam kursunun liderliğini yapan Tommy Wilson’ın öncülüğündeki Ada takımı, her geçen gün yükselen performansıyla finale kadar gelip, turnuvanın sürprizini gerçekleştirmeyi başardı. 1986’dan beri hiçbir U18/U19 turnuvasına katılmayan bir ülke için 20 yıl sonra gelen final rüya gibi gerçekten… Tabii Wilson’ın 2006 takımının temellerini 1994’te attığını hatırlatmak lazım. Bu takımda dikkat çeken iki oyuncu sol bek Lee Wallace ve forvet Steven Fletcher…
Yarı final oynamayı başaran Avusturya’da Türk asıllı oyun kurucu Veli Kavlak bizim için üzerinde durulması gereken bir konu… Rapid Wien’de geçtiğimiz sezonun sonlarında dikkat çekmeyi başaran Veli, bu turnuvada da takım arkadaşı Erwin Hoffer’e yaptığı asistlerle dikkat çekti. Hoffer’in de bitirici vuruşları çok iyi ve bu iki genç Rapid için çok büyük kazanç… Anlaşılan 25 yıldır genç milli takımlarda görev yapan ve 13’üncü uluslararası turnuvasına katılan koç Gludovatz, A milli takım için gerekeni yine yaptı…
Turnuvanın dikkat çeken diğer gençleri arasında Çek orta saha oyuncusu Strestik, Belçikalı forvet Lamah ve Portekiz kalecisi Araujo da var…
Türk takımının 3 maçta yediği 12 golse, ay-yıldızlılara 8 takım içinde en kötü savunma özelliğini yüklüyor… Ama kaydedilen 9 gol de İspanya’dan sonra en iyi forvet unvanına sahip olduğumuz anlamına geliyor. Bütün müsabakalarda en az 2 farklı mağlup duruma düşmemize rağmen, İspanya karşısında 4-1’den 4-3’e; Portekiz önünde 3-1’den 4-4’e, İskoçya maçında da 3-0’dan 3-2’ye geri dönüşlerimiz muazzam… Turnuvada 15 maçta kaydedilen 63 gol ve 4’ü geçen ortalama senyor düzeyde kıta genelinin neredeyse 1 buçuk katı… Dolayısıyla bizim de çok gol atıp çok gol yememiz olağandışı bir durum değil.. İspanya ve İskoçya maçlarında doğru zamanlarda birer gol atabilsek finalde de olabilirdik hatta… Ama dikkat çekici bir başka konu var.
Şampiyonada görev yapan 8 teknik adamın görev süresi ortalamaları 15 yılı buluyor… Avusturyalı Gludovatz ve Polonyalı Globisz tam 25 yıldır federasyon kadrosunda genç takımlarda çalışıyorlar… Belçikalı van Geersom 1988, İskoç Wilson 1994, Portekizli Dinis de 1997’den beri bu oyuncularla birlikteler. Peki bizim teknik adamımız neden sadece bir buçuk yıldır bu görevde? 1996’da 21 yaş altı milli takımını çalıştıran Pamiroğlu, daha sonra ayrılıp ikinci veya üçüncü ligde dolaşmasa idi, bugün bu oyuncuları çok daha iyi tanıyor olmaz mıydı? Ya da geçtiğimiz yıl 17 yaş altı takımını Avrupa şampiyonu yapan Abdullah Avcı, neden şimdi Lig A’da? Cem Pamiroğlu ve Abdullah Avcı gibi kıymetli hocalar bu kadar kolay mı yetişiyor ki, bu denli sık değiştirilebiliyor?
‘Teknik ekip’
Dünya Kupası’nda en beğenilen oyunlardan birini ortaya koyan Arjantin’in, eski ümit milli takım hocası Jose Pekerman tarafından çalıştırıldığını ve kadrodaki 23 oyuncudan 18’iyle genç takımlarda dünya şampiyonluğu yaşadığını düşünürsek, doğru modeller çok uzakta değil… Çek Karel Brückner, Fransız Raymond Domenech’in de çizgileri böyle… Bir kez daha kara kara neden 12 gol yediğimizi düşünmemek için, “teknik adam” değil “teknik ekip” kavramına alışmalı, “teknik kadro”ları federasyon başkanlarına bağımlılıktan kurtarmalıyız… Yoksa bu sağlıksız zincir, milli takımlarımız kadar kulüplerimizi de vurmaya, birkaç milyon dolarlık yaşlı yabancılara mahkum etmeye devam edecek…
http://www.milliyet.com.tr/2006/08/01/spor/spo10.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS